bugün 5n 1k'nın tekrarında fazıl Say'ı seyrederken aklıma geldi.. fazıl say'ı bilen bilir.. mesleği ve yaptıkları ile ülkenin üst kademe insanlarındandır.. bakın bu kademe (sınıf) meselesi de olabilir ama oraya girmeyelim.. zira sınıf ayrımını kimin ilk yaptığına ya da başlattığına kadar gitmek gerekir ki bu da hiç istemediğimiz birilerine çıkar, üzülürüz..
neyse fazıl say'a geri dönelim.. hoş şimdi burada fazıl Say'ın son dönemde yaptıklarını ya da söylevlerini eleştirmeyeceğim.. müziğine ise hiç girmeyeceğim zira bilgi sahibi olduğum bir konu değil.. benim değinmek istediğim, anlatmaya çalışacağım şey teknolojinin, iletişimin hızlılığı ve herkesin düşüncesini hiçbir süzgeçten geçirmeden istediği her an kendisini takip eden ya da etmeyen herkese ulaştırabilmesi sonu ortaya çıkan kin ve nefret.. ya da o yaptıkları şeylerle, çıkardıkları güzel işlerle, meslekleriyle sevdiğimiz ünlü insanların (sanatçıların) dünya görüşlerini dile getirdiklerinde gördükleri tepki, kin, nefret..
uzun bir giriş oldu sanırım, neyse mesele şu; iletişimin güçlükle gerçekleştirildiği, sanatçıların sadece konserlerde görüldüğü, radyonun en büyük eğlence olduğu dönemlerde yaşamış ünlüleri şimdilerde bile çok sevmemizin, onlardan nefret etmememizin en büyük nedeni muhtemelen onların dünya görüşlerini sadece yakın çevrelerinin biliyor olmasıdır.. tüm halkın bu görüşleri bilmemesi o ünlülerin sadece sanatları ile anılmasına neden olmuştur..
tabii ki burada teknoloji düşmanlığı yapıyormuş gibi görünmek istemem.. zira herkes kendi aklıyla asılır.. isteyen istedği demeci vermekte özgürdür..
inceden toparlamak gerekirse iletişim ne kadar hızlı olursa o olguyu tüketmek de o kadar hızlı oluyor.. şimdi de geldik mi tüketim toplumu sorununa.. tabii burada toplum değil de artık tüketim dünyası demek gerekiyor.. hemen hemen her yerde birkaç şirketin halkları ezerek ürettiği her şeyi, evirip çevirerek egolarımızı dahi okşayarak bize tükettirmesi bu işin, para hırsının, ne kadar zıvanadan çıktığını göstermekte..
neyse canım arkadaşlarım, bugün fazıl say düşündüklerini söylediği için kötü bir sanatçı olarak yargılanmakta halk arasında.. bu fazıl say'ın değil bundan prim elde etmeye çalışan bağnazların ürünüdür.. işin içine tahammülsüzlük de girmekte.. eleştiriye, karşıt bir görüşe zerre tahammül edemiyoruz bu da ilgilenmesek bile başarılı işler çıkaran insanların topluluklar karşısında suçlu görünmesine neden olmakta..
başlangıçta da belirttiğim gibi fazıl say yandaşı ya da savunucusu değilim, olmam da.. ama açık bir gerçek var ki o da teknoloji ve hizlı tüketim her şeyi yok etmemizi ister bir şekilde çalışmakta.. bir tuzağa düşmüşüz farkındayız ama kurtulmak için hiçbir çaba sarfetmiyoruz..