tayyib erdoğan ve yönettiği ülkedir. böyle bir ülkede sinirler gergindir. tv. yi açarsın onu görürsün markete gidersin onu hissedersin, kasabı şarküteriyi yazasım yok zaten. neyse yeni bir telefon almak istersin sevgiline alamazssın, çok pahallıdır artık. bir yere götürmek istersin doğru dürüst yiğip içemezssin rahat rahat, pahallıdır aklın adisyondadır. yani diyeceğim, bu herif bu ülkeden gitmeden ilişki yürümez arkadaş.
erkek tarafı için konuşmuyorum, erkek piçse piçtir! baştan bellidir ama kızlar, kızlar...
en iyisi, en dürüstü bile olsalar bir yerden sonra ortada hiç bir sebep yokken boktan bahanelerle tartışma çıkartır, "ya biz biraz ara mı versek!" der ve siktir olup bir daha dönmemek üzere çıkar gider.
evet yaram var.
hayır kızın bildiği bir şey vardır da demeyin, varsa söyleyip öyle siktir olup gitsin de kendi kendimize teoriler üretmeyelim.
kişisel alanlara müdahaledir. ne kız ne de erkek, karşısındaki kişinin tamamen farklı ve ilişkiden bağımsız hobileri olduğu gerçeği kabullenemiyor. 7/24 sürekli ilgi beklemek nasıl bir bencilliktir. aşk, sevgi demek karşılıklı saygı ve anlayış demektir. bizim insanımızda sevgiliyi sahiplenmeyi sanki "sahibi olmak" gibi algılamak var. kimse kimsenin sahibi olamaz. zaten saygı varsa her şey düzgünce ilerler. tabi bunda da iletişimin önemi ortaya çıkıyor.