anlatmak istediğim samimi olundukça hitaplardaki "artan sevgi" durumu değil de tam tersi.
ilişkide belli bi samimiyetten sonra "hayatımın aşkı, bebeğim, gözbebeğim" benzeri cümleler dökülürken ağızdan, zamanla bu hitap imleçlerinin yerini daha farklı şeylerin almasıdır. "hayatımın aşkı" yerini "güzelim"e, "bebeğim" yerini "bizim hanım"a, "karıcım" yerini "hatun"a bırakır. bazıları yarraaaaam falan da diyor kız arkadaşlarına ama ben tasvip etmiyorum tabi. herkesi nezakete davet ediyorum bu satırlarla, ırkınızı siktirtmeyin bana!
değişmeyen tek şey değişimin kendisi olduğuna göre, hitap şeklininde değişmesi oldukça olasıdır. hep aynı şekilde hitap etmenin getirdiği sıkılmışlıktan ve samimiyetsizlikten mütevellit olur. lakin elde pek fazla seçenek olmadığından ve yapılan yaratıcılıkların ömrü çok kısa olduğundan bir kısır döngüdür bu hitap şekilleri.
ilişki ilerledikçe aradaki samimiyet nedeniyle çiftler birbirine sevgi sözcükleri yerine daha çok hakaret içeren aşağılayıcı sözcükler kullanabiliyor...
kabalaşmadığımız sürece sorun teşkil etmez. tam aksine hitabın yaş ilerledikçe evrim geçirmesi, mantıklı bir durum olup doğal karşılanması gerekir. lise çağında aşkım,balım, bebeğim gibi hitaplar kulağa hoş gelirken, yetmiş yaşlarında bu hitaplar pek hoş durmaz, onların yerine hanım, bey gibi hitap şekillerini kullanarak seslenmek daha kabul edilebilir bir durumdur...
eski evliliklerin daha az ayrılıkla sonuçlandığı şu dünyada, onların evliliklerinden örnekler almaya çalışan insanlığın, bilinç altı olarak onların hitap ve davranış biçimlerini de hayatlarına geçirmelerinden kaynaklanır. bana göre güzel bir şey değil bu. yani eskilerde aşk olmadığı için, yaşlandık ayıp olur sevgi falan diye bir inanış olduğundan kullandıkları bu hitaplar günümüz ilişkilerine pek yakışmıyor. eskileşmeye, ilişkiyi sabitleştirmeye çalışırken ruhlarını yaşlandırıyorlar aslında.
bazı insanlar ise gün geçtikçe bu hitapların eskileşmesinden hoşlanıyor. çünkü daha az sevgi dolu ama daha sahiplenici geliyor bu hitaplar onlara, ve o eskiden sevgilinin kendisinden vazgeçeceğine olan korku aşırı aşk dolu kelimelerle güvene dönüştürüldükten sonra, tekrar bu kelimelerin hayata girmesi, tekrardan kanatları olan bir kuşmuş gibi hissettiriyor karşısındakine, sanki kanatları varmış da kendi uçmamayı tercih ediyormuş gibi. ha bir de evli çiftler var biz sevgili değiliz evliyiz diyen: cem yılmaz güzel demiş onlar için : "hayır, biz sevgili değiliz, tiksiniyoruz birbirimizden!"
işte evlilik aşkı öldürüyor diyorlar ya, yok öyle bir şey, insanların kendileri aşkı öldürüyor.