ilk aşk... öyle kocaman birşeydir o, öyle ki ortada fol yok yumurta yokken ve henüz gerçek hiçbir yaran yokken sanırsın ki daha çok acıyamaz için, ama öyle olmaz sen büyürsün ama hçbir zaman o ilk aşktaki karşılık beklemeksizinliği bulamazsın, canını yakarlarsa sende yakarsın mutlu olursan edersin gibi... ya da o ilk aşk bir defa yaşanır bir sonraki ikincidir ve sen bir daha izin vermezsin kendine o kadar sevmeye ama inanmaz yine de kendine ve daha fazla seversin...
benim için de o ilk aşk eal'dir ve yeşil gözdür biraz da...
sevdiğinin gözlerine bakarken içinin kıpır kıpır olduğu, elinin ayagına dolastıgı aklında soyleyecek o kadar cok sey varken tek kelıme bıle edemedıgın durumda basında oldugunu anladıgın seyın ılk kez basına gelmesıdır.
benım basıma bı kez geldı, umarım ılk ve son askım olur.
asla unutulamayacak insanın kalbinde kabuk bağlamış bi yara olarak kalacak uzun aralıklarla belki hafif kanamalar yaşanacak ama eski acısını zamanla kaybedecek duygu,kişi...!? herneyse sabaha doğru bu kadar anlatılabiliyo
bir zamanlar gözünde büyütüp, yerlere göklere sığdıramadığın bir hevestir yalnızca. Gün gelip sevgiyi tadınca asıl huzurun, mutluluğun onda olduğunu ve unutulmayacak tek duygunun o olduğunu anlarsın ve ilk aşk dedikleri çok uzaklarda bırakılmış çocukça bir his olarak kalır.
hesapsız kitapsız, kritersiz, beklentisiz başlar. peşinden koşarsınız, diller dökersiniz ve sonunda elde edersiniz. kandırısınız, sevginizle onu etkilersiniz. dünyanın en güzel sevgilisidir o, siz hiç ayrılmayacaksınızdır, neden bu ayrılık şarkıları vardır ki, millet niye ayrılırki? sizin ilişkiniz çok farklıdır, yaşınız 20 bile değildir ama evleneceğiniz tarih hatta çocuklarınızın ismi bile bellidir. saçmasapan isimler takmışsınızdır birbirinize, buluştuğunuzda vakit su gibi geçmektedir, kavga ettiğinizde dünyanız alt üst olur, herkesten herşeyden çok umursarsınız ilişkinizi. saçmasapan bir konu yüzünden haftalarca tartışabilirsiniz. sonra birgün o insan değişir, kafası karışır, duygularından emin değildir. bir tek sözüyle ilişkiyi bitirir. aylarca yalvarırsınız. aklınız hayaliniz almaz, bitemez bu ilişki. herşeye herkese güveniniz kaybolur, yıkılırsınız ve artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır diye düşünürsünüz. haklısınızdır bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmaz;
yeni biriyle tanışırsınız, ayrılık sonrası yeterli süre geçtikten ve bir kaç güzel insana yazık ettikten sonra. onuda çok seversiniz zamanla ama bu sefer bir gün biteceğini biliyorsunuzdur. daha tedbirli daha savunmacı davranırsınız. kalbinizi tamamen açamazsınız çünkü tekrar kırılmaktan korkarsınız. akılda eski sevgili de vardır arasıra ama olmasa bile hiçbirşey eskisi gibi değildir. eskiden aylarca aranmayan küstürülen arkadaşlarla şimdi daha çok görüşürsünüz çünkü bilirsiniz ki sizi bir tek onlar terketmez. buluştuğunuzda artık vakit su gibi geçmez. çaktırmadan arkadaşlarla akşam için plan yapılır, nerde içiyoruz, maçı nerede seyredicez gibi. tartışmalarda susan tarafsınızdır artık. yorgunsunuzdur, tartışmanın uzamaması en işinize gelenidir. sevgiliyi sevmediğiniz anlamına gelmez bunların hiçbiri, ama artık tedbirli ve yorgunsunuzdur. büyük aşkların beklentisindedir karşınızdaki insan, büyük bir aşk yaşamk ister, hakkıdır onunda bunları yaşamak ama bilmez ki neler yaptınız önceki sevgili için ve bilmez ki artık ne kadar güçsüzsünüzdür.
işin ilginç yanı ilk aşkınız da birdaha öyle sevilmez ve o da siz de hep birşeylerle yetinerek yaşar gidersiniz. şekerin tadını bilmeyenin canı şeker istemezmiş, ama siz bilirsiniz şekerin tadını... *
bana göre anlatılması, normal kafayla zor olan birşeydir.Bir rakı sofrasında veya kafa yapıcak herhangi bir sofrada en yakın dostlarınla karşılıklı döktürülerek anlatılır.Diğer türlü ilk aşkın önemi kalmaz.Sebebi de sıradan cümleler kurulabilir ve sınırlandırılır.Bu da bana rahatsızlık verir.ilk aşkı anlatmak kişinin hayata yeniden gelmesi gibi birşey olduğu için kelimeler de damardan gelmelidir.Bilinçaltında ne varsa dökülmelidir.
ilk ve son aşk olmadığı sürece üstünden çok sular aktıktan sonra hatırlanan ama hissedilmeyen bir şeydir. epey eskiden olmuşsa hele...
belirtiler olarak o döneme ait fotoğraf, müzik gibi şeylerle karşılaşınca bön bön bakmayı, lazanya yemeye devam etmeyi, yeni sevgiliyi aramayı ya da geçenlerde terkeden sevgiliye lanet okumaya devam etmeyi saymak mümkün..
ilk heyecan, ilk yürek çarpıntısı, ilk gözyaşları, ilk mutluluklar, ilk özleyiş, ilk ayrılık... ve bütün bu ilkleri yaşattığı için unutulmayan ilk aşk..
kabuk bağlamış yaradır ama kabuğunu kanattığınız, kanatmaktan zevk alıp kendinize acı vermekten keyif aldığınız... beyinin hangi lobundadır bilmem ama o kısmı kesip atmak istersiniz; atmaya da kıyamazsınız hani, piç eder sizi, hayata ve insanlara karşı, piç edersiniz yeni aşklarınızı ve kadınlarınızı, mundar olur hepsi ve de düşman size, bilmezler hala ilk aşkta kaldığınızı, birincidir, ilktir adı üstündedir, ve birinci sınıf bir lokantadan sonra başka bir yerde yemek yiyemezseniz ya bu da öyle bişeydir. ilktir ve sondur...
ilişkinin üzerinden ne kadar vakit geçerse geçsin unutulmayacak olan kişidir. ilkler özeldir mantığından yola çıkarak, insanın beynine adeta kazınan şanslı kişidir.
unutulmaz, unutulmamalıdır..
neden cekildigini anlayamadigim kusursuz olmayan film. tekindor , ergenc gibi basarili oyuncularla yirtmis nihat durak. gonderilmemis mektuplar vardi zaten. yilan hikayesi gibi bi dizinin yonetmeninden ne beklenebilirdi ki?..
