toplumuzun tasarruf anlayışına bayılıyorum ha. tabaklar dolusu yemeği, torbalar dolusu ekmeği hiç gözünü kırpmadan çöpe atar da, 0,10 kuruşluk sakızı atmaya kıyamaz. masa altı, sehpa üstü, kibrit kutusu... mutlaka bir yerlere konulur o sakız. koyduğu sakızı bulup yeniden dönüşüm misali kullansa içim gam yemiyecek. mümkünü yok bulunamaz o sakız. eee hiç düşündünüz mü o sakızlar ne oluyor? zaman makinasıyla şöyle bi 3.000 li yıllara uzanalım isterseniz...
- sanırım bir şey buldum.
+ heyyy bu çikleteryus. çok dikkatli ol onu çıkartırken. yaklaşık 1.009 yıldır orada. hiç bir değişme uğramadan orada kalması bir mucize.
- etrafında elastiki bir koruma kalkanı var. çok ilkelce bir yöntem. sanırım bir de yazı var üzerinde. " nazar etme ne olur, beyaz atlı seni bulur " yazıyor.
+ her şey tarih kitaplarında yazdığı gibi. koruyucunun altında bi şeyler daha yazıyor olmalı. çikleteryusu çok dikkatli bi şekilde çevir.
- evet bir yazı daha var. okuyabiliyorum.
+ ne yazıyor?
- "sakız makız bahane, arka tampon şahane, sende bu göt var iken batmaz bizim kerhane"
+ vay amına koem.
- ne dedin abi?
+ ne bileyim içimden geldi.
- hassittir ya.
+ ?
- içimden geldi.