‘falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım.’
edebiyatı ve şiiri sevdiren güzel insanlar topluluğudur. ilhan berk'ten, cemal süreya'ya, turgut uyar'dan edip cansever'e hepsi efsanedir. en güzel aşk şiirleri ikinci yenici şairlerce yazımıştır. bu güzelliklere rağmen ikinci yeniciler, sanatlarında toplumsal bir damarın olmayışı hasebiyle eleştirilmişlerdir.
ileride mütevazı bir kültür-sanat cafe tadında bir şey açarsam ismi bu akımdan doğacak.hem de aynısı. bir saygı duruşu niteliğinde. tamam istanbul'da açılmışı var ama olsun ikinciden zarar gelmez.
cumhuriyet dönemi edebiyatının en marjinal oluşumudur. türkçe'nin nasıl kullanılması gerektiğine sözlük gibi şiirler doğmuştur bu oluşumun sayesinde. ne yazık ki onlara verilen adlandırma da bir o kadar sefildir. en marjinal oluşum bayağı bir adlandırılma ile katledilmiştir adeta...
çoook sevdiğim ama sosyal paylaşım ıvır zıvırlarında bilmeyen etmeyen adamların tek cümlelik paylaşımlarından soğuttuklarından mütevellit artık ürünlerini takip etmeyi bir süreliğine bıraktığım edebiyat akımıdır. hele bi yalan yanlış yazar-şiir eşleşmelerinin boku çıksın da herkes bıraksın, ondan sonra okumaya devam ederiz efenim. zira insanların çoğu edebiyatı başka insanlardan kendini soyutlamak ve aşk'a yakın olduklarını göstermek adına kalıplara sığdırdığından, bu akımın peşini bırakmaları da çok uzun sürmeyecektir efenim.
edit=giriyi yazalı neredeyse dört yıl olacak hala soğumadınız.bırakın efendiler bırakın ulan!
henuz otesi yoktur. dunyaya, hayvani sairler cikarmaktan baska, pek katkisi olmayan canim ulkemin en guzel armaganidir. gunumuz turk siirinin hala beslendigi kaynaktir. ama tabii bunun iyiligi de tartisilir dostlar, sonucta altmis yildir ayni yerdeysek burada bir sorun var demek. demokles kilici gibi turk siirinin uzerinde bu adamlar. ikinci yeni'yi asarsak inanilmaz yerlere gidecegiz, ama simdiye kadar oyle bir yigit cikmadi ortaya.
ikinici yeni'yi diğer edebiyat akımlarından ayıran şiirleriyle kalbimize değil ruhumuza dokunmasıdır. bazen ne anlattıklarını anlamasak bile çok başka hissedip kendimizi bi ütopyada bulabiliriz. belkide ikinci yeni'yi diğer edebiyat akımlarından farklı kılan budur.
ikinci Yeni, 1950'li yıllarda Edip Cansever, ilhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ece Ayhan ve Ülkü Tamer gibi şairlerin başını çektiği bir şiir ve edebiyat akımı.
Garipçiler ve 1940 Toplumcu Gercekçi Kuşağı'nın etkilerinin yoğun olarak hissedildiği bir dönemde ortaya çıkmıştır. isim babası Muzaffer ilhan Erdost'tur. Akımın öncü şairi Ece Ayhan'a göre ise az kullanılan adıyla 'Sivil Şiir'dir.
muzaffer ilhan erdost'un 1956 yılında son havadis'te çıkan bir yazısının başlığıdır aslında. bu akımın mensupları olarak değerlendirilen turgut uyar, cemal süreya, ece ayhan, edip cansever veya ülkü tamer herhangi bir şekilde çıkıp da bir manifesto hazırlamamışlardır. bu yüzden ikinci yeni olarak bir genellemeye ulaşmak doğru değildir. misal edip cansever'in çoğu şiirinde (tragedyalar, çağrılmayan yakup veya ben ruhi bey nasılım) ikinci yeniye atfedilen özellikler görülmez. nedir bu özellikler peki?
anlamsızlık, deformasyon, şiirin kapalılığı, duygusal anlam veya bireyciliktir. oysa dediğim gibi edip cansever'in şiiri - lütfen dikkat- kendi tanımıyla "düşünce şiiri"dir. ki edip cansever bir yazısında şunu der:
bir şiir, içindeki nesnelerle, içindeki yaşam biçimleriyle, ilişkilerle ve daha bir sürü öğeyle oluşturulur.
bir yerdeyse şunu zikreder:
"öteden beri eliot'un nesnel karşılık kuramına çok önem verdim."