aslolan tam olan başlık; kitle iletişim araçlarında cinsiyetçiliğin yeniden üretimi olandır elbette. bu bağlamda ilerlersek,kadın bedeninin bir et parçası ve kadının bir meta olarak görülmesi sebebi ile her dem karşılaşacağımız bir tüketim biçimidir bu. çünkü yeniden üretim de kitle iletişim araçları da kendilerini tüketimle beslerler. bu beslenme sürecinde de kadın en önemli faktör olarak görülüyor. sinemada, müzikte, gazetede, dergide, internette ve özellikle reklamlarda bu cinsiyetçiliği belirgin bir şekilde görüyoruz. her ne kadar erkek bedeni de arayı kapatmaya çalışıyor olsa da fark çok belirgin. (ki erkek bedeninin, erkeğin bir obje olarak sunulması daha çok gaylere hitap etmektedir ve bu da hedef kitleye ulaşma açısından kadın faktörüne nazaran geride kalmaktadır) bu durumda başat faktör elbette kitle iletişim araçlarında. çünkü bu araçlar genel olarak dünya sahnesinin başat aktörü olmuş durumdalar. burdaki en temel farklılık kadın-erkek ikileminden kaynaklanıyor. gerek toplumsal gerekse biyolojik yaklaşımlar ve düşünce sistemleri bu hadiseyi körüklüyor. kadının özellikle ücüncü dünya ülkelerindeki konumlandırılma biçimi aslında bu sorunsalda çok da büyük bir etken değil. çünkü bu batılı, gelişmis, endüstrileşmiş dostlarımızın da yaşadığı hatta onların daha çok yaşadığı bir sorun. gerçi sorun olarak adlandıranlar kimler bu ayrı bir konu. alan memnun veren memnun durumu da göze çarpmakta çünkü. genel olarak al gülüm ver gülüm hikayesi ve sorunun çözümü kesinlikle kadın-erkek dayanışmasında. ama bu fasılda kadınların beğenilme/arzulanma egolarından, erkeklerin de beğenme/arzulama tutkularından az biraz vazgeçmeleri gerekiyor.
iletisim araclarinda uretilen sey cinsiyetcilik midir yoksa cinsiyet farklarindan kaynaklanan algilama egilimlerindeki farkliliklarin getirecegi kar payinin iletisim sektoru tarafindan dogal olarak elde edilmeye calisilmasi midir sorunsalidir aslinda. kadin ve erkegin eş secimine iliskin begenilerini olusturan motiflerin farklilasmasi, basitce erkek icin fiziksel gorunumun kadinin potansiyel es adayi olarak gorulmesinde birincil nitelik olmasi, (bkz: dış görünüş yüzünden reddedilmek/#6112054) iletisim araclarinda kadinlarin salt fiziksel ozellikleriyle teshir edilmelerine kacinilmaz olarak yol aciyor. ancak kapitalizmin kadin ve erkegin biyolojik ve psikolojik olarak farkli oldugu noktalari da sermaye kapisi yapmasini elestirirken, "biyolojik yaklasimlar" diyerek insanlarin omurlerini verdikleri bilimsel arastirmalarin sanki bir amaca hizmet ederek bu kullanimi korukledikleri imasinda bulunmak; politik açıdan doğru olmak derdine dusmek, olgularin özünü aciklamaya calisan bilim adamlarina haksizlik etmek olur. bu durumu sorun olarak degerlendirenlerin kim olduklari gercekten ayri bir sorun, fakat "kadin - erkek esitligi" saglamak gayesini unutup "kadin - erkek aynılığı" iluzyonuna dusen radikal feministlerin bunu sorun olarak degerlendiren kitlenin basinda geldigi kesin. iletisim araclarinda cinsiyetciligin engellenmesine dair gelismis ulkelerde alinan bunca onleme ragmen bu sorunun varligi konusunda israrli olanlar ne yazik ki taleplerini daha makul duzeylere cekmedikleri muddetce erkeklerden bu konuda bekledikleri destegi goremeyecekler, zira biz guzel kadinlara bakmayi seviyoruz.