hakkında enteresan çıkarımlar yapılabilecek bir kavram.
iletişim iki canlı organizmanın haberleşmesidir sözlük anlamı olarak. canlı organizma dediğimizde aklımıza hücrelerden ve etten oluşan yığınlar gelmesi zorunlu değil. ekonomi, milliyet, ırk, din; canlı organizmalardır. işletmeye giriş derslerinde işletmeyi canlı organizmaya benzetmeleri boşa değildir.
organizma aslında soyut bir skalanın iki ucu arasındaki dengenin ismi. bir tarafta etten ve hücrelerden oluşan insanlar, hayvanlar gibi gerçek bireyler; diğer tarafta daha soyut bir seviyede ekonomi ve işletme gibi; daha "benzetme" mahsulü kavramlar.
kitleler arası iletişim aslında tam da bu skalanın ortasında kalmaktan muzdarip; acı çekiyorlar. iki farklı ideoloji, iki farklı din, iki farklı düşünce sistemi. her biri birer organizma teknik olarak. daha aşağı temel seviyede ise bireylerden oluşuyorlar. cansız nesnelerin tabi olduğu iletişim kanunları ile canlı bireylerin tabi oldukları iletişim kanunları kağıt üstünde aynı olsalar da temelde çok farklı özlere sahipler.
iki ideolojiyi ele alalım. iki ideoloji arasındaki iletişim insani iletişimden çok farklı bir yapıya sahip. bir ideolojiye gözümüz kapalı saldırabiliyoruz, küfürler hakaretler yağdırabiliyoruz. o ideolojiyi yeryüzünden silme hevesimi olabiliyor. ölümüne nefret ediyoruz.
iki tarafında birbirinden nefret ettiği bu örnekteki oluşumlarınn en büyük handikaplarıı insan unsurunu gözden kaçırmaları. bir ideolojiden nefret ederken aslında o ideolojiyle iletişim eksikliğimizi dışa vuruyoruz. birbirleriyle sadece teknik, siyasi ve tarihi terimlerle anlaşabilen iki organizma gibi. çünkü ideolojiler soyut kavramlar. oysa insan iletişiminde ses, beden dili ve empati gibi kavramlar var.
bugün en nefret ettiğiniz, düşman kesildiğiniz siyasi partinin taraftarı olan; kendini bir şekilde gerizekalı kalmayacak derecede eğitebilmiş bir bireyle olan iletişminizde şunu görürsünüz ki aslında nefret insani ve bireysel iletişim düzeyinde en aza iniyor. çünkü insanların ortak noktaları çok fazla. grup toplantılarında, meydan savaşlarında ve benzeri çok katılımcılı iletişimlerde kavga ve tartışma çıkmasının en büyük sebebi iletişimin asla bireysel organizma düzeyine inememesidir.
iki elçi ya da da iki sıradan insan bir konuşmada aralarında şahsi bir meseleleri olmadığı sürece ideolojik sebeplerle kavgaya tutuşmazlar. iletişim insani boyuta indirgendiği için anlaşma şansı çok daha yüksek olur. bunu farklı partilere mensup sıradan vatandaşlar ve insanlarla siyasi konular konuşarak görebilirsiniz.
bu varsayım fanatik bireylerde biraz daha işlevsiz bir hal alıyor. ama genel olarak idiot klasmanından kendini sıyırmış bireyler arasında ne kadar ideoloji farklılıkları olursa olsun en küçük bir iletişim denemesi bile çok farklı kapılar açabiliyor. sağ sol, dinci dinsiz, türk kürt gibi yapay kavramların ülkeyi bu kadar karanlığa boğmasının sebebi de insanların iletişimin "soyut" tarafına daha ağırlık vermeleri, bireysel iletişimden kaçınıp sürüsel bir iletişim metodu kullanmaları.
bu dönemler kapılara gelen parti gençlik kollarını seviyorum. çünkü sürü dışı; kişisel bir iletişim geçiyor arada. doğruyu yanlışı daha kolay ayırt edebiliyorsunuz. empati olanağı çok yüksek oranlarda artıyor karşınızdaki kişiye karşı.
iletişimi en büyük ve en soyut boyutlarda ele aldıkça; tarafların insani yanlarını görmezden gelip onları sürüler halinde ideolojilere mal edip bu şekilde muhatap aldıkça ülkenin bölünme sorunu katlanarak artacaktır. bireysel iletişim her zaman daha güçlüdür.
karşıdakinden karşılık alabildiğiniz sürece işe yarar birşeydir. karşılık almadığınız zaman paranoyaklaşırsınız ve beyniniz değişik teoriler üretir böylece çıldırırsınız. söz konusu sevilen bir insansa eğer 3 katı performans ile çalışır bu paranoya.
iletişim sadece konuşarak değil bazen susarakta gerçekleşir.Beden dili,sesimizin rengi,müziği,gözlerimiz iletişim kurmak için yeterlidir.Susmak,iletişim yokluğunu olanaksızlaştırma, duygu ve coşkuları yetkin biçimde dile getirme, bireyler arası ilişkileri tanımlama ve belirlemede, güvenilir iletiler sağlamada önemlidir. bazen anlam yaratmada, çoğu kez bilincinde olmaksızın ama kaçınılmaz olarak sürekli kullanılan bir iletişim biçimidir. http://on.fb.me/19WrMVE
insanların kendi bilgi, duygu ve düşüncelerini konuşma yolu ile diğer insanlara iletme davranışlarıdır. Geliştirilmesi gereken, insana mahsus güzel bir özelliktir.
iletişim; genellikle anlam ve ileti aktarımı olarak tanımlanır. bu yaklaşımda; kaynak, mesaj, kod, kanal, alıcı ve geri besleme kavramları havalarda uçuşur. bu yaklaşım iletişimin nasıl olduğuna ilişkindir.
iletişimin, önemli ve gözden kaçırılan boyutu ise iletişim sürecinin gerçekleştiği ortamdaki örgütlü yer ve zaman bağlamıdır. örneğin patron-çalışan ilişkisi, öğretmen-öğrenci ilişkisi, medya-izleyici ilişkisi gibi... bu tür asimetrik ortamlarda gerçekleşen iletişimin, hangi örgütlü yer ve zamanda gerçekleştiği ve o ortamdaki örgütlü yer ve zaman ilişkisini kimin belirlediğini kavramaya çalışmak iletişimin pek de naif ve masum bir olgu olmadığını gösterir bizlere. bu yaklaşım ise iletişimin "neden" öyle olduğuna ilişkindir.