-Karşıdakini değiştirmeye çalışmak. O'nu sev, hayalinde yarattığın kadını/adamı değil. Yani Nasıl bulduysan öyle bırak.
-beklentiye girmek. Bu işte kontrol edilemezlerden biri. Duygulardan dolayı bunu yaparsınız ama her şey kafanızdaki dünyadan kaynaklıdır. Karşınızdakinin haberi bile yoktur bundan, bir parça haksızlık yapmaktır. Yapmayın, yapmayalım. Söyleyin bana yapmayayım.
-yalan söylemek. Çok uzatmaya gerek yok, güven kırar. Siz hiç kırılmış bardaktasdfghja.
-ilgisizleşmek. Uzun zaman geçer, "nasılsa hep yanımda" rahatlığıyla her akşam göbekte kumandayla uyuyan bir tip haline gelirseniz çatırdamalar başlar.
bitme vakti geldiğininde seZer bunu insan. Aklıyla değil, kalbiyle de değil. Arada kalmış bambaşka bir organdır bunu sezen. Henüz bilim bile bilmiyordur belki, karaciğer olabilir mesela ya da akciğer belki böbreküstü bezleridir, bilmiyoruz... Aşkın narkozu geçer, o güzel rüya biter ve uyandığın halde gözlerini kapalı tutmaya devam edersin, uyandın ama bir ümit der kandırırsın kendini. Zaten hep öyle değil midir, insan en çok kendini kandırırmış. Gerçek oradadır bilirsin; hemen başucunda ki kapalı pencerenin dışında. o boktan hayatla ince bir cam vardır Aranda. Ne olur bir kaç dakika daha ama bilirsin; tekrar girilmez aynı rüyaya.
Bittiyse de bitmiştir. Kabul etmek gerek.
iyi tanimadan kimseyi gercek manada hayatiniza almayin. iliskinin ilk donemlerinde cinsellik kesinlikle bir travma yaratiyor bu gercek tabi karsi cinsin bu konuda ki esnekligi onemli. asla bitmeyecekmis gibi hareket etmeyin bir gun biter yamulursunuz.
Sabırsız olmak. Gerek arkadaşlık ilişkisi gerekse ikili ilişkiler... Sabırlı olup dinlemek, anlamak, empati yapmak gerek ama insanlar pek bir tahammülsüz. En çok da ben...
yalan, bir konuya sinirlenip farklı konulardan olay çıkarmak, ilgisizlik, anlayışsızlık, yanlış arkadaşlara ilişki anlatıp kötü tavsiyelerle ilişkiyi sürdürmek dahası varda aklıma gelmedi.