Ekonomi hocası yılın ilk dersine gelmişti. Yerlerini almış, dersin başlamasını bekleyen öğrencileri süzdükten sonra biraz bekledi. Sınıftaki uğultu kesildikten sonra konuşmaya başladı; "biraz sonra size bir dakika sürecek ilk iktisat dersini vereceğim. Bu bir dakika yeterli olacak. Geri kalan zamanda, yani bütün bir yıl boyunca, zenginlerin yazdırdığı müfredatı okuyacağız." Öğrencilerin meraklı bakışları arasında konuşmasını sürdürdü; "Arkadaşlar, iktisat üçe ayrılır: Ticaret, siyaset ve savaş...Bir milyon dolara kadar para kazanmak isteyenler ticaret yaparlar. Bir milyar dolara kadar para kazanmak isteyenler siyaset yaparlar. Daha çok kazanmak isteyenlerse savaş yaparlar!"
iktisat bölümünde gösterilen eğitim gerçek dünyadan oldukça kopuktur. bu bölümden mezun olan kişi iş hayatına atıldığında o derslerde görülen teorilerin hiçbir işine yaramayacağını görecektir.
ayrıca gösterilen teoriler de tek taraflıdır. misal hep bir firma,üretici baz alınarak teoriler ortaya dökülür. biraz da ortaya çıkan sonuçlara tüketicinin gözünden bakmak iyi olabilirdi!
başka bir eleştiri olarak; bir tek liberalizm anlatılıp durulur, liberalizm'e alternatif durumlarda ele alınmalıdır kanımca. mezunların,teorik de olsa hem ekonomiyi bir bütün olarak algılayabilmeleri hem de mevcut sistemin eleştirisini yapabilmeleri için...
varsayımlar üzerine kurulmuş faydası hiçbir zaman olmayacakmış gibi gözüken,hani nerede kullanacam lan ben bunu dedirten ama apansızın karşına çıkıveren disiplin.
bireyi, homoekonomikus adı altında rasyonel düşünmeye iten, etik kavramları dışlatan, yine aynı bireyin faydasını maksimize edecegini varsayan bilim.
(bkz: iktisat okuyan insan)
hatta (bkz: kendi basliginin reklamini yapmak)
bu bölümü okuyanların çoğu ilk başta iktisat'ın ne olduğunu bile pek fazla bilmez. ama kazanmıştır işte bu bölümü okumak zorundadır. sonra okuya okuya eğlenceli ve farklı bir bölüm olduğunu en önemlisi bütün bir hayatın iktisat ile şekillendiği anladığı için sonra severler bu bölümü.
ah bir de içindeki şu gereksiz ve gerçek hayatta asla gerçekleşmeyecek teoriler olmasa.
dünyaya en fazla gerek olan bilimlerden biridir. iktisatsız bir hayat asla düşünülemez. okuması da güzel aslında. mezun olunca daha iyi anlıyorsunuz bunu.
bütün insanlık tarihi içinde bilim diye yutturulmuş en büyük yalandır.
dünya tarihinin aşağı yukarı son 150-200 senesinde, batının insan ruhundan insanlığı soyutlayarak "homo economicus" yaratmasının seyri ve sonucudur. buna rağmen, hatırı sayılır bir dünya nüfusu, "seteris paribus"u zedeleyecek derecede insan!
iktisadın yaptığı en büyük yıkım, "onlar gibi olmak için ekonominin güçlü olması gerekir, öyleyse iktisadı onların bildiği şekliyle kabul edip uygulayalım" yanılgısının salgın gibi yayılması ve sorgulanmamasıdır. kuzum ata binip pedal çeviremezsin...
o kadar da kötü mü durum? bu iktisadın içinde sosyal (!) yatırımlar, harcamalar vs. yok mu?
iktisat tarihi okuyanlar bilir ki, klasik batı iktisadiyatının insancıl yönleri ancak sosyalist eleştirilerle vücut bulmuş, bir nevi "sus payı"dır.
okuyanların kafayı yediği, azıcık bulaşanların yemden içmeden kesildiği bölüm. ineğin kulağına iktisat diye üflesen zavallı hayvancık sütten kesilir. ama yinede hayata farklı bakış açılarıyla yaklaşma fırsatı veren her bölümde en azında girişinin gösterilmesi gereken bir bölüm.
her memlekete gidildiğinde insanların karşına geçip , 'sen iktisat okuyodun dimi yiğenim nolacak bu enflasyon, işsizlik diye muhabbet açmalarına sebep olan bölüm. bi götünü kaldırır insanın tabi en başta, başlarsın anlatmaya, ' ee şeyy şimdi amcacım bu maliye politikaları...' diye ama sonra içinden çıkılmaz bir hal halır, amcanın, sigorta primlerini hesaplatmak istemesiyle..
ilerde isletmelerde ya da devlette yonetici pozisyonunda calısmak isteyenlerin,onsuz yapamayacagı bilim dalı ...iktisat biliminde kesin dogru yoktur..Bu da zaten iktisatı sosyal bilim yapar..iktisat ; insana herseyi sisteme dahil ederek analitik dusunme yetisini kazandırır...Toplumda meydana gelen her degisim , iktisat sistemlerini etkiler.Iktısat ve Toplum birbirinden ayrılmaz bir butundur...Bunun icindir ki yalcın kucuk " Bir basbakan iktisat bilmiyorsa , basbakan olamaz " der...
tanım; kısıtlı kaynaklar ve sonsuz ihtiyaçlar bilimidir. sosyal bilim olduğundan herkes ortaya bir fikir atabilir, sonra g.t olacağını bilse bile. tarih zaten bunlarla dolu.
insan isteklerini kısıtlayabilse, kardeşçe paylaşarak yaşayabilse mesela, bu ekonomi denen zırvaya gerek kalmazdı. ama virüs gibi önümüze geleni dengesizce tükettiğimiz için, bu meret de elzem. tabii kimin işine yarar? kodamanlara elbette, fakirlere yardım eden ekonomik sistemler ya yoktur ya da bize anlatılmaz. zengini daha zengin yapmaktır yani asıl hedef.
buradan hocalara sesleniyorum; "bırakınız yapalım bırakınız geçelim".
bitsin lan yeter baydı içimi hep aynı kişilerin ortaya attığı iddiaları ezberlemek, yorumlamak vesaire.
bir tane de doğu alimi yok içinde anasını satayım, islam zaten yakınlarına uğramaz. varsa yoksa kapitalizm. iktisat tarihi dersinde bile kapitalizmin öncesini görüyoruz batıda, o kadar köklü medeniyetler (çin, pers vs.) ekonomisiz mi yaşadılar sanki lan?
Okunması en zor bölümlerden biridir. Sayısalı iyi olmayanlar için tavsiye edilmez. Macro suda vardır microsu da vardır. Üniversiteler içerisinde marmara üniversitesinin iktisat bölümü öğrencileri en çok zorlayan yerdir.
bu bolumun ogrencileri bolumlerinin iktisat olarak degil ekonomi olarak soylenmesinden hoslanirlar.bolumleri her ne kadar ekonomi olucak olsa da fakulteleri iktisadi ve idari bilimler fakultesi olacagindan iktisattan kurtulus yoktur.
bölüm olarak işletmeye nispeten dersleri daha sayısal ve zordur.ders olarak ise tüm sınav sorularını grafik yardımıyla açıklamak zorundasınızdır. bir de keynes diye lanet bir adam var o olmasaydı ne işlerdik bu derste merak edersiniz.