Akşam yemeğine bir aile dostuna davetliydik Bizimkiler indi bende arabayı park edecektim ettim de daha sonra kapatıp çıktım eve. Sonra camdan baktım arabanın götü 10 cm kadar dışarıda kalmış ayarlarım bozuldu gittim anahtarı aldım arabaya bindim otoparktan çıktım tekrar girdim ve sıfır parkettim. Çok nadir geliyor bu durtü ama gelince de yapmadan duramıyorum sıkıntılıyım bu konuda.
Birde çatalları iç içe görünce deliriyorum o çıkardıkları ses beni benden alıyor. Düşününce bile kötü oldum.
Ayağıma kramp girince veya karıncalanırsa gülme krizine giriyorum bunu da yalnızca bende farkettim başka kimse de olmayabilir bu.
kapı açıkken ya da kapalıyken rahatsız olmuyorum ama hafif aralıkken çıldırıyorum resmen. ya gidip açıyorum tamamen, ya da kapatıyorum.
dışarıda ekstra bir kirlilik hissetmezsem ellerimi yıkama takıntım yoktur. ama evdeyken elimdeki en ufak değişiklik ya da dokunun verdiği histeki farklılık beni el yıkamaya mahkum bırakıyor. rahat edemiyorum yıkamadan. evdeyken bir saatte rahat 4-5 defa ellerimi yıkıyorum şu takıntı yüzünden, boşu boşuna. ellerim çürüyecek yakında.
saçımı geriye doğru atıyorum, ortadan ya da yanlardan belirgin bir şekilde ayrılınca çok sinirim bozuluyor. sırf bu sebepten özellikte hafif esintili havalarda birkaç saniyede bir saçımı düzeltiyorum. aşırı rüzgarlı havalarda bir yerden sonra ruhumu teslim ediyorum resmen.*
aklıma gelen ilginç ve bir o kadar da saçma takıntılarım bunlar. daha da var, eminim ama aklıma gelmedi şimdi.
kaldırımdaki çizgi takıntısı eğer ciddi boyutlardaysa,yani sürekli her yürüyüşte dikkat edilen bir durumsa obsesif kompulsif bozukluk belirtisidir. Ciddiye alınmalı ve benzer şekilde bir düzen veya sürekli başka konularda endişe var ise psikoloğa gidilmelidir. Zira bu hastalığa sahip kişilerin çogu çizgi takıntısı sayesinde keşfedilir veya teşhis konur.
ilginçmi bilmem bunu yapan insanlar vardır mutlaka kitap kapaklarını kırmam sayfalarını kıvırmam okuması içi birine verdiğimde de on defa tembihlemeden çekinmiyorum.
Yumurtayi kirmadan once deterjanla yikiyorum. Sonra ozenle kurulayip iki saat elimi sabunluyorum. kirdiktan sonra da iki saat yine elimi yikiyorum.
Eger kirarken icine duserse kabuk, annem yanimda yoksa hemen cope, annem yanimdayken yapamiyorum :s
gece yatmadan önce yarım litre su içmezsem uyuyamıyorum. bi keresinde sular kesilmişti evde de su yoktu , gece 12de kalktım marketten su aldım geldim, o kadar takıntılıyım.
sigara içtiğim dönemlerde paketi açtıktan sonra ilk sırasının ortasındaki sigarayı yakardım mutlaka.. eğer oaketi açıp birine ikram edeceksem ilk ortadaki sigarayı asla vermezdim. ya yanındaki sigarayı çıkarıp verirdim.. ya da paketten tamamen çıkarmadan ortadaki haricinde herhangi birini daha uzun tutardım.. onu alsın diye. çakmak en büyük sorunumdu mesela değeri 50 kuruş bile olsa tonlarca sigaran varsa ve çakmağın yoksa bu dünyanın en büyük problemidir.. kimseye çakmağımı vermezdim.. verdiğimde de takip eder cebine atmadan geri isterdim. vermezse kavga çıkartırdım..
Yağ içine kırılan yumurtanin sarısını yiyememek en garip takıntım sanırım.
Birde elma yiyemiyorum lan ben. Böyle tahtayı tırnakla çizerken çıkan ses gibi ses çıkıyor. ısıramıyorum bildiğin.
Birde tuvalet kilitli değilse tuvalet yapamamak. La 25 senedir kimse paaat diye girmedi tuvalete ama yine de illa bi tuvaleti yapmadan kontrol ediyorum.
olm ben bildiğin deliymişim lan. Call nayn van van.
yıllar önce izlenmiş bir film ya da okunmuş bir kitap aklına geldiğinde o filmin ya da kitabın hatırlanan karakterlerin -hiç olmazsa ana karakterlerinin- isimlerini tek tek hatırlamaya çalışmak. unutulanları araştırarak içini rahatlatmak.
annemin iş arkadaşlarından birinin ilginç ve iğrenç bir takıntısı: hastadan kanı alıyor ve kanı çektiği tüpü burnuna dayayıp kokluyor. eğer oda da yabancı birileri varsa, kokladıklarının yanında değil, bir köşeye koyuyor ve oda boşalınca onları koklayıp yerine koyuyor. ha bir de, sadece kendi aldığı kanları kokluyor.
benimse; bir terlik hayatta ters duramaz.ayakkabı, bot vs. dursa da terlik duramaz. eşikte asla biriyle tokalaşıp öpüşmem.
daha yeni yaşadığım bir olaysa;
bir arkadaşımın resmi elimden düştüyse, hemen ararım acaba birşey mi oldu diye. hani filmlerde olur ya, biri ölür, resim düşer falan. ondan işte.
hiç sevmediğim kıvanç tatlıtuğun bir bardağı var bizde. bi içecekten gelmiş. bugün onu alırken elimden düşürdüm ve hemen gözünü sevdiğim google'ın başına oturdum. arama kelimesi ise: kıvanç tatlıtuğ son dakika haberleri.
sokaktaki kırmızı ve gri renkteki parke taşlarından sadece birisine basmak diğerine basmamak için uğraşmak.örneğin gri taşlara basmak kırmızı taşların üstünden basmayarak yürümek.
