tarih kitaplarında tarikat-ı ilhaniye olarak da geçer. tarikat şeyhlerinin tevarih-i tarikat-i rafıziyye-i ilhaniye'nin tezkirelerinde tarikatin ömrü boyunca tek bir şeyhin varlığından bahsedilmiştir; bu tespitin yapıldığı varağın sağ üst köşesinde 'zaten onun da varlığıyla yokluğu birdir' diye muzip bir mürid tarafından yazıldığı anlaşılan derkenar olduğu rivayet edilir.
Yine de tarikatin şeçeresine dair araştırmalar devam etmektedir. Tarikatın amentüsü ve düsturları hakkında birkaç varak nüshanın bulunması araştırmacı ve karıştırmacı yazarların konuya daha da yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Yeri gelmişken söyleyelim ki bu tarikatin bugün böylesi bir ilgiye mazhar olmasının en mühim ve muzip sebebi mezkûr tarikatı tarihin tozlu sayfalarından bulup çıkaran değerli araştırmacı -yanlış anlaşılmasın karıştırmacı değil araştırmacı- zahmet nuran yalkan hoca efendidir.
süleymaniye kütüphanesinde tarikatin onursal şeyhinin el yazması eserleri vardır diyen olursa inanmayın yalandır. süleymaniye'deki el yazmaları kataloğunda 1311 kayıt nolu nüsha ilhanlı hanedanına mensup olduğu yazan ve döneminin mühim münevverlerinden olduğu iddia edilen -fakat bu zamana dek maatteessüf herhangi bir kanaati ya da eseri bulunamamıştır- bir şakinin saray hazinesinden çaldığı değersiz bir tereke olduğu ispat edilmiştir. Ayrıca bu zamana kadar yapılan araştırmalar ve elde edilen verilerin gösterdiği kadarıyla Selçukluların pek bilinmeyen kolundan olan Moğol taraftarı olarak temayüz eden ve genelde halk nezdinde makes bulamamış ve saray eşrafı, eşraf derken lafın gelişi elbette, herhangi bir iltifat anlaşılmasın- arasında taraftar bulmuş Rafızî bir mezheptir. Böylesi dar bir saray çevresinde neşet eden bu Rafızî mezhep Moğol akınlarını şehvetle bekleyen bir zümre isyancının da desteğiyle bir ara devleti tehdit etmeye kalkmıştır. Fakat kolluk kuvvetleri tarafından yapılan müteessir bir tetkikattan sonra, tırsılmış ve bizzat tarikat şeyhi tarafından ılımlı açıklamalar yapılarak bir dahaki fırtınaya dek yeraltına çekilinmiştir.