Tüm insanların, bütün isteklerinin anında ve tamamıyla karşılandığı bir dünyayı hayal etmek bile oldukça zordur. Çünkü toplumu oluşturan birey ve kurumların, insanlara haz ve tatmin veren farklı mal ve hizmetleri kullanma ve elde etme istekleri sınırsızdır. Buna karşılık insanların isteklerini karşılamaya yarayan mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılabilecek kaynaklar ise sınırlıdır. Dolayısıyla her toplum belirli derecelerde kıtlık sorunu ile karşı karşıyadır. işte her toplumun değişik derecelerde karşı karşıya kaldığı bu kıtlık sorunu iktisadın uğraş konusudur. Hemen hemen bütün bilimler, bazı temel gerçekler ve kavramlar üzerine kurulup şekillenir. Örneğin, hareket ve güç kavramları olmaksızın bir fizik bilimini, yaşayan canlılar olmaksızın bir biyoloji bilimini düşünmek imkansızdır. Benze şekilde kıtlık, yani insan ihtiyaçlarının sonsuz ancak bu ihtiyaçları karşılayacak kaynakların sınırlı olması, kavramı olmaksızın da bir iktisat biliminin olması düşünülemez. Özetle, iktisat bilimi kıtlık gerçeğine dayanır. Bu açıdan baktığımızda iktisat kıtlık bilimidir biçiminde tanımlanabilir.
Bilindiği gibi doğada var olan çeşitli kaynakların tümü, doğada bulunduğu biçimde insanların ihtiyaçlarının tatmininde kullanılmazlar. Bu kaynakların çoğunluğunun, belirli bir üretim süreci sonunda insanların kullanımına sunulmaları gerekir. Ayrıca, bu mal ve kaynaklara sahip insanların, bütün ihtiyaçlarını bu mal ve kaynaklarla karşılaşmaları olanaklı değildir. Yani, bazı durumlarda insanların sahip oldukları kaynaklar, hem miktar, hem de çeşit olarak ihtiyaçlarını karşılamaya yetmezken; bazı durumlarda da, insanlar ihtiyaçlarından fazla mal ve kaynak sahibi olabilirler. Bir taraftan insanların ihtiyaç duydukları kadar mal ve kaynaklara sahip olmamaları, diğer taraftan bazı insanların ihtiyaçlarından daha fazla kaynak ve mal sahibi olmaları; bu mal ve kaynakların takas edilmesi zorunluluğunu gündeme getirir. Bu yönüyle iktisadi, insan ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için malların üretim ve değişimini içeren faaliyetlerin incelenmesi olarak da tanımlamak mümkündür.
insan ihtiyaçlarının sonsuz olması ve bu ihtiyaçları karşılayacak kaynakların ihtiyaçlara oranla sınırlı olması nedeniyle; insanlar çeşitli alternatifler arasında bir tercih yapmak zorunda kalırlar. Bu nedenle iktisat, bir tercih bilimidir denilebilir. Dünyada var olan toplumalrın tümü, kıtlık sorunu ile uğraşırlar. insanlar, ihtiyaçlarınıkarşılamak için ülke içerisinde nasıl birbirleriyle mal ve hizmet değişiminde bulunuyorsa, aynı şekilde uluslararasında da mal ve hizmet değişimi olabilir. Çünkü, dünyada bazı ülkelerin sahip oldukları kaynaklara, üretim teknolojisine, bilgi ve beceriye diğer ülkeler sahip olamayabilir. Ayrıca, bazı malların üretiminde bazı ülkeler çok daha uzmanlaşmışken, diğerleri de başka bazı malların üretiminde benzer üstünlüklere sahip olabilirler. Bütün, bu nedenler ülkeler arası ticaretin, tüm ülkelere değişik ölçülerde yarar sağlayacağını gösterir. Bu tür faaliyetlerde iktisadın konusudur ve bu anlamda iktisadı, ulusal ve uluslar arası bazda ticaretin incelenmesi olarak da tanımlanabilir.
Günümüz ekonomilerinin, en önemli özelliklerinden birisi, para ekonmileri olmalarıdır. Yani, ekonomide paranın değişim aracı olarak kullanılmasıdır. Para ekonomilerinde, özellikle bankacılık kesimi önem kazanır. Çünkü günümüzün gelişmiş ekonomilerinde, paranın en fazla ilişkilendirildiği kesimlerin başında, bankacılık kesimi gelmektedir. Ayrıca bankacılık kesimi, ekonomide kullanılan paranın belirli bir kısmını yarattığı için ekonomiye büyük etkisi vardır. Genelde bir ekonominin gelişmişlik düzeyi, hem ekonomideki çeşitli sektörlerin gelişmişliğine, hem de ekonomide var olan sermaye ve servet miktarına bağlıdır. Dolayısıyla ekonomilerin daha iyi anlaşılabilmesi, bu önemli konuların incelenmesini zorunlu hale getirir. Bu açıdan iktisadı, para, bankacılık, sermaye ve servetin incelenmesi olarak tanımlamak mümkündür. *