Evet hep açık gidip gelen ağzın içindi;
Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;
Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi;
Ölümün sefil, kötü belleği içindi;
Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi;
Saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;
Çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi;
işte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür derim.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
bir ropörtajında ikinci baskıyı yapan şiir kitabı için şöyle demiş usta: kitabın ikinci baskıyı yapacağını duyunca korktum, acaba insanlar beni anlamaya mı başladı diye düşündüm...
Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadoluda
Kıtlıktan önce.
En küçük bir şeyden coşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrılıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi, dünyayı
Hiçbir şeylere değişmem.
Kirsehirde yasadigi dönemde su anda dil ve anlatim derslerime giren y hocayla ayni evde yasamis olan şairdir. Hoca bu şiirlerinin özel hikayeleri olduğundan ancak bunu bize aciklayamayacagindan bahsetti.
"Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
-sesin bir gülü bırakmak gibi bir şeydi
karaydım kağıt gibiydim yaşamalarda
adım görseniz her gün o denizlerdeydi
bin yıl bir m sesiydim aşağı mısır'da.
ben vurdum sevilere belli değil miydi
bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.
ne zaman aydınlığında adım geçti miydi
bir aşk demekti bu dünyada.
bir zamanlar yalnızlık güzeldi mısır'da
seninle yepyeni bir göktü gidilirdi
baktım mı büyürdü bir zambaktı anımda
şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda
böyle uyanırdım ya uyanmak değildi
bir aşk demekti bu dünyada."