"ilaç" diye tabir edilen zehir maddesinin sokakları bulut bulut doldurduğu zamanlarda amaçsızca ve bilinçsizce yapılan eylem(di); eve girdiğimizde üstümüze sinen o kokunun etkisiyle kulağımızdan tartılarak banyonun yolunu bulurduk.
herkesin kafasının bastığı üzere zararlı bir şeydir ama acayip derecede nostaljik bir olaydır ülkemizde.
ayrıca babası o arabanın sürücüsü olan bir arkadaşım vardı. biz peşinden koşarken o yanında otururdu babasının. düğmeye bile basardı. omuzlarda taşımayı bile düşünürdük o çocuğu.
çocuklar için yaz akşamlarının vazgeçilmez eğlencesidir. en azından eskiden öyleydi. şimdi yapan var mıdır bilemiyorum.
zamanında az girmedik o bembeyaz ilaç bulutunun içine. bizimkiler balkondan doğru zehrin içine girmeyin diye bağırınca da "bi şey olmaz ki. biz sinek miyiz? ehehe." deyip dalga geçiyordum.
Biz yapardık mesela abi derdi lan serseriler zararlı çekilin diye biz dinlemez gene kosardik delicesine. Sonra birbirimizi kaybederdik o ara. Ne günlerdi ya. Kemal Sunal'ın kapıcılar kralı filmindeki yangın sahnesi geldi aklıma gece gece.
Çocukluğumun fenomenlerinden. Kocaeli başiskele semtinde, her akşam bisikletli arkadaşlar ile toplanıp, beyaz duman salan bu ilaç aracını beklerdik. En az 20 bisiklet katılırdık. Düşen, kafasını yaran ne ararsan vardı.