Üretim ve tüketim faliyetlerin düzenlenmesini inceleyen bilim dalıdır.
Toplumun büyük kesimi tarafından anlamının dahi bilinmediği bir bölümdür. Yoldan geçen herhangi biri bölümünü sorduğunda, iktisat dediğinde, hayırlısı der ve ekler 4 yıllık mı? Çünkü onlara göre üniversite, tıp, öğretmenlik ve mühendislikten ibarettir. Malesef bu acı bir gerçektir. Ama bilmezki tc cumhurbaşkanı iktisat mezunudur. Başbakan ve muhalefet liderleri iibf mezunudur.
Peki neden böyle bir algı var. Malesef yol geçen hanı gibi gelen geçenin alındığı bir bölümdür. birçok kişi dört yıllık olsunda neresi olursa olsun mantıgıyla tercih eder ve mezun olunca sızlanmaya başlar. iş bulamayanların epey ağladığı bir bölümdür. Tabi bulamazsın. Malak gibi 4 yıl boyunca yatarsan, bir gazete bile okumazsan, karı kız tavlamak için gelirsen, diplomaya alayımda ne olursa olsun diye bakarsan şansına küs, ekmek çikmaz sana burdan.
Bu bölümü seçerken bazı vasıflara sahip olmanız gerekmektedir. Öncelikle, belli bir entellektüel birikime sahip olmak, yeni fikirlere açık, girişimci olmak bunlardan bazılarıdır.
Kendini geliştirmiş, en az iki dili ana dili gibi konuşan iktisatçı, en prestijli meslekleri yapar, bir bankanın yönetim kadrosunda yer alabilir, denetmen, müfettiş hatta üst düzey bir şirkette ceo bile olabilir. Kaymakam olabilir. Tüm bunlar kişiye bağlıdır.
iktisatçı olmak, herkesin ne diyor ki acaba diye baktığı ekonomi haberlerini takip etmektir. Bist'i, enflasyonu, bileşik faizi bilir ve bu müthiş bir ayrıcalıktır.
Umarım bu bölümü seçen arkadaşlara yardımcı olmuşumdur. hayallerinizin ve ideallerinizin peşini bırakmayın illaki yorulacaktır. Kendinize cici bakın hoşçakalın.
sanırsam bitirirken ağzıma sıçacak bölümdür. Şuan hali hazırda okuduğum yönetim bilişim sistemlerinin yanında sınavsız ikinci üniversite zımbırtısıyla iktisata yazıldım ve cidden dersleri bana ağır geliyor. bitirmek istiyorum ama ne bileyim baya sorunlu gözüküyor sözlük. *
Bölümümle ilgisi az çok var elbet ama neden bu kadar detaylı şekilde gördüğümü anlamadığım derstir. Allah monopolünün ayrı oligopolünün ayrı belasını versindir.
türkiye'nin büyümesi ve dünyanın giderek küreselleşmesi ile belkide devletlerin, şirketlerin sıklıkla kullandığı, kullanacağı bilimdir. tüm bunları düşününce sanki çok iyi ve geleceği hala parlak olan bir bölüm gibi geliyor. fakat içinden çıkan bir sürü bölüm ve zaten iktisat bölümlerinin çoğalmasıyla iş ve kalite sorunu ortaya çıkıyor. okumayı, araştırmayı, düşünmeyi sevmeyenlerin pek başarılı olamayacağı bir bölümdür aynı zamanda.
bölüme girmeden önce de politika, siyaset ve güncel olaylarla ilgiliydim fakat artık daha geniş bir açıdan bakmaya başladığımı söyleyebilirim. e bu bana ne katar bilemiyorum. demek istediğim çok şey katacağı bir gerçek ama bu gerçekliği ben ne kadar kullanabilirim, ne kadarını satıp hayatımı kazanabilirim bilemiyorum.
iktisat; mal ve hizmetlerin üretimini, bölüşümünü ve tüketimini inceleyen; ne üretmeli, nasıl üretmeli ve kimler için üretmeli sorularına yanıt arayan bir sosyal bilim dalıdır. Olguları anlamak için iktisat bilimi sosyoloji, tarih, felsefe, matematik ve istatistikten yararlanır. Hemen hemen her gün kitle iletişim araçlarında haber olan işsizlik, enflasyon, büyüme, verimlilik, dış ticaret gibi toplum refahını yakından ilgilendiren konular iktisadın alanı içine girer. iktisat, pek çok alt alana ayrılmaktadır. Bunlardan bazıları; mikro iktisat, makro iktisat, çevre ve doğal kaynaklar ekonomisi, teknoloji iktisadı, iktisat tarihi, politik iktisat, iktisadi gelişme, uluslararası iktisat, para ve maliye politikaları ve finansal iktisattır.
Bu sene başıma ne kadar dert olacaksa olsun, hayatımda ilk defa kaldığım için pişman olmadığım ders. Hocamın bizlere bi o kadar zorlansada bir grafiği bile aklımıza sokamamasından ziyade hoşuma giden bir ders. (bkz: Sana git diyemem ama kal demekte gelmiyor içimden.)
Iktisat okumuş olanlara imrenerek baktığım, gerçekten düşünce yapısının, nasıl bizim o devasa büyüklükte ve zor gördüğümüz bir dalı anlayabildiğini merak ettiğim insanlardır. Her ne kadar Türkiye'de ekonomi olmasa bile, insanların ne kadar kötümser söylemleri olsa bile iktisat okuyan yada okumuş insanların bir kerede olsa düşünüp kendileriyle gurur duyması gerekir. (diye düşündüğüm başlık.)
türk insanın doğasında var olduğunu düşündüğüm bilim.
az önce eve gelirken henüz 1.sınıfa giden bir çocuk annesine "şu börekçi de amba kazanıyor anne heee" demesi şaşırttı. aslında neden şaşırdıysam zaten milletçe oturup sık gittiğimiz ya da duyduğumuz mekanlar için yaptığımız hesap tablosu da çocukta ki gibi değil mi.
-vay be helal olsun
-noldu ahmet abi
-olm şuraya baksana nasıl kalabalık para basıyorlar resmen
-e abi normal yani adamlar kazanıyor
-tabi canım burada ki herkes bir kahve içse 10 tl den günden en az 1000 tl kahveden geliyor. pastasını içine katmadım ha onu da sen hesapla
bir diğer yandan da geçim sıkıntısının ülke nüfusunun büyük bölümüne yansımasıyla şimdilerde olmasa da anne ve babalarımızın sıkça yaptığı gelir-gider defterlerinin tutulması.
evet milletçe iktisata karşı doğal yeteneğimiz vardır. ama neden halen ekonomik sıkıntı çekiyoruz bunu da devlet büyüklerimiz düşünsün. satınalma süreçlerinde bir sıkıntı var sanırım onların da milletten iktisat dersi alması gerekli olduğunu düşünüyorum.
akademik kariyer düşünmüyorsanız hiç bulaşmayın derim. zordur hele ki üniversiteniz fazlaca kasıyorsa aman aman. severim yalan yok ama sanki işletme bana daha yakınmış gibime geliyor.
sol frame de görünce "Allah belanı versin" dediğimdir. Ulan ben niye iktisat okuyorum ya. işletme var ulus var kamu var neden iktisat diye soruyorum kendime. Ülkemizde olan bilinçsizliğin sadece bir örneğiyim ben. Okullar iktisatçı yetiştirmek için çabalamıyor. Bolca işsiz yetiştirmek için çalışıyor. Of efkar bastı yine.