Hayatında en az bir aşağılık herifle karşılaşmadan gerçek kadın olunmaz misali, erkeğin bunu yaşatma durumudur. Aslında aldatıldığını bilir,çünkü kader midir yazı mıdır bilinmez ama hep en çok sevdiğimiz bizi en az sevendir.
--spoiler--
ömer iyi çocuktu. ama fena bir kusuru vardı. insanlara fazla güveniyordu. sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu. eğer geriye dönüp söyleyebilsem söylerdim. ömer derdim her ihanet sevgiyle başlar.
--spoiler--
iliği kemiği kurur, daha da aşkın adını anmaz olur. da yapmayın bunu kardeşim. kimseye gereğinden fazla bağlanmayın, inanmayın. aldatılmayacağını sanan kadının yanıldığını anlamasının bedelini öder bu tür kadınlar.
bir erkekten sadakat beklemek kadar sakatlık yoktur diyorum. daha da birşey demiyorum.
iliklerinde aşkı hisseden kadın bulabilip de aldatmış olan mal adamın sebep olduklarıdır. yapmayın yazıktır ortalıkta düzgün insan kalmadı lan herkesin şarteller atık, sigortalar yanık. yapmayın.
diğer aldatılan tüm insanlar gibi önce karşıyı sonra kendini suçlayacak, özgüvenine sıçılacak ve bazen yara bandı olarak birtakım insanları kullanacaktır.
şimdi bu başlıktan aşkı damarlarında hisseden bir adam yara bandı olarak kullanılırsa 'ya geçip çeşitli methiyeler düzebilirsiniz.
sonra sırasıyla;
kalbinin derinliklerinde aşkı hisseden bir kız sonradan piçöz olmuş bir adam tarafından kullanılırsa
sonradan piçöz olmuş adam kızın abileri tarafından aşkı götünde hissetmeye zorlanırsa
Şaşırma bu çok soğuk bir gerçek. Aldattım seni. Kimdi senin yerine koyduğum, kiminle paylaştım tenimi, kimi öptüm, kimi okşadım, kulağıma aşk sözcüklerini fısıldayan kimdi?Hatırlamıyorum. Ama aldattım seni.
En az yokluğun kadar acı bu. Kendimle bir hesaplaşmaydı benimkisi.. SENi SENSiZ YAŞARKEN SICAK BiR ELiN DOKUNUŞU iYi GELiR DiYE DÜŞÜNDÜM. Hani hastasındır ve seni iyi edecek diye bulabildiğin ilk ilacı yutarsın ya, bu da öyle bir şey işte.. Yüreğimdeki acıyı iyi edecekti, öyle sandım. Özlem bitecek, hayata dönecektim, bunun için dokundum bir başkasına .
Belkide senin gözlerine benizyordu gözleri. Yoksa adımı seninkini andırıyordu?BELKi SESi HiÇ YABANCI GELMEDi. Yada rakı kadehini dudaklarına götürüşünü benzettim sana. Oturup saatlerce ne konuştuk peki? SENi Mi ANLATTIM ONA? içimde kapanmasından ümidi kestiğim yaranın, yokluğunda nasıl büyüdüğünümü yoksa?
Aldattım, hatırlayabildiğim tek şey bu. Hayır sarhoş değildim. iÇKi BiR SÜRESiR ETKi ETMiYOR BANA. Saatlerce içsem bile devrilen sadece kadehler oluyor, ben yine ayaktayım. Oysa istiyorum kendimden geçene kadar, boğulana kadar içmeyi. Olmuyor işte. Bu yüzden farkındayım her şeyin.
Bunu bu kadar kolay söyleyebildiğime şaşırıyorum aslında. Yüreğime hiç kimsenin girmesine izin vermezken bedenimi başkasının ellerine nasıl teslim etim anlamıyorum. Neresi olduğunu bilmediğim bir yerde, birdaha asla görmeyeceğim bir yatak odasında, adını bile şimdi hatırlayamadığım biriyle uyandım işte. Yanımda gecenin yorgunluğuyla uyanan o beden sana ait değil ve bu bile yeteri kadar acı verici.. Aldatanlardan biriyim bende artık. Dışarıdaki herkes kadar kirliyim. Ne garip.. Bir suçluluk duygusu hissetmeliyim; ama yok. Kim bilir, BENi SENSiZ GÜNLERi YAŞAMAYA MAHKUM ETTiĞiN iÇiN SENi SUÇLUYORUMDUR BELKiDE. Kendi suçluluğumu örtmek için bulduğum bir kaçış noktası belki. Dışarıya çıkınca geceye dair hiçbirşeyin önemi kalmayacak. Hiçbirşey olmamış gibi davranacağım biliyorum, biliyorum. Biraz azalsaydın, biraz unutsaydım seni daha da suçlu hissedebilirdim kendimi. AYNI NOKTADASIN VE BEN SENi YAŞAMAYA DEVAM EDiYORUM. Yine de bil ALDATTIM SENi.Hepsi bu.
hiç sevmem bu adamı. aynı gazetede de çalıştık bir dönem. çok arabesk ve klişe bulurum. ama bu yazısı bütün saygıları hak ediyor; mehmet coşkundeniz' den güzel bir kadın aldatması güzellemesi okudunuz.
kimse ne zaman aşık olacağına ne zaman unutacağına, ne zamandan sonra sevmeyeceğine karar veremiyor malesef. kalp aşık olur, akıl uçar;
--spoiler--
Bir sabah çıkıp geleceğim kapına habersiz. Sen şehvetli bir gecenin yorgunluğu, tatlı sarhoşluğuyla, üstünde sıvılarla, tuzlarla karşılayacaksın beni. Yatağında hala o kadın-kadınlardan- biri varmıdır bilmeyeceğim, merak ta etmeyeceğim.Çünki her kadın kendini, aşık olduğu adamın gözünde, en özeli, en güzeli, en sonuncusu olduğunu düşünmez mi, istemez mi?içeriye istemeden de olsa gözümün ucuyla bakacağım, ağzına kadar dolu kül tabloları, bitmiş sigara paketleri, yerlere yuvarlanmış boş içki şişeleri, dibinde tamamı bitirilemeden- muhtemelen sevişme başladığı sırada- bir kenara bırakılmış rakı bardağı, (kenarında kırmızı ruj izi kalmış), kırışmış kanape örtüsü, yere fırlatılmış yastıklar, - muhtemelen kur yapma esnasında birbirine fırlatılmış-, bir çift erkek çorabı, kot pantolonun, gömleğin(nasıl soydu seni bilmiyorum o kadın, kadınlar heyecanlandın mı onlar seni maharetli parmaklarıyla soyarken, onlara da çok tatlısın bebeğim! Dedin mi?
Demişsindir mutlaka..benim ne farkım varki onlardan.. Birbirine karışmış sıvı, ter kokuları , kadın, erkek parfümü karışımının o tuhaf hissi. Sen yorgun, bitkin bakacaksın bana, hemen yapışacağım herbir noktasını öptüğün kadınların tadının, sıvısının sindiği dudaklara..ikimiz, üçümüz, hepimiz öpüşeceğiz, tatlarımız sıvılarımız hislerimiz birbirine karışacak.Sen, uyku mahmuruyla öperken, kimi, niye öptüğünü anlamayacaksın. Ben de bir kadın değilmiyim işte. içine girmek için onca taktikler geliştirdiğin, sonra kendini bu sıcak karanlığa bıraktığın binlerce kadından biri değil miyim? Dağınık yatağa götüreceğim, yok hatta zorla itekleyeceğim seni . Buruş buruş olmuş çarşaflı, sıvılarla dolu yatağa atacağım seni, uzun kızıl saçlarımı sereceğim henüz kırmızılığı geçmemiş taze yanaklarına, örteceğim yüzünün her bir santimetresini, uzun alev saçlarımla, sırf yüzümü görmeyesin diye, senden aldığım hazzı görmeyesin diye saklayacağım yüzümü senden. Parmaklarımın ucuyla dokunacağım sana, incitmemek için, tıpkı bir heykeli inceleyen, keşfe çalışan sanatsever gibi, tüm iniş çıkışlarını, tüm kabartılarını ruhuma kazıyarak, hiç çıkarmamacasına seveceğim seni. Kulağına nefesimi bırakacağım beni en iyi böyle hissedebilirsin diye, uzun saçlarımı dans ettireceğim göğsünde, karnında..dudaklarımın ucuyla dokunacağım hatta yavaş yavaş içime çekip yutmaya çalışacağım seni. Memelerimin ucuyla dokunacağım ıslak dudaklarına , hepsini öpmene izin vermeden gezdireceğim yorgun ama aç dudaklarında. Dudaklarının benim , göğüslerimin ikimizin olduğunu hissedene kadar,bir avuç kum tanesinin yere dökülüşü gibi sessiz ve usulca ince ince titrek titrek seveceğim seni. Göğsünün inip kalkmasını, nefesinin hızlandığını hissedip bu güzel anı seyredeceğim. Sonra terine gözyaşım karışacak, önce anlamayacaksın, alışkın olduğun kadınsı sıvılardan biri zannedeceksin, ağladığımı farkedince şaşıracaksın . Öyle ya insan zevk alırken ağlar mı hiç? Belkide aklına kötü bir olay geldi bu kadının onun için ağlıyor deyip sen benimle sevişmiyorsun diyeceksin. Hayır Sevgilim!
Senin ruhuna ulaşmanın en iyi yolunun ancak bedenine ulaşmakla mümkün olduğunu bildiğim için bu gözyaşları.Haz değil! Mutluluk!
Ele geçirilememiş, bir türlü ulaşılamamış mutluluğun yaşları. Bu şekilde atıyor duygularım kendini dışarı.
Ve zevk anı, kendinden geçiş anı. Sana herşeyi vermek istemiyorum doyup gitme, bıkma benden diye, aç ta bırakmak istemiyorum bana gelmekten vazgeçme diye, yalnızca seks seni bana yaklaştırıyor çünki.
Zevk anı..... senin kendi dünyanda kayboluşunu, titreyişini, bir süre çok kısa bir süre, huzurlu karanlığa doğru döne döne indiğini , arada kornaları sesleri, titreyişleri birbirine harmanlayıp tek bir noktada patladığını, koptuğunu , derin iç çekişini, huzuru bulduğun anı seyredip, giyinip hemen çıkıyorum. Gecenin ayazı, soğuğu, tuzlu gözyaşlarım, dağınık yatakta senle beraber gidiyor, bende yüzlerce seni alarak yanıma evimin yolunu tutuyorum . Ve yatağında bir kez daha farklı sıvılar, kokularla başbaşa bırakıyorum seni. Yürürken içimde sıvının dolaştığını bilmek senin hala içimde olduğunu hissetmek az da olsa mutluluk veriyor. Yıkanmak istemiyorum, sevmiyorum sevişme sonrası yıkanmaları, pislikten arınmak istermiş gibi.
Soğuk yüzüme tüm gerçekleri , yalnızlığı vururken bir tek dudaklarımdaki sana ait o
sıcak tat ve koku beni kendime getirebiliyor. Sevişme sonrası kalmak istemiyorum yanında, o hüznü, o gerçek dünyadan kopuşu senin yanında yaşamak istemiyorum. Böyle daha uzun sürüyor benim zevkim. O yatakta bitmiyor, seni öyle bırakıp gittiğimde, seni hayal ederek, tekrar tekrar titrediğini- kaybolduğunu karanlıkta- hayal ederek, büyük zevkler yaşıyorum. Mutluluklar değil!
Taa ki, bir sonraki karşılayışına kadar beni kapıda, tutkulu sevişmeler sonrası yorgun, içi küllerle dolu tablaları, boşalmış şişeleri ve üstüde yüzlerce sıvılarla dolu teninle beni karşılayıncaya kadar. Tekrar geleceğim, sana ait tek masum yanını, - kırmızı yanaklarını- öpmeye geleceğim ve bu tatlı kırmızılığa sermeye geleceğim, uzun kızıl saçlarımı .
--spoiler--
yıllar önce sözlükler furyası ilk başladığında başka bir nickle denemelerde bulunuyordum. bu yazım da bir erkek olarak; aldatılan ama hala aşık olan bir kadının ağzından yazmaya çalıştığım bir denemeydi..