grafikler ile geçen koca bir 4 yıl sonunda, kendini yeteri kadar geliştirememiş ise insan, o grafiklerin hiçbir şeye yaramayacağı ve alakasız bir işte çalışacağı bölümde okumaktır.
sayısal kısmından çekinen mübarekler için bir tavsiye, fazla çekinmeyin. lisede öğrendikleriniz çok işe yarayacak, dersleri öyle ya da böyle verirsiniz. önemli olan kritik derslerde hiç devamsızlık yapmamak.
eğer kalburüstü bir üniversitede okuyorsanız dersler inanılmaz zordur. okulu uzatmanız durumunda çevrenizdekiler sizi hayatı boyunca tek bir grafik çizmemiş açıköğretim iktisat mezunu kuzeninizle kıyaslar. yerin dibine sokulursunuz. ancak bölümün sözel dersleri baya zevklidir.
öyle dışardan göründüğü gibi kek bir bölüm değildir. sokakta 'herkes iktisatçı ya' zırvalarına kulak asmamak gerek..
dünyada gerçekten önemli bir bölümken ülkemizde maalesef okumak için okunan başlıca bölümlerden.
geçen gün başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum, mahalleden 40lı yaşlarda bir abimiz ne okuyorsunuz dedi vee
-iktisat okuyorum abi.
+aa bende iktisat okudum eskişehir ünide, iktisatcıyım bende. arz talep sor abine..
-bende marmarada okuyorum abi.
+açıktan mı?
-yok abi normal..
+haa ben açıktan okudum da...
durumumuz bu. ve adam iktisat okuduğunu iddia ediyor.
Mezun olana kadar ızdırap çektirir.
oh mezun olduk dersiniz, asıl o zaman ızdırapla karşılaşırsınız.
Ama güzeldir, sıkıcılıktan uzak bir bilim dalıdır.
kanımca eğlencelidir. çoğu insanın anlamadığı durumları anlamak ve öngörebilmek. ve bana öğrettiği en güzel şey "bir şeyi bozmadan, başka bir şeyi iyileştiremezsin" bir şeylerden feragat etmelisin. mektebi mülkiyeden selamlar.