ilhan selçuk bizzat kendisi yaşamıştır. tutuklanıp bırakıldıktan sonra yaşlı kalbi tepki göstermiş,zamanında müdaheleyle hayata dönmüştür. evet, yaşlı ve hasta kişinin polis tarafından evinin didik didik aranması, kız çocuklarının okula gönderilmesi için mücadele veren çağdaş yaşam derneği kurucusu türkan saylanın derneğinin de bu şekilde aranması fedakar ve vatan sever sayın türkan saylanı üzmemesine imkan yoktur. tabi ki bu üzüntüsü, yaşlı ve hasta türkan saylanın ölümüne sebep olmuştur. ispat edilemiyecek bir cinayet işlenmiştir. ama biz düşünen insanlar kanıtsız cinayeti organize şekliyle algılaya biliyoruz.
cinayet geniş kapsamlı bir sözcüktür, günlük dilde çeşitli anlamlarda kullanılır...
sözgelimi denir ki:
- kız çocuğunu okula göndermemek cinayettir...
- sarhoş araba kullanmak cinayettir...
eski dilde ;cinayet fi'n nefs; bir kişinin ölümüne neden olma eylemidir.
yine osmanlıcada 'cinayetlerin tedahülü' ceza açısından birkaç cinayetin yalnız bir cinayet sayılması durumudur.
*
peki, toplumda cinayetleri izleyip katillerin cezaya çarptırılmasını devlet adına kovuşturan kim?
savcı!
savcının işi kolay değil!
çünkü çok karmaşık cinayetler işlenmektedir; kimin birini nasıl öldürdüğü her zaman açık seçik değildir...
savcılar cinayetler konusunda uzman kesilmişlerdir...
kadın kocasının yemeğine azar azar zehir mi atıyordu?..
koca ev yaşamında karısını intihara sürükleyecek bir ortam mı yaratıyordu?..
savcı bu konularda uzman sayılabilecek kadar deneyime sahip olan kişidir...
çünkü cinayetlerin peşindedir, kendisine gelen olayların girdisini çıktısını hesap etmek ;ferasetini; kazanmıştır...
*
ergenekon davasında garip bir süreç yaşanıyor...
yaşını başını almış, toplum içinde itibar kazanmış, yeri yurdu, evi işi belli kişilerin evleri basılıyor, bunlar önce polis marifetiyle gözaltına alınıyor, sonra tutuklanıyor; tutuklanma bir tür yargısız infaza dönüşüyor...
sonra bu kişilerin kimi ölüyor, kimi hastalanıyor, kiminin yaşam olanakları kalmıyor...
peki, bu bir tür cinayet değil midir?
*
son örnek türkan saylan...
toplumun en gözde, en saygın, en güvenilir, en kişiliği belli bir profesörü...
evi basıldı..
kurduğu dernek basıldı...
gerek var mıydı?
saylan zaten hastaydı...
yaşadığı sarsıntı, deprem, maruz kaldığı muamelenin yarattığı sonuçlar türkan saylan'ın kanserli bünyesinde ne etki yaptı?
türkan saylan bu olaydan sonra çok yaşamadı...
gözlerini kapadı...
bu olay bir cinayet değil mi?.
*
olayın yaşanması için hukuki, yasal, mantıksal, anayasal, cezai, akla sığan bir gerekçe olsa kimsenin diyecek lafı olamaz...
peki, türkan saylan durumunda kaç kişi var içerde?.
kaçı aklandığı zaman sağlığında onulmaz yaralarla hayatına devam edebilecek?.
kaçı ölecek?..
kuddusi okkır'ın ölümünde bir cinayet kokusu yok mu?
cinayet kelimesi sadece adam öldürme değil mecaz anlamda "Adam öldürme derecesinde ağır suç" olarak da kullanılır. tdk ya göre bu anlamı da mevcuttur.
bu ülkede öyle çok cinayet işleniyor ki artık. son bir vaka olarak Türkan Saylan'ı görüyoruz. öldürülmüştür türkan saylan. kimse evine paket göndermedi, kimse arabasına bomba yerleştirmedi. fakat morali her zaman rahatsızlığı nedeniyle yüksek olması gereken bir insanı kahrından öldürdüler.
demir parmaklıklar ardından yemek verilen cüzzamlı hastaları hayata kazandırırken kimsenin haberi yoktu yaptıklarından.
kimin menfaatini engellediyse bir anda gözönüne çıkıverdi.
savunma amaçlı değil elbette fakat geçmişte yolsuzluk iddiaları kanıtlanınca idam edilen adnan menderes'i düşünün. ve şimdiki olanları.
cinayet değil mi bu. bir ülkeyi öldürmektir bu. insanların beyinlerinden başladınız.
şimdi sıra cesaretlerine geldi.
yıldırarak, korkutarak.
ama korkmayanlar var hala görüyorsunuz. ve korkmadan diyebiliyorlar ki üstatlarımız.
cinayettir yaptığınız.
içeriği şöyle dursun, tarzında şaşırtıcı bir ütülenmişlik görülen yazı. Efendim, diyelim bir dava sürmekte ve bu dava kapsamında yapılan sorgulamalarda bazı ipuçları elde ediliyor ve belirli yerlerde, usül gereği, habersiz baskınlar ve aramalar yapılması gerekiyor.. Bizimkine göre tavır şu olmalı
- bu adamı sorgulamamız gerekiyor.
+ olmaz, adam yaşlı. Kalp hastası. Boşver onu.
- neyse, şu kadının evinde arama yapmalıyız.
+ olur mu! O çok iyi insan, ben tanıyorum çok cici birisidir.
- tamam onu da geçelim...
Belli ki sıra duygu sömürüsüne ve olayları dramatize etmeye gelmiş. bu ve bu yazı ise artık elinde mantıklı argümanı bulunmayan kesimin düştüğü hali gösterir.
Ayrıca makalede açıkça yargıya karşı bir eleştiri dikkat çekiyor. Ancak ilginçtir ne yazıyı yazan kişi, ne de 'bravo, çok doğru söylemiş' diyenler aynı yargının ve kimi malum mensuplarının daha geçen senelerdeki açıklamalarını ve faaliyetlerini ve hatta bu seneki adli yıl acilisindaki konuşmaları hiç hatırlamıyor. Hadi Yazıya alkış tutanlar unutkan, cahil veya genç, peki yazar da böyle mi? Tabii ki hayır. Yazarın bir amacı var, bir maksadı var ve bu hiç de iyi niyetli değil.