edip cansever'e göre yoktur öyle bir şey. yani bu adamları bir araya getirecek bir manifesto, bir ortak platform yoktur. ikinci yeni'nin adı bile kendini tanımlama şeklinde değil, dışarıdan isimlendirme yoluyla verilmiştir.
1)şiirde öyküleyici anlatım yolu terk edilmelidir. çünkü şiir öykü değildir. kapalı ve soyut bir anlatım vardır.
2)söyleyiş, anlamdan daha önemli olmalıdır.
3)şiirin üslubu, konuşma dilinden uzak ve mantık dokusundan arındırılmış olmalıdır. özgün olmalıdır.
4)şiir felsefi yaklaşımlar ve mutlak gerçeği arama, çözüm üretme yeri değildir.
5)ahlaksal değerler, erdem, gerçek ve toplum gibi temel öğeler şiirin amacı olmamalıdır.
6)şiir, bir görüntü sanatıdır.
7)ölçü, kafiye ve biçim unsurlarıyla ahenk sağlamak yerine musiki ve anlatım zenginliği olmalıdır.
ıssız bir adaya düştü
yanına alamadığı üç şey
uyar, süreya ve canseverdi
bir ağacın dalından tuttu
yaprağını kesti kuruttu
... yazdı ilk
...
yapraklarca kan kustu
çıktı adanın en tepesine
önce yaprakları savurdu
kendini sonra.
varoluşçuluktan bir hayli etkilenmiş akım. şiir nedir, kapalı imge nedir, bireyselcilik nasıl aynı zamanda topluma da çözüm olur, sürrealizmle türk şiiri nasıl sentezlenir sorularına cevap niteliğindedir. düşünsel anlamda toplumcu gerçekçilikten sıyrılıp soyutluğa, iç dünyaya yönelir, şiirde yeni bir soluk, etkisini şuan da hissettiren yapıcı ve destekleyici bir soluk haline gelir.