kaldığı tüm şehirlerin kütüphanelerinde vakit geçirmiş, müzelerini gezmiş, tiyatrolarına, sinemalarına gitmiş, sokaklarında gezmiş, sadece tarih değil, sanatın her alanına ilgili, sanat ve tarihi birbirinden ayrılamaz bir bütün olduğunun farkında bir entelektüel. doğu'yu ve batı'yı birbirinden ayırmadan, taraf olmadan seviyor. hayatını dolu dolu yaşamış, gezmiş, görmüş biri. bu yüzden zor beğeniyor. siyasi fikirlerini bir kenara bırakıp eserlerini okuyun, tavsiyelerini dinleyin. ondan öğrenilecek çok şey var.
aynı zamanda politik. bir ara bir videosunu seyretmiştim. türkiyedeki görülmesi gereken tarihi yapılarla ilgili bir programda seyirci röportajları vardı. reklam arasında mikrofon açıkken ayasofya diyenler ya ermeni ya da kürt demişti.
biz kapağı attık kontenjan doldu, daha gelmeyin isteseniz de gelemezsiniz, aha kapıyı kapatıyoruz, siktirin gidin, biz girdik kolumuzda altın bileziğimiz oldu, herkese vermezler, verseler kıymeti kalmaz, tarihçi mi olacaksın 46 dil bilmen lazım, 23 tane öğrendiysen anca koyun olursun git mele, otla diyen obskürantizm etkisindeki adam.
Osmanlı tarihi ve Türkler hakkında ciddi olarak tek bir eleştirel Tutumu ve söylemi yoktur. Klasik devlet tarihciligi yapar. Olan şeyleri olduğu gibi aktarır. Derin bir gözlemi yoktur.
Yahu insan hiç mi bir şeylere muhalif olmaz, eleştirel yaklasmaz.. Bu mu entelektüel la simdi.
''Türkiye’deki antimilitaristlerin hiçbirinin gerçek bir demokrasi düşünce ve tavrına sahip olmadıklarını bilelim. Bütün uygar milletler gibi ordumuza sahip çıkmak zorundayız.''