mikroişlemciler dersinde, p4'ün yapısı anlatılırken vukuu bulmuştur:
hoca: bunun içinde 42 tane milyon transistör var sınıf:(herkes birbirine döner) milyon transistör ne lan?
?
? hoca: yanlış anlamışınız, halbusıki 42 milyon tane demek istemiştim.
...
sınıf kopmuştur!
teknik ingilizce dersi veren dokuma hocamızın yard doç olabilmek için 40lı yaşlarında öğrendiği ingilizcesi ile modo mod çeviri demek yerine ' eğer bu cümleyi monoton çevirirsek tam tükçe karşılığı şöle böyle olur ' demesi.
şimdi tancant otuzunan kotencant kırkbeşi... şeklinde soru çözen bir matematikçimiz vardı ki lise birde aman tanrım yoktu böyle bir dana. bir de coğrafyacımız vardı ortaokuldayken oda derse sonradan gelenlere "turpunan kelem senmiydin gelen?" derdi ki bu iğrenç lafa erkeksen gülme.**
lisede "değirman" * diyen edebiyat hocasından sonra, staj maksatlı gittiğim okulda "körüfülii" * diyen ingilizceciyi de gördüm ve ne anadilimizi ne de bir yabancı dili pörfek bir şekilde öğrenemeyeceğimize o dakkada karar verdim, ahanda buraya da yazıyom! haaaakkk tuuuuuuu!
bir tarih öğretmeni söylemleri;
insafsız yargı yapmayın çocuklar.
yüzünüze tükürülen tükrüğü alıyosunuz allah rahmet eylesin diyorsunuz.
söz sükutsa gümüş altındır.
binlerce asker telef oldu.
-çoşlar * kim o cep telefonu çalan?
(dışardan gelen korna sesi)
anadolu lisesindeingilizcehazırlık sınıfında matematik adı altında toplama işlemlerini gerizekalılar gibi ingilizce anlatarak yaptığın günlerde ingilizceyi sonradan öğrenen öğretmenin
+four plus two is ekuuuuuuuuulll to repliğiyle kendinden geçen öğrenciler yetmezmiş gibi bir de ardından
+six is divididdd baayyyy two is ekuuuuuuull to triiii repliği gelir ve öğrenciler harika matematik yok yok harika ingilizce matematik öğrenmiş olurlar cinsinden diyaloglar.
ukala ya ükela diyen ilkokul öğretmenim aheste ye de akeste derdi .
lisede sağlık dersine giren hoca uzuv kelimesini ısrarla uvuz olarak telaffuz ederdi.