ilişkide kaybolan heyecanı tekrar yakalama yolları

entry20 galeri0
    19.
  1. Ne kadar uzağa kaçtığına bağlı olaraktan değişen yollardır.
    0 ...
  2. 19.
  3. bisküviyi çaya batırın tekrar ağzınıza götürmek ve bisküviye düşürmemek için vereceğiniz mücadele, o gerilim hayatınıza yeni bir heyecan katıcaktır.
    0 ...
  4. 18.
  5. 17.
  6. ilişki bitmişse eğer ayrılmak en mantıklı yoldur.
    çünkü sırf en ufak hareketlerinizden bile gıcık kapıp, sizden birşeyler bekleyen sevgilinize veya eşinize resti çekin.
    ben buyum!
    beni kabul ediyorsan böyle kabul et yoksa ben yokum!
    sonrası ona kalmış artık.
    o istedi diye kendinizden ödün vermeyin.
    0 ...
  7. 16.
  8. kaybolan şeyler için "şeytan aldı götürdü, bulamadan getirdi." denilir. şeytanın alıp götürdüğü heyecan bir daha geri gelmez. gelse de ondan hayır gelmez.
    0 ...
  9. 15.
  10. ara sıra masum kavgalar edip mesafeli davranışlarda bulunmak olabilir.sorasında her akla geleni söleyememek,cümleleri seçerek konuşmakla devam edebilir;aynı ilk zamanlardaki gibi..yani iç sesle yaşamaya her daim devam etmektir;ama olayı içten pazarlık durumunda değil acaba benle konuşmak istiyomu acaba o da barışmak istiomu vs. sınırında kalmaktır..
    0 ...
  11. 14.
  12. cosmopolitan alın, zira her ay ilişkiyi canlandırmanın 333 yolu anlatılıyor. *
    2 ...
  13. 13.
  14. erkek iseniz, kızla eften püften sebeplerle tartışın, direnin ama kazanmasına izin verin ve çaktırmayın.
    kız iseniz, adamı yalnız bırakın. aldatmayın. aradığı zaman açmayın. yanınıza gelmesini bekleyin. yanınıza geldiğinde yüz verin ama vücudunuza dokunmasına izin vermeyin.
    sonra görün sonuçlarını...
    0 ...
  15. 12.
  16. Etrafımdaki tüm bayanlardan duyduğum üzere; kadınlar için gizli flörtlerde bulunarak çapkınlıklar yapmakmış.
    *
    düşünelim, sizce neden?

    ilişkinin başlangıcında, hani o hepimizin cicim ayı diye adlandırdığı aylarda herşey mükemmel gider, o ilk öpüşmeler , ilk heyecanlar, birbirini tanımaya başlayan iki insanın birbirini keşfetme ve anlama süreçleri ...

    zamanla birbirimize alışmaya başlarız ve zaman geçtikçe bazen iki sene olur bazen altı ay gibi kısa bir süre ilişkilerde monotonluk rüzgarları esmeye başlar.
    Kadınlar için bunu bir strateji oyunu gibi oynamak erkeği asla kaybetmemenize sebeb olacaktır çünkü doğal davranarak tüm içinizdekileri söylerseniz, size dair herşeyi öğrenir ve kaçınılmaz son gelir!

    Kadınlar için en mutlu oldukları dönemler flört dönemleridir çünkü birilerinin kendilerini beğendiği duygusu östrojen hormonlarında büyük bir yükselişe neden olmaktadır ki bu dönemlerde gözleri saçları parlar, gülümsemeleri bile değişir, herşeyleriyle canlanırlar.

    işte herşeyin heycanını yitirdiği monotonluk dönemlerinde kadınlar kendilerini eskisi gibi hissetmemeye başlarlar, kadınlar hayatlarında değişliklikler yaparak mutlu olmaya çalışırlar, çoğu zaman saçlarını kestirirler kendilerine bakım yaparlar ama hiçbiri işe yaramaz; çünkü artık sevdiği insan için çoktan o flört dönemi bitmiş onun bu hallerine cevap verememeye başlamıştır.
    Tabi akıllı bir erkek olarak ilgi ve sevginizi eksik etmezseniz , kadınınıza değer verirseniz karşınızdakinin de size kul köle olacağından şüphem yok!

    işte bu dönemlerde kadınlar bazen karşılarına gelen en ufak bir iltifat kırıntısına bile büyük bir heycanla atlarlar,
    neden sevgilisinden değilde başkasından derseniz artık sevgilisini elde etmiştir ve başkasının da kendisini beğenebileceğini duymaya ihtiyacı vardır.

    Sonra ne mi olur, kadın biraz uzaklaşır sevgilisinden, kimi zaman ister, kimi mesafe koyar ve adam başlar bu sefer kadının kulu kölesi olmaya, ikiside birbirini gerçekten seviyorsa araya giren mesafe sonucunda kadında adamı sevdiğini anlar ve ilişki tekrar rayına oturur.

    erkekler içinde böyledir aslında kadına karşı ilgisizleştikçe kadın ona ilgi duymaya onu daha çok anlamaya çalışmaya ve isteklerine cevap vermeye başlar.

    hayatımızın çoğu zaman dönüm noktası haline getirdiğimiz bu aşk ilişkilerimiz malesef birer strateji oyunundan ibarettir yanlızca.

    Yok ben strateji istemiyorum , insanın kendisi gibi davranması gerektiğine böyle oyunlara ihtiyacı olmadığına inanıyorum, herşey bitmişse öylece beklerim, çeker gider gerisini düşünmem diyorsanız, işte elleri klavyede gülerek kafasındaki düşünceleri aktarmaya çalışan ben gibi yalnızlığınızla baş başa kalırsınız...
    3 ...
  17. 11.
  18. ayrılın barışın, ayrılın barışın, ayrılın barışın. çok heyecanlı oluyor gerçekten. *
    1 ...
  19. 10.
  20. 9.
  21. -kapının arkasına saklanıp olabildiğine gırtlaktan böööööh! yapın.
    -merdiven, balkon gibi yerlerde aniden hızlıca kolundan tutup tutmasam düşüodun deyin.
    -erojen bölgeye cucuk haraketi yapın, dikkat edin etrafta kimse olmasın.
    -dalgın olduğunu düşündüğünüz bir an alnına şlap diye vurun, sonra elinizi büzerek üfle deyin.

    bunlarda işe yaramaz ise, ayrılın gitsin, heyecansız ilişki mi olurmuş..
    3 ...
  22. 8.
  23. 7.
  24. sevgiliyken bilmem ama evliyken heyecanı kalmadı birşeyler yapmam lazım diyen gacılara ayar olurum demek istediğim başlıktır. şu yazıyı okuyun tekrar düşünün diye yönlendiriyorum sizleri

    Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…

    Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

    iş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.

    Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.
    Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.
    'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'
    Bütün gece ağzı nı bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

    Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'
    Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
    'işte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'
    'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'
    Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
    Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.

    Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı.
    'Sevgilim' diye başlıyord u,
    'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

    'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

    'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'

    'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

    '<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'

    'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.'

    'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulmas ı kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

    'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'

    Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.
    Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
    'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'
    Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.
    Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.

    Bu gerçek aşktı.

    ilk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

    Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.

    Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.

    Hayat tam da böyle bir şeydir.
    18 ...
  25. 6.
  26. hiç beklemediği bir anda ağzına gözüne girişmek, haddinden fazla adrenalin salgılar sevdicekte. kendini bile kaybedebilir heyecandan.. düşün artık. yok, "biz her şey daha yavaş gelişsin, doya doya yaşayalım her anı!" diyorsanız, slow motion bir uçan tekme tam sizlik. deneyin/ denetin.

    mesela biz yıllardır bu şekilde yakalıyoruz kaybettiğimiz heyecanı. öyle ki; bende medyum memiş'in girişeceği medyum keto, sevgilimde de sevda demirel'den tokat yiyecek hande ataizi psikolojisi hakim oldu. ama heyecan seviyesini sorma.. yaşa derim yani.
    4 ...
  27. 5.
  28. üçüncü bir kişiyi oyuna dahil etmek olmamalıdır, olmasındır.
    3 ...
  29. 4.
  30. 3.
  31. kesinlikle gereksiz yollardır. heyecan kaybolduysa geri gelmez. gelse bile o işin ciddiyeti olmaz.
    3 ...
  32. 2.
  33. 1.
  34. birliktelikte, cicim aylarinin bitmesiyle kaybolmaya yüz tutmus heyecanin tekrar siddetini artirabilmek icin verilen ugraslar bütünüdür.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük