- otobüs yolculuğu operaya gitmek gibidir. yerinden kalkmaz ve gürültü etmezsen, uyumana kimse bir şey demez. hatta tuvalete gitmen için ara bile verilir.
- burnunu karıştırmak sevişmek gibidir. yaparken izlenmekten çok utanırsın, gözlerden uzak yerde kimseye görünmeden yapmaya çalışırsın. ama bir yandan da onu yaparken çok keyif alırsın.
- gazeteciler futbolcu gibidir. en çok parayı verene hemen giderler. her gittikleri yerde de renk aşkından ve paranın önemsiz olduğundan bahsedip dururlar.
- aşk şekerli sakız gibidir. önceleri çok tatlıdır. sonra tadı gider, yavanlaşır ve yormaya başlar. en sonunda bir kenara atılır. bu sefer de insanın canı yeni bir tane ister. bulamayınca kenarda sertleşen eskisine bile razı olunur.
- nazizim elvis presley'in donu gibidir. kullanıldığı zamanlarda sahibinden başka hiç kimsenin işine yaramazken, yıllar sonra hala peşinden koşanlar bulunur.
- kiralık katillik yapmak karpuz satmak gibidir. ikisinde de kan çıkmazsa para alamazsınız.
hayat bazen o kadar umutlandırıyor ki insanı,tadını alıyorsun,tam olacak diyorsun biri geliyor bozuluyor. sonucunda istediğin şey gerçekleşmeyince hayal kırıklığına uğruyorsun, ben şuna benzetiyorum; üçlü koltukta tv'ye bakarak uyursun, uyku o kadar tatlı gelir ki, tadını alırsın,ama biri gelir yatağına geç der, yatağa geçersin uykun kaçar,uyuyamazsın. halbuki bıraksalar sabaha kadar koltukta kareli battaniyenle uyursun.