cahil cühela olan sade vatandaşın yüce devletimizin iktidarını elinde bulunduran devlet büyüklerine soracağı sorulardır.
ilk soru cahil cühela sade vatandaşı temsilen benden gelsin.
pkk terör örgütünün mensubu olarak ülkeyi bölmeyi amaçlayan eylemler yapmış, idam cezasına çarptırılmış ancak cezası ömür boyu hapse çevrilmiş bir kişinin (bkz: şemdin sakık) gizli tanıklığı ile terörle mücadele etmiş paşaların, hocaların ve gazetecilerin tutukluluk halleri devam ediyor.
peki bundan bir müddet sonra allah muhafaza! iktidarda olmazsanız ve sizinle hesaplaşmak isteyen kişiler ergenekon davasından hüküm giyen kişilerin gizli tanıklığı ile sizleri suçlasalar ne düşünürdünüz?
meclis başkanı cemil çiçek (19.09.2012): "terör örgütünün silahı bırakma iradesi bile kendisinde değil. isteseler de bırakamazlar, bıraktırmazlar. çünkü bu enstrümanı birçok ülke kullanıyor". http://www.radikal.com.tr...e_silah_birakamaz-1100884
vatandaşın sorusu
- silahı bırakma iradesi kendisinde olmayan örgütle oslo'da (ve dvamında) ne görüşmeleri yapıldı?
- silahları kendi iradesi ile bırakmayacak örgüte biz pazarlıkta verdiklerimiz/vereceklerimiz bir "hiç" uğruna mı?
bu aralar köşe yazarı taifesinin de aklını kurcalayan sorulardır.
ertuğrul özkök bugünkü yazısından:
madem taraf gazetesinde dün yayınlanan "gülen'i bitirme kararının (cumhurbaşkanı a.n.sezer, başbakan rte, dış işleri bakanı a.gül, adalet bakanı cemil çiçek, mili savunma bakanı vecdi gönül, başbakan yard. abdullatif şener, içişleri bakanı abdülkadir aksu, g.kurmay bşk. ileri demokrasi ürünü hilmi özkök, mgk üyesi aytaç yalman, özden örnek, ibrahim fırtına, m. şener eruygur imzalı) 2004 mgk'da alınması" hükümet tarafından yok hükmünde kabul edilmiş, hiçbir işlem yapılmamış ise;
sahteliği bin kere belgelenmiş belgelerle, darbe planı diye sunulup, hiçbir maddesi hayata geçirilmemiş, yani yok hükmünde kabul edilmiş, ama haddini aşmış bir savaş oyunu için insanları niye müebbet hapislere çarptırdınız?
madem 2004 mgk'da "türkiye'deki nurculuk faaliyetleri ve fethullah gülen konusu gündeme gelmiş, yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarına karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş, bu konudaki tavsiye kararının hükümete bildirilmesine karar verilmiştir." kararı alındı e o zaman 28 şubat davası neyin nesi?
AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar'ın sosyal medyada yazdığı cümle: "Doğru, Cemaat'i bitirme kararı 2004'te alındı . Ama sonra Emniyet
cemaate bağlandı.
- Emniyet'i Cemaat'e bağlama işlemi nasıl yapıldı?
- "Bundan sonra polis müdürlerini ve şeflerini siz atayacaksınız, bir karışmayacağız mı dediniz?
- "Ne istedilerse verdik" derken (rte dedi) kastedilen böyle bir şey miydi?
- "Bağlama" işlemi halen devam ediyor mu?
- Yoksa gelişmelere bağlı olarak Emniyet, Cemaat'ten alınıp başka bir oluşuma mı bağlandı?
- Bu durumda "imamın Ordusu" diye kitap yazan Ahmet Şık'a çektirdikleriniz nedeniyle özür dilemeniz gerekmiyor mu?
- Bu iddiayı dile getirdi diye zindana tıktığınız Hanefi Avcı'yı derhal serbest bırakmanız gerekmiyor mu?
- "Emniyet oldu Cemaat" diyenler haklı çıkmış olmuyor mu?
ve hepsinden önemlisi
- "Emniyet'i Cemaat'e bağladık" cümlesi, bir tür "Biz suç işledik" itirafı değil mi?
- "Yüce Türk adaleti" nerede?
- Yoksa o da mı bir yerlere bağlandı?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cemaat'in gündeme getirdiği 2004 tarihli "MGK kararı" hakkında konuşmuş ve "On yıl öncesine ait şeyleri heybeden çıkarmanın, fitneyi büyütmekten başka faydası olmaz" demiş... http://www.cnnturk.com/20...kritik.aciklama/732962.0/
vatandaşın sorusu: iyi de bundan onlarca yıl önceki chp yönetimlerinin yanlış uygulamalarını heybeden çıkarıp bugünkü chp yönetimini vurmak adına fitne çıkarmanın faydası ne?
Başbakanınız, altmış, yetmiş, seksen yıllık şeyleri ortaya çıkarıp bu ülkenin kurucularını ayyaşlıkla, faşistlikle suçlayıp duruyor... Bu durumda o, "daha büyük fitneci" mi oluyor? http://www.ilk-kursun.com/haber/162815
Tayyip'e cici görünecekler ya! Hemen bir karar:
"Belediye başkan adayı olacak Bakanların istifasına gerek yoktur!"
Bunun anlamı seçimde devlet imkanları serbest demek değil midir?
Bu arada tam iki sene önce "Haftaya kalmaz Beşer gider" diyen Erdoğan'a sormak istiyorum sahi, değil bir hafta aradan yüz hafta geçti ne oldi gitti mi Esad?
Abdülkadir Selvi arkadaşımız soruları size sormamış ama farz edin ki size sordu...Bir cevap lütfeder misiniz?
Sahi Cemaat'in kaç valisi, kaç milletvekili, kaç bakanı var? http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25282213.asp
bunlara ben de bi soru ekleyeyim
hani milletin vesayete ihtiyacı yoktu?
(bkz: akp çarkları/#22141196)
rte: Devletin öyle mahremleri vardır ki bu bilgileri kimsenin teşhir etmeye hakkı yoktur. Devletin mahremini ifşa etmenin adı özgürlük değil düpedüz bu vatana ihanettir. http://www.milligazete.co...emigi/300544#.UqXCDdJdXng
afet ılgaz: Kozmik odaya nasıl girildi?
(devam sorusu benden: kozmik oda devletin mahremi değil mi? oraya girip gizli planları ortaya dökenler vatana ihanet etmiş olmaz mı?)
yazının devamı:
Ordunun sırlarının saklı olduğu bu odaya savcılar, ellerini kollarını sallaya sallaya girip, devletin mahrem sırlarını aradılar. Sözde Bülent Arınç'a suikast yapılacaktı. Bülent Arınç'a yapılacak suikastın, kozmik odada ne işi var diyen çıkmadı. Aşçıların patates dolu arabasına bile el koydular. Suikast malzemesi aradılar.
Oradan çıkan en gizli planlar, bilgiler, günlerce ortada dolaştı. http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=29042
Yenişafak gazetesinde Abdülkadir Selvi soruyor:
2004'ten önce kaç valiniz vardı,2004'ten bu yana kaç valiniz oldu?
2004'ten önce kaç milletvekiliniz vardı,2004'ten bu yana kaç milletvekiliniz oldu?
2004'ten önce kaç bakanınız vardı,2004'ten sonra kaç bakanınız oldu?
2004'ten önce kaç üniversiteniz vardı,2004'ten sonra kaç üniversiteniz oldu?
2004'ten önce ticari hacminiz neydi,2004'ten sonra ticari hacminiz ne oldu?
1- abdulkadir selvi'nin sorduğu sorulan cevabı ne?
2- rte: "Milletin vesayete hiç ama hiç ihtiyaci yoktur" diyordu? hangisi doğru?
3- madem devlet içinde paralel bir devlet vardı 2010 yılında bunu belirten "Haliç'te Yaşayan Simonlar" adlı kitap yazmasıyla birlikte düzmece "kanıt"larla önce Devrimci Karargah adlı yasa dışı sol örgütle irtibatlandırılıp tutuklanan, ardından Ahmet Şık ve Nedim Şener ile birlikte Odatv Davası'na monte ediln, "bu dünyada bana cehennemi yaşatmak isteyecekler öngörüsü gerçekleşen hanefi avcı'nın günahı neydi?
Balyoz Davası'nda Yunanistan hakkındaki Egemen Hareket Planı açıklandı. Çok gizli bir belgeydi. Bu ve benzeri belgeleri açıklamak vatan hainliği olmadı, TSK'yı bitirmek vatan hainliği olarak görülmedi de şimdi mgk belgesini açıklamak mı vatan hainliği oldu?
tuncay özkan devam ediyor:
Devletin sırlarını, savcı, polis, yargıç açıklayınca vatan hainliği olmuyor da gazeteci açıklayınca mı vatan hainliği oluyor?
şahin mengü soruyor:
--- alıntı ----
cumhurbaşkanı ismet inönü, amerika'da okuyan oğlu ömer'e mektup yazıyor.
mektuptan anlaşılıyor ki, ömer babasından amerika'da herkesin arabası olduğu için kendisinin de araba almak istediğini, ancak kendisine babası yani cumhurbaşkanı ismet inönü'nün 1700-2000 dolar göndermesini istemiş.
cumhurbaşkanı ismet inönü, 6 aralık 1946 günü oğlu ömer'e yazdığı mektupta, "otomobil meselen hiç hatırımdan çıkmıyor. fakat 1700-2000 dolar döviz asla bulamayız. arkadaşların gibi bir eski otomobil bulmandan başka çaren yoktur. 'olmaz' dediğim zaman ne kadar üzüldüğümü tasavvur edersin. kolayca reddetmediğimi bilerek müsterih olursun, sabrın artar. kullanılır bir şey bulacaksın diye de ümitliyim" diye yazmış.
ilahi "faşist" paşa, yok muydu çocuklarının bir tüccar amcaları, açıp telefonu "yirmi, yirmi beş hesabına gönder" diyebileceğin?
--- alıntı ---- http://www.ilk-kursun.com/haber/165602
-----------
zahide uçar soruyor: ne demiştiniz davos'da perez'e? "sesin çok yüksek çıkıyor. benden yaşlısın, biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir."
şimdi siz bas bas bağırıyorsunuz. gözleriniz yuvalarından fırlamış, gürültü kirliliği yaratacak kadar çok bağırıyorsunuz. sesinizin herkesten çok yüksek çıkması, bir suçluluk psikolojisinin gereği midir(!)?.. http://www.ilk-kursun.com/haber/165400
mehmet y yılmaz'dan seri sorular geliyor:
rte: Bir yargı mensubu yılda 20-22 defa turist olarak yurtdışına gider mi? Kayak, kumsal, tenis. Bunun geliri nedir? Bakın bir yargı mensubu bir belediye başkanının makam odasına gidiyor, istediğini alamayınca o başkan hakkında dosya düzenliyor. Ben suç duyurusunda bulunuyorum, ses yok. Böyle bir şey olur mu? diye konuşmuştu.
Merak ediyorum, acaba bu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması açılmamış olsaydı, Başbakan elindeki bu bilgileri HSYK'ya verip suç duyurusunda bulunacak mıydı?
Hiç sanmıyorum.Gezinin yapıldığı tarih ekim ayı, AKP medyasının ve Başbakan'ın konuyu açıkladığı tarih ocak ayı!
Böyle bir bilgiyi bugüne kadar adaletten ve kamuoyundan neden sakladılar?
"Günü gelince ortaya süreriz" diye oturup neden beklediler?
Bunun adı şantaj değil mi?
-- alıntı ---
Bu köşede belki yüz kere sordum, hâlâ Suudi Arabistan Kralı'nın devlet yöneticilerimizin eşlerine armağan ettiği mücevherlerin akıbetini öğrenemedik.Normal olarak, yasalarımıza göre bu hediyelerin beyan edilip Hazineye devri gerekiyordu ama hanımefendiler mücevherleri kabul etmekte sakınca görmediler.
-- alıntı --- http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25520876.asp
- BiR: TIR'da yardım malzemesi varsa... Neden aratmıyorsun?
- iKi: TIR'da silah varsa... Hangi yetkiyle taşıyorsun?
- ÜÇ: TIR'ı gizlice geçirmek istiyorsan... Nasıl oluyor da yakalatıyorsun?
- DÖRT: Sınırından bir TIR'ı bile gizlice geçiremiyorsan... Esad'a ne kadar zarar verebilirsin ki?
- BEŞ: TIR'ın içindekilerin uluslararası alanda bilinmesini istemiyorsan... Yaptığına nasıl "meşru" diyebiliyorsun? http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25612976.asp
adalet (!) bakanı bekir bozdağ: Fezlekeler konusunda Adalet Bakanlığının bir takdir hakkı yoktur. Genelge çerçevesinde işlemler yapılıyor. Adalet Bakanlığının bu konu da yapabileceği şey sadece, bizim bu dosyaları tutmamız mümkün değil, biz sadece havale edeceğiz dosyaların içine bakmamız, incelememiz yasal olarak mümkün değildir.
demiş. http://haber.gazetevatan....ara-yanit/602670/1/gundem
vatandaşın sorusu: e iyi de o zaman ne diye fezlekeleri tutuyorsunuz, havale etmiyorsunuz?
melih aşık'ın köşesinden
--- alıntı ---
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP milletvekili Kamer Genç'in TBMM Genel Kurulu'nda konuşurken kendisine dönerek, "Tam dinsiz olmuşsunuz" demesi üzerine, kendisine sataşma olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"insanları itham ederken lütfen herkes diline hakim olsun. Doğru şeyler söylesin, edebiyle, üslûbuyla, güzelliğiyle burada konuşulması lâzım."
Kamer Genç'in sözlerini onaylamaya imkan yok... Ancak Almanya'dan Dursun Atılgan'ın Bekir Bozdağ'a soruları var:
"AKP'nin Grup başkanvekili'yken, partinizin Mersin teşkilâtınca düzenlenen toplantıda: Cumhuriyet Halk Partisi'nin ismi Cumhuriyet HALT Partisi olarak değiştirilsin...' demiştiniz... Peki siz bu sözü söylerken,
- Dilinize hâkim miydiniz?
- Doğru şeyler mi söylemiştiniz?