stendhal'e ve cemil meriç'e göre aşkın en güzel evresi ''kristalizasyon'' (billurlaşma) evresidir. stendhal'in ''aşk isimli kitabındaki bu enteresan teorisine göre;
''“Bir âşığı yirmi dört saat düşünceleriyle baş başa bırakırsanız şu olacaktır: Salzburg’un tuz madenlerinde, terk edilmiş çalışma alanlarına kış soğuğundan kurumuş, yapraksız ağaç dalları atarlar. iki ya da üç ay sonra üzerleri pırıl pırıl kristalle kaplanmış dalları geri toplarlar. Küçük bir kuşun pençesinden daha ince bir dal bile, galaksilerce elmasın ışıltısıyla hayat bulmuştur. Dalın aslı artık tanınmayacak haldedir. Kristalizasyon dediğim şey, sevilenin mükemmelliğini kanıtlayan her yeni şeyden beslenen akli bir süreçtir.”
hatta cemil meriç journal kitabında buna ilk kristalizasyon diye belirterek durumu daha da spesifikleştirir. 7 evreye böldüğü aş(ı)kın bu halleri;
1. Hayranlık
2. Onunla olmak ne büyük haz
3. Ümit
4. Aşk doğmuştur
5. ilk kristalizasyon
6. Şüphenin belirişi
7. ikinci kristalizasyon.
ve kitapta, fikrimce kendi ilk kristalizasyonu olan kısmı ise şu şekilde betimler;
''ilk kristalizasyon başlar. Aşkından emin olduğumuz bir kadını dünyanın bütün güzellikleri ile süsleriz. Saadetimizi ballandırdıkça ballandırırız. Beklemediğimiz bir anda harikulade bir armağana konmuşuzdur. Bizimdir veya mutlaka bizim olacaktır. Onu yücelttikçe yüceltiriz. Ve kırık dal, Salzbourg tuzlalarındaki gibi, bir kristal hevengi olur. Artık tabiat yalnız onunla güzeldir. Bir yolcu, yaz günleri portakal bahçelerinin serinliğinden bahseder. Hemen ah, dersiniz böyle bir bahçede onunla birlikte olabilsek. Arkadaşlarınızdan biri, avda kolunu kırar. içinizden geçen şudur : ne olurdu benim kolum kırılsaydı, gelir, şefkatle tedavi ederdi. Onunla birlikte olduktan sonra her acı mukaddestir.''