ilk aşk

entry915 galeri9
    276.
  1. bütün aşk zannedilen şeyleri silip atandır.
    2 ...
  2. 277.
  3. en acemiliklerin ve masum aptallıkların tecrübe edilmesi babında akılda kalıcı olandır, yürekte kalıcılığı ise bir sonraki aşık oluncaya kadardır.
    2 ...
  4. 278.
  5. yaşananlara göre unutulması güç olabilendir. eğer bütün ilkleri onda yaşarsanız unutması kesinlikle zordur.
    0 ...
  6. 279.
  7. adı üstünde ilk aşktır. ne yapacağınızı bilemezsiniz, unutulmaz.
    1 ...
  8. 280.
  9. genelde hiç bir sona ulaşmadan bittiği için, değerinden hiç kaybetmeyen, asla unutulmayan sevi... çünkü hiç tüketilememiştir. en büyük unutulamama sebebi de budur.
    1 ...
  10. 281.
  11. tek kelimeyle ''masumiyet''tir. ilk olduğu için; içinde yoktur oyun, yalan, hile...
    0 ...
  12. 282.
  13. bir de kabul görmediğiniz aşk ise götüne koyayım öyle romantizmin. hiç bir zaman unutamayacaksındır o ise adını bile hatırlamayacaktır.
    2 ...
  14. 283.
  15. Çıkarlar,hesaplar,taktikler ,öyle olursa böyle olurlar yoktur henüz lugatınızda.
    masumiyettir ilk aşk.
    neyi nasıl yapacağınızı ,nasıl davranıcağınızı bilmediğinizden herşey olması gerektiği gibi ilerler.
    uykular terkeder sizi önce,devamlı bir tokluk hali yaşarsınız,hayat ondan ibarettir artık.
    Gözünüzü kapar sadece onu düşünürsünüz.
    Herşey onunla güzeldir ,Şarkılar daha bir anlamlıdır,ertesi gün olmak bilmez,saatlerce süren hazırlanmalar sadece onun içindir, buluşacağınız o iki saatin heyecanı tüm güne yayılır.
    daha bir güzelsinizdir artık,gözlerinizin içi güler ve o kelebekler, hani kalbiniz ve mideniz arasında mekik dokuyan kelebekler, hiç terketmez bedeninizi.
    msjlaşmalar parmak kası yapmanıza neden olur,çağrılaşmak diye bir terim katılmıştır hayatınıza..
    çağrılaşmak ,sensız oldugum her an yine seni düşünüyorum demektir o yıllar...
    sonra zaman ilerler .
    hep yolunda gideceğini sandığınız Aşk sizi acıtmaya başlar .
    kavgalar,tartışmalar,kalp kırıklıkları hepsini ilk kez yaşıyor olduğunuzdan hazırlıksızsınızdır ve anlam veremezsiniz ..
    sevinçten uyuyamadığınız geceler yerini gözyaşlarına bırakır.Belli etmeme çabanız sonuçsuzdur artık ,yastığınız her gece ıslaktır.yaşamış olanlar bilir gidişatı ,ama sizin tahammülünüz yoktur duymaya ,sonsuza dek surecektır sızın askınız ,öyle sanırsınız.
    daima affedicisinizdir.Bitmesine tahammülünüz olmadıgından çabalarsınız kurtarmak için her defasında biraz daha kırılırsınız..Teselli edenler,akıl verenler,yaşamış olup gerçegi görenler umrunuzda değildir.Sizin iliskiniz özeldir ,önemlidir, farklıdır, kimsenin onu sözlerle kirletmesine ve yön vermesine izin vermezsiniz.
    sonra birgün gelir yenilirsiniz.Hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır artık ,hayat hıc eskısı gıbı olmayacak ve bir daha aşk diye birşey olmayacaktır .aynı masumıyetle devam edersınız yola, kırgın ve biraz yıpranmış olarak..
    zaman geçer değişir herşey ..sizi çok üzen ayrıntılar daha az acıtmaya başlar.Zaman zaman onu özlersiniz ama onsuz olmayı kabullenmeyi öğrenirsiniz.ilk aşkını yaşayanlar aynı acıyı çekenler geçer hayatınızdan,aynı yoldan geçerken onlar sizin gibi, dilinizin ucuna gelen tesellilerin fayda etmeyeceğini bilirsiniz.
    Hayatınızda yeni insanlar girebilir elbet, ama bu kez ilk ilişkide yapılan her hareket eskiyi hatırlatır, bir daha aynı seylerin olucağı korkusu temkinli davranmanıza neden olur, hesaplar girer devreye istemeden..Hani o affedici yönünüz eskide kalmıştır, tahammülsüzsünüzdür artık.
    birini 5 saat beklemek ve geldiğinde gülümsemek hayaldir ,5 dakika bile beklemeyemem kimseyi demeyi ögrenirsiniz.
    öğrenirsiniz ama hep sizi 5 saat bekleticek birini özlersiniz .
    onu güzel hatırlamayı öğrenirsiniz sonra,ona kızmamayı ve gülümsemeyi yeniden, zaman zaman onu değil ama o masumiyeti özlersiniz..
    ve dediğim gibi 5 saat bir bankta sabırla beklemeyi..
    6 ...
  16. 284.
  17. kalbinizin neden sebepsiz yere attığını anlamakla geçen zamandır.
    o ilk fotoğrafta, o ilk görüşte anlarsınız neden olduğunu.
    sizin, sizden gittiğini hissettiğiniz an ilk aşktır.
    1 ...
  18. 285.
  19. her insanın içinde bir kez olsun yaşadığını ve ayrıcalıklı olduğunu düşündüğü aşktır. kimi zaman daha sonra insanların karşılaştıkları aşk onlar için bir aşk değil hoşlantı veya beğenmeden öte gitmeyen duygular bütünüdür. aslına bakarsanız aşk bir tane olunca aşk olur. eğer ki bir kez aşık olduysanız o ilk aşktır ve aynı zamanda son aşktır.
    0 ...
  20. 286.
  21. sizi haince aldatmış da olsa, üzerinden geçen yıllara rağmen içinizdeki sevginin asla küllenmediği, hatta kazara karşılaştığınızda bile hala dizlerinizin bağının çözülmesine sebep olan, kalbinizi onun gibi delice çarptıran birinin hala çıkmadığı, kızgınlığınızın halen geçmemesine rağmen artık nefret etmediğinizi düşünmeye başladığınız ve artık hatırladığınızda içinizdeki derin yaranın kanadığını hissetseniz de gülümsemenizi sağlayan eski sevgili. hele bir de evlendiğini duyduysanız çok yakınlarda, büyük yıkım. ama asla beddua edemediğiniz kişi. her şeye rağmen mutlu ol dediğiniz insan. unutulmayan, unutulmayacak olan, ilk göz ağrınız, ilk aşkınız...
    1 ...
  22. 287.
  23. her $eyin ba$ladığı yer: kar$ıyaka iskele d&r.

    tarih: ağustos 2000.

    onunla tanı$tığım gün. onu ilk gördüğüm gün. o hiçbir zaman benim sevgilim değildi. hiçbir zaman sevgilim olmasını istemediğimdi. çünkü en büyük dileğim onu asla kaybetmemekti. sevgili olmak istemememin en büyük nedeni ise buydu.

    o gün dersaneden çıktıktan sonra, isveç güzeli arkada$ım ile kar$ıyaka çar$ıda biraz gezinmi$, ardından bir süredir alı$kanlık haline getirdiğimiz 'bon jovi'nin yeni albümü gelmi$ mi diye bakmaya', d&r'a gitmi$tik.

    o gün onunla tanı$acaktım. ve bu konuda hiçbir fikrim yoktu. ne kadar acayip. hayatınıza birisi girecek ve hayatınıza giren bir sürü insandan daha çok sevip değer vereceksiniz. onunla kamyonla anıya sahip olacaksınız ve: onunla tanı$madan daha bir saniye öncesine kadar hiçbir fikriniz yok bu konuda. ne kadar acayip değil mi ?

    standın önünde dikilmi$, b harfindeki sanatçılar arasında bir umut bon jovi'yi arıyorum. ah safım benim. eğer o albüm gelmi$ olsa, en kö$esine koymazlar mı mağazanın ? arıyorum bir umut. belki gelmi$tir de biri arkalara koymu$tur bakarken falan diye. arkada$ımla konu$uyoruz bir yandan, birisi bizi dinliyor. birileri. iki ki$iler. onlarda bir erkek bir kız. arkada$ımla ben gibi. onlarda bir gün yitip gidecek iki beden aslında. arkada$ımla ben gibi. ama hepimiz için çok erken...

    bon jovi'den muhabbet açılıyor, albümü bizim gibi bekliyorlarmı$ onlarda. konu$uyoruz, gülü$üyoruz. sonra mağazadan beraber çıkıyoruz. kar$ıyaka sahile doğru yöneliyoruz. o günü beraber geçiriyoruz. her dakikasından zevk alarak. hayatımızın en güzel günlerinden birini. beraber geçiriyoruz...

    bir süre sonra benim o 'isveç güzeli' gidiyor. memleketine. bizimkilerle ise çok samimiyiz. kızın adı $eyma. oğlanın ali. ali $eyma'ya zil zurna a$ık. $eyma da ali'yi çok seviyor. ama ona olan sevgisi onunki gibi değil. safça. arkada$ça.. biz sürekli beraberiz. artık hayatlarımızın daimi parçaları olmu$ durumdayız. yanımda onlar olmadan içimden hiçbir $ey yapmak gelmiyor. onların da ben.

    gel zaman git zaman, $eyma'nın ağzından devamlı tek bir isim duyuyorum. bebekliğinden beri arkada$ı olan, yediği içtiği ayrı gitmediği bir tanesi: vildan. kapı kom$uları. aralarında bir kaç ay var.. $eyma bana sürekli vildan'ı anlatıyor. vildan $eyma'nın yapamadıklarını yapan biri. asi ruhlu, dikba$lı. $eyma masumiyeti temsil ediyor. vildan ise günahı..

    ve gün gelip çatıyor, $eyma'nın doğum günü partisinde vildan'la tanı$ıyorum. hani o gördüğüm an a$ık oldum derler ya, i$te aynen o.. kalbim yerinden çıkıcakmı$casına çarpmaya ba$lıyor onu görünce. kendimi kaybediyorum.

    bir süre onu uzaktan izliyorum. çevresinde sürekli erkekler var. izmir'in en önemli okullarından birinde okuyor. erkek gibi kız. güçlü, tuttuğunu koparan. okuldaki en yakı$ıklı erkeği kolaylıkla tavlayabilir. pek umudum yok ona kar$ı ama takıntı haline geliyor. ilk a$kım. gözümde büyüdükçe büyüyor. muhabbetimiz iyi durumda ama yanında heyecanlanıp duruyorum. açılırsam suratıma bakmaz diyorum. cep telefonum da olmadığı için çağrı bekleme, mesaj gönderme gibi aktivitelerle insanların flörtle$tiğinden de habersizim, giri$emiyorum..

    fakat durumun az çok farkında olan $eyma bir süre sonra bana o umut veren cümleyi sarfediyor: 'bu ak$am okuldan sonra ye$il vadi'ye gidiyosun. vildan çağırıyor..'

    vildan çağırıyor ? nasıl yahu ? $eyma kankisine her $eyi anlatmı$ tabi, ben ayakta uyuyorum. bu karman çorman ruh haliyle $eyma'ya kızıyorum, utancımdan 'nasıl yaparsın' diye bağırıp çağırıyorum ama zılgıtı yiyorum.

    her neyse, vildan'ın kar$ısına çıktığım o an hayatımda hatırlamak istemediğim en utanç verici an. vildan ise çok eğleniyor. sürekli kıkırıdıyor falan. allahtan kıkırdıyor, bende biraz gerginliğimi atıyorum. bana 'neden bana bir sinyal vermedinki' falan diyor. 'ulan ilk kez a$ık oluyorum, ben n'aptığımı biliyomuyum ?' diyemiyorum tabi. aptal saptal susuyorum. gülüyor. bende gülüyorum. o çok güzel gülüyor. baktıkça içim gidiyor, o hep gülsün ben hep bakayım istiyorum..

    zaman ilerliyor, vildan artık benim sevgilim. çok mutluyum. kimsede görmediğim $eyleri onda görüyorum. kimseyle bir daha ya$amadıklarımı onla ya$ıyorum. onunla öğreniyor, büyüyorum.

    her $eyin ba$ladığı andan itibaren tam bir yıl geçiyor. tarih: 21 temmuz 2001. evimdeyim. ablam yurtdı$ından gelmi$. yıllar sonra. benden mutlusu yok. ama olabildiğinin en acıklısından telefon çalıyor. telefonun ucunda $eyma var. 'ali' deyip ağlamaya ba$lıyor. cümlenin sonu bir türlü gelmiyor. sadece ağlıyor. ara ara yine 'ali' diyor.

    ali $eyma'ya bir mesaj atıp duygularını açmı$. $eyma olumsuz yanıt verince ailesiyle bulunduğu yazlıkta canına kıymı$. dostum ve karde$im dediğim ali. daha gencecik bir beden. ailesi herkese boğulduğunu söylüyor.. artık ali yok.. artık güzel günler de yok..

    3-5 ay sonra, yeni bir yıla yeni umutlar, yeni hayaller ile beraber giriyoruz. birlikte yava$ yava$ toparlanmaya çalı$ıyoruz. fakat bazı sorunlar var yeni yeni haberdar olduğum, yeni kavramaya çalı$tığım. okulunda bazı çocuklar var vildan'ın. zengin ve yaramaz çocuklar. vildan'ı sürekli bir yerlere çağırıyorlar. beni ihmal etmeye ba$lıyor. gece eve geç geliyor. bu konuda konu$tuğumuzda 'ya canım demircan arabayla bırakıyor' diyor. 'ben o çocuğa ve arkada$larına güvenmiyorum' diyorum. 'ya iyi çocuklar canım ya saçmalama..' diyor. öyle bir ses tonuyla diyor ki tüylerim diken diken oluyor. o en ufak güzel bir söz etse tüm kızgınlığım gidiyor. hepimiz kötü günler geçirsek de içimizde bunu bir $eylerin bahanesi olarak kullanan sadece o oluyor..

    ne yapsam etsem derken bir gün demircan denen çocukla görü$üp vildan'dan uzak durmasını söylüyorum. artist artist tehidt ediyorum. bir $ey yapabileceğimden değil. ama seviyorum ve gözüm bir $ey görmüyor. demircan bana hiç ses çıkarmıyor ve peki diyor ama gidip vildan'a her $eyi söylüyor. istese arkada$larıyla beni dövüp yüzüm gözüm mor bir $ekilde evime yollayabilirken bunu yapıyor çünkü bu vildan'ı çıldırtıyor ve böylece aramızı bozup arkamdan sinsi sinsi kötü adam gülü$ü atıyor.

    iyi kötü ili$kimiz devam ediyor.. ama her sonbahar zamanları kötü bir $ey olacak diye bir mukaveleye imza atmı$ız, haberimiz yok.. tarih: 7 ekim 2002. çe$me'den ablası ve ablasının seviglisiyle dönen $eyma yolda kaza geçiriyor. kazada ablasıyla beraber can veriyor. dünya bizim için bir kez daha alt üst oluyor..

    artık en ağır travmaları odasında bir ba$ına ya$ayan bir sevgilim var. sabahtan üçyol'a gidip onu görüyorum. öğlen gaziemir'e, okuluma dönüyorum. ak$am tekrar üçyol'a gidip onu görüyorum. gece bazen onlarda kalıyorum, bazense eve dönüyorum. haftasonu onu psikologa götürüyorum. onun babası yok benim gibi. ben bir nevi onun babası oluyorum. annesi beni çok seviyor. bana emanet ediyor. emanete hıyanet etmek istemiyorum. aylar geçiyor. vildan biraz düzeliyor. düzeldiğine inanıyorum. psikoloğa gitmek istemiyor. iyi olduğuna inandığımdan peki diyorum. sevgililer günü yakla$ıyor. güzel bir sevgililer günü planlıyorum. annesi romanya'ya tura gidiyor. onu bana emanet ediyor...

    sevgililer günü planım ortalama bir $arap ve çiçekten ibaret. o ise evde bize güzel bir yemek hazırlıyor. ak$am $arabı ve çiçeği alıp evin kapısını çalıyorum. kapıyı açıyor. yemek çok güzel kokuyor. elimden çiçeği alıp kokluyor. 'te$ekkür ederim sevgilim' diyerek beni dudaklarımdan öpüyor. ona bir kez daha a$ık oluyorum.

    her $ey çok romantik. yemekte bıçak sol elimde, eti kesmeye çabalıyorum. kesemiyorum. gülüyor. gülme diyorum. daha çok gülüyor. bende gülüyorum. $arabını yudumluyor. $arabımı yudumlarken onu kesiyorum. ah ne kadar da güzel yudumluyor..

    yemeğin ardından film izleyeceğiz. film: ghost. ikimizde gözlerimizi bile kırpmadan, bilmem kaçıncı defa izliyoruz. o omzuma yaslanıp izliyor. izledikten sonra akan gözya$larını siliyorum. gözlerinden öpüyorum. tuzlu gözya$larını yutuyorum. 'seni seviyorum' diyorum. bana sımsıkı sarılıyor. 'bende seni seviyorum sevgilim' diyor. o bana içinde sevgi ta$ıyan herhangi bir kelime sarfettiğinde benim sevgim katlanarak artıyor..

    elimden tutup beni annesinin yatak odasına götürüyor. 'ya olur mu' falan diyorum.. 'sus ve gel' diyor. 'annenin yatağında uyumayalım' diyorum. 'uyumıycaz zaten' diyor. ne yapacağımı bilmiyorum. ondan istemediği yahut istese de pi$man olabileceği bir $eyi asla beklememeyi bırak fotoğraf açık olsa da, bunu aklımdan geçirdiğim için bile daha $imdiden suçluluk duyuyorum. ayrıca annesi bana bu denli güvenirken bunu asla yapamam diyorum. yatağın ba$ında ayaktayız. gözgözeyiz. gözlerini kapatıp kafasını sağa doğru yatırarak dudaklarını dudaklarıma yana$tırıyor. bende aynısını yapıyorum..

    o gece malum $ey oluyor i$te.. olan $eyin ardından ne kadar pi$man olursam olayım oluyor.. bir kaç ay geçiyor. o ba$ımın belası adam ve arkada$ları yine hayatımıza giriyor. vildan yine onlarla çıkıp bir yerlere gidiyor. bir gün kavgalarımız neticesinde bende gidiyorum.

    kar$ıyaka'da bir ev burası. murat diye ne idüğü belirsiz, orta ya$lı bir adam parti veriyormu$. demircan tanıyor bir tek adamı, milleti çağırmı$.. zenginliğin diplerinde gezinen bir grup insan var burada. motorcu gençler falan.. 90'ların aydan $ener, toprak sergen filmleri gibi bir ortam.. buradakiler çok paranın getirdiği bo$luktan kelli saçma sapan $eyler yapıyorlar. ortamdan resmen tiksiniyorum. birileri bir tarafta yiyi$iyor, diğerleri bir $eyler içiyor. garip $eyler.. demircan denen it ve arkada$larıyla tanı$ıyorum. sarmıyor. biraz uzakla$ıp geziniyorum evde.. emre diye bir çocukla tanı$ıyorum. çocuk da arkada$ının yanında gelmi$ ve bu ortamdan tiksinmi$, balkondan bakınıyor.. muhabbet koyula$ınca birbirimize numaralarımızı veriyoruz..

    ili$kiye ağırlık koyuyorum. 'bir daha o çocukla görü$meni ve o eve gitmeni istemiyorum diyorum. kabul etmiyor. inatla$ıyor. kavga ediyoruz. büyüyor. büyüyor. ve.. her $ey bitiyor..

    gecelerden bir gece.. o gün tanı$tığım çocuk beni arıyor, emre. telefonu açıyorum.. 'abi seni aradığım için üzgünüm ama vildan burada motorcu bir adamla öpü$üyor' diyor.. beynimden kaynar sular dökülüyor..

    bir kaç gün sonra evde okula gitmek için hazırlanırken kapı çalıyor. gelen o. 'niye geldin' diyorum. kabahat i$lemi$ bir çocuk gibi ba$ını öne eğiyor, 'beni içeri almayacak mısın ?' diyor. arkamı dönüp içeri gidiyorum, arkamdan geliyor. 'açıklayabilirim' diyor. 'neyi' diyorum. gözlerime bakıyor.. yumu$amamalıyım.. 'seni sev..' derken 'git!' diyorum.. gözlerimden akmasın diye ya$ları zor tutarken 'lütfen çek git!!' diye bağırıyorum. hızlı adımlarla kapıdan çıkıp gidiyor.. bu onu son görü$üm..

    bir kaç gece sonra sarho$ bir $ekilde arıyor. 'seninle bir $ey konu$malıyız, çok önemli' diyor. 'seninle konu$acak hiçbir $eyim yok' diyorum. 'ama konu$mamız gerekli' diyor. 'beni bir daha sakın arama' diye bağırıp telefonu suratına kapıyorum. ertesi gün ilk i$ telefonumu deği$tiriyorum..

    'git'ten sonra o çocukla yeniden görü$üyor ve bir süre sonra o çocukla kaçarak bilmediğim bir yere gittiğini öğreniyorum..

    ve sonradan, benden hamile olup bebeği aldırdığını..

    uzun bir süre sonra, bir gün gizli bir numaradan telefon geliyor. kar$ımda tanıdık bir ses, 'seni sevdiğimi asla unutma..' diyor..
    71 ...
  24. 288.
  25. denizin dibinden çıkıldığında alınan ilk nefes,
    huzur içinde ölürken verilen son nefes,
    sevgilinin bir çift sözü, yüzünde dağılan bir çift nefes, enfes, enfes...
    3 ...
  26. 289.
  27. çocukluk. mahalle savaşları, küçük beklentiler, küçük hayaller. sizin gibi dünyanız ve içindeki her şey de küçüktür. büyüyünce mahalle savaşları da büyür, hırs savaşlarına dönüşür, atom bombalarından korkar olursunuz, hayaller büyür, yıkılınca üzüntüleriniz büyür, miğdeniz büyür, gözleriniz büyür, avuçlarınız büyür. ve hiçbir şey artık eskisi gibi olmaz. ve siz çocuk olmak istersiniz.

    ilk aşk da böyledir.
    0 ...
  28. 290.
  29. belki klasik ama; aynı zamanda tek aşktır.
    1 ...
  30. 291.
  31. aynı zamanda son aşktır. bir daha aşık olamazsınız aynı şekilde. aşık olsanız bile masumiyetiniz, saflığınız yitip gitmiştir, siz o eski siz değilsinizdir artık.

    ''ilk aşkım deli aşkım bana çare bul, kendine çare bul
    Bağlandı elim kolum neyleyim
    ilk aşkım deli aşkım bana çare bul, kendine çare bul
    Gel çöz beni azat et benden
    Bu dünya naylon, anlamak güç
    Bırak yıkasın içimizi geçmiş.''
    ezginin günlüğü
    3 ...
  32. 292.
  33. 13-14 yaşımda bana herşeyi yaşatan ömrümce unutamayacağım insandır. mutlu olsun.
    1 ...
  34. 293.
  35. yaşandığında ömür boyu unutulmayandır. çünkü çocuk yaşlara tekabül eder. saf olunan yaşlardır ve saf düşünceleri aratır.

    herkesin farklıdır yaşadıkları:

    ilkokul üçüncü sıralarında vurulmuşsundur. esmer tenli, eşek gözlü, sınıfın en güzel manitası. düzenli olarak sarkarsın;

    - kalem istersin. kalemi aldıktan sonra, traşını istersin kalemin. yani olayın bokunu çıkartana kadar takılırsın.

    hoşlandığını belli etmenin ardından, duyguyu açıklama sırası gelir. bunu açıklamak ise lafla değil de, kırmızı kalemle kokulu not defterine yapılması en güzel tarafıdır herhalde. kırmızı kalem olması sebebi de, hani ilk öğretilen şey; başlıklar veya önemli yazılar kırmızı ile yazılır ya o misal amısını sikeyim. bir şekilde arşa kaldıracan duygularını.

    aslında duygu olmadan olmaz atakları da, bu aşkta başlıyor. eteğini kaldırıyorsun; suratı pembeleşiyor, öpüyorsun; gözleri kapanıyor ve ses çıkartmıyor o da kaptırıyor. ilkokul aşkına bak deyip, ne bu deme amına koyim. duygu koyduk işin içine boru mu? sandın be sik suratlı.

    bir de, bu ilk aşkı oniki sene sonra görme olayı var. o daha sarsıcı ve yıkıcı.

    ilkokul biter, sadece küçük beyninin sağ tarafında küçük bir yer kaplar. o da; hatıralarla dolu olduğu için. görmek istersin, ilk aşkına ne olduğunu merak edip durursun. birgün, işinden evine dönme rutinini tamamlarken, köşeden çıkan kız şaşırtır seni. pembe etekli, ağzında sakız, kulağında gül. hassiktir bu ne ya! demekten alamassın kendini. kim olduğunu düşünmeden "cak- cuk şeklindeki sakız sesleri" ile kendi evinin kapısına doğru yanaşırsın, o da karşı evdeki kapıya. kapıyı açan annene sormadan edemessin:

    ************
    - kim bu ya anne?

    + iffet o iffet. hani ilkokul üçüncü sınıftaki iffet...

    - hassiktir ya! anne çingene mi oldu ya? anne al şu bıcağı, kopar kafamı.

    + yooo. o hep çingeneydi.

    - demek ki, çingeneymiş ilk aşkım anne.

    + neeeeee! bu muydu? o!

    - anne bi sus ya!

    ************

    safsın abi. saftan öte aşıksın amına koyim. ilkokul üçsün.

    ama iffet duyguların en güzelini yansıtmıştı bana. şimdiki kızlar gibi değil. iffet' in eteğini kaldırdığımda "yapma ya derken" o melez suratında pembeliği net bir şekilde görebiliyordum.

    iffet' im benim, çingenem benim. güllerini koklarım senin.
    0 ...
  36. 294.
  37. asla unutulmayacak olandır...
    0 ...
  38. 295.
  39. 296.
  40. ilk aşk önemli değildir, hep son aşk çok sevilir.

    (bkz: valla bak)
    2 ...
  41. 297.
  42. en saf olanıdır aşklar içinde. en gözü açılmamış haliyle kabul ettiğindir yüreğine. ilktir ya kötülüğü de bilmezsin. yaşadıkça kirlenir aşklar ve aşıklar.
    3 ...
  43. 298.
  44. gözünü kapattığında yüzünü, gözlerini çillerini bile hala hatırlamana neden olan duygudur. kolay kolay unutulmaz.
    0 ...
  45. 299.
  46. fazlaca gözde büyütmektir bazen ilk aşk. ilk kez yaşadığınız o duyguları anlamlandırmaya çalışırken onu da ilahlaştırırsınız kafanızda istemeden. öyle bir yere koyarsınız ki onu, belki de aşık olunan kişiden çok farklı birisidir o hayaldeki. sonraları anlarsınız ki gerçekler farklı. daha sonraki ilişkilerde de akılda bu 'gerçek' vardır. ilk coşku da yoktur, ilk heyecan da. ilk diz titremesini, ilk mide kasılmasını yaşatan kişi de asla unutulmaz olur sonuçta. *
    1 ...
  47. 300.
  48. ilkler unutulmaz denir ya. ilk aşk bu unutulmayan ilk'ler arasında başı çeker.
    çocuksundur daha aşkın ne demek olduğunu bile bilmiyorsundur. hoşlanmak, sevmek, aşık olmak gibi laflar duymuşsundur büyüklerinden. merak etmişsindir anlamını. anlatılsa bile anlamazsın zaten*. sonra onu görürsün, farklıdır diğerlerinden, gözüne takılır. ne manaya geldiğini anlamazsın başlarda. arkadaş olursunuz. başka arkadaşlarında vardır ama o farklıdır diğerlerinden. kalbin daha fazla atmaya başlar. çiçeklerin ne kadar güzel olduğunu farkedersin. midende bir köstebek eşeleniyordur sanki. hele ki yanına geldiğinde, konuşamazsın. kelimeler birbirine karışır dilinde, anlamsız cümleler çıkar ağzından. kızarırsın sebepsiz. korkarsın. anlamazsın çünkü. kimse söylememiştir sana aşkın bu olduğunu. yanındayken bile onu özlersin. istersin ki hiç gitmesin o, hep yanında kalsın.
    çevrendekiler sende bir şeylerin değiştiğini anlar, daha mutlusundur, daha neşeli. bir yerlere yazmak istersin onu sevdiğini, birileri bilsin istersin. büyümüştür artık içine sığmayacak kadar. sonra yaklaşırsın ona utanarak ve söylersin, onu ne kadar sevdiğini. şaşırır bunu duyunca, ama o da kızarır. çünkü boş değildir sana karşı. toz pempe dünyanızda mutlu mesut yaşarsınız.

    dünya toz pembe olmayı bırakıp, koyu gri olduğunda aklına takılır, o geçmişteki anılar. gülümsersin...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük