ilhan selçuk bu ülkenin görüp görebileceği en aydın zihniyetlerden biridir. aydın olmak gelecek tepkilerden korkmayarak düşündüklerini söyleyebilmeyi gerektirir. bugün aihm'nin reddettiği türban meselesi bir insan hakkı değildir. kısacası tartışılmaasına bile gerek kalmamış olan bir konunun vardığı noktayı bir kez daha hatırlatmıştır ilhan selçuk.
ve sayın yobazlarım. böyle bir kişinin başlığından size seslenmek ne kadar uygun kaçar bilmiyorum da; siz başınızdaki türbanı, kıçınızdaki donu bırakın da; gözünüzün önündeki perdeyi kaldırın da biraz daha iyi görün olayları. ortamı geren ilhan selçuk değil, sizin bağnaz zihniyetiniz.
aktüel dergisinin bir ara ilhan beyin şeyhlerle görüştüğünü idda ettiği, hepimizi şoka sokan, bir sonraki dergide de yanlış haberi için özür dilediğini görünce aktüel dergi editörüne mailler atarak editörün ilhan beyi karaladığı için istifasını sağladığım, bir numaralı köşe yazarıdır..
cumhuriyet gazetesi baş yazarı. cumhuriyet gazetesinde pencere isimli köşesinde birilerini ayar manyağı yapan, laikliğin savunucusu takdir edilesi aydın kişisi. güçlü kalemi ve korkusuz yüreğiyle halen bir suikasta kurban gitmemiş bir cumhuriyet yazarıdır. zira, ölmeden kahraman olabilecek bir aydındır.
(bkz: suaikasta kurban giden cumhuriyet yazarları)
(bkz: uğur mumcu suikasti)
"haydi gelin, elimizi vicdanımıza koyalım , 21.yüzyıla 8 kala anadolu'da yeniden coştuğumuzu, turan özlemlerinin yüreğimizi yaktığını itiraf edelim. suç değil bu! tersine adriyatikten çin'e dek inanç, dil, kültür ortaklığını paylaşan toplumların bütünleşmesi, küçülen dünyada kaçınılmaz bir gelecek olarak görünüyor..."
21 mayıs 1992 tarihli cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış "turan'ın kapısı" başlıklı yazısından...
günümüz medyasındaki bir çok yazarın , (yazdıkları bir yana, katılırsınız ya da katılmazsınız) duruşundan, tutarlılığından,ilkelerinden, düşüncelerinden çıkarları uğruna taviz vermediği, inandığı doğrultuda yazdığı için, var olmasından rahatsızlık duyduğu, kötü(!) örnek olan yazardır.
memleketteki 'adam gibi adam' eksikliğinden dolayı uzun süredir haybeden yüceltilmiş, sonunda gerçek yüzünü göstermiş kişi. solculuk onun yaptığıysa yemişim öyle solculuğu. o gazete için harcanan ağaçlara yazık be!
--spoiler-- işte faşizmin kitle ruhu Lanet hitler de böyle başladı Hangi sivil toplumdur bu Asker postalından medet umar Nasıl unuttun ziverbey'i
Sabun lazımsa biz hazırız Elinizi çekin gençlikten Lazım değil yalanı seçmek Çünkü gençliğin seçimi sonsuza dek özgürlük Uyanın asıl insanlık ve hayat tehlikede Katillere, zalimlere inat yaşasın hayat
--spoiler--
Nasıl unuttun ziverbey'i kısmı şu günlerde suratına söylenesi insan.
(bkz: akrostiş)
(bkz: yüzde52) *
hem genc partiyi hemde saadet partisini destekleyerek sacmalamanin doruguna ulasmis olan kisi.onun bu abuk yazilari sayesinde insanlar cumhuriyet okuyanlarla dalga geciyor ama pasamizin bundan haberi yok tabiki.
Büyük resim için tıklayın
Cumhuriyet yazarı ilhan Selçuk, yurtseverliğin gereği olarak dün kendisine işkence edenlerle el ele vermeyi görev saydığını yazdı.
insan sadece kin ve öfkeyle yaşayamaz.
Geçmişte kendisine kötü davranan, hatta işkence eden insanları bile affetmesi doğal karşılanabilir.
Bu kişisel bir tercih ve duruştur.
Ama toplumlar için bu iş bu kadar kolay mıdır acaba?
Ankara'da yedi genci telle boğup öldürenlerle el ele verebilir miyiz veya Sivas'ta 37 kişiyi diri diri yakanlarla?..
Çorum veya Kahramanmaraş'ta yaşananlar hiç olmamış gibi davranabilir miyiz yurtseverlik adına?
Geçmişle, sorumlularıyla hesaplaşmadan hafızamızı tamamen silebilir miyiz?
Nedir yurtseverlik?
işkencecilerle, elini kana bulamışlarla, hukuk dışına çıkmakta hiç beis görmeyenlerle el ele verebilme yeteneği midir?
Türkiye bugüne kadar işkencecileriyle el ele vermese bile, işkencecilere hep el verdiği için bugün içinde bulunduğumuz durumlara düşmemiş midir?
Çetecilerine hesap sormadığı, kırmızı pasaport sağladığı için binlerce fail-i meçhul meydana gelmemiş midir?
ilhan Selçuk o binlerce faili meçhul kurbanının yakınlarıyla el ele vermekten niye vazgeçiyor, bunun cevabını verebilir mi acaba?
Türkiye her türlü hukuksuzluğun mubah sayıldığı bir ortamdan hukuki bir zemine geçmenin mücadelesini veriyor.
Çeteler birbiri ardına ortaya çıkıyor.
Aynı insanların farklı kimliklerle cinayet işledikleri, bombalar attıkları su yüzüne geliyor.
Selçuk gazetesine bomba atanlarla el ele vermeyi de düşünüyor mudur merak ediyorum.
Dediğim gibi, bu toplumun bir bireyi olarak kendisine işkence edenlerle el ele verebilir.
Ancak bunu toplumsal bir tavır olarak talep edemez.
Böyle bir talep yurtseverlik olarak algılanamaz çünkü işkenceciyle el ele vermek faşizme davetiye çıkarmaktır.
En kötü demokrasi bile faşizmden daha iyi bir rejimdir oysa.