sevginin gerçek hayatta hükmü yoktur.
bugün verirler, yarın alırlar. güvenilecek bir duygu değil maalesef.
bundandır ki beni isteyen güven versin.
güveni severiz hehe.
aşkın narasından gözleri kör olmuş bir prensesin hakkımda yazdıkları gözlerimi yaşlarla doldurdu. ancak bu yaşlar matemden değil, sevinçtendir.
saçlarının her telini şefkatle öpüyor ve evlilik teklif ediyorum.
benimle evlenir misin?
ek olarak;
dediklerinde haklısın.
burada neyin ciddiyetine gireyim? hayatım yeterince ciddiyet dolu, burası çöplüğüm.
boş yapmaya geliyorum. akşama kadar insanları dinlemek yeterince yorucu.
ama saçların hakkında söylediklerim doğru.
güzeller. hehe.
edit:angeli'mi boşver şimdi, otopsim var benim artık. deseydin ya ben daha güzelim diye sana bakardım. of hiç söyleme zaten of. aşqlar boşa gitti hep.
Aslında iyi birisi gibi gibi. Yalnızca biraz boş yapıyor olabilir. Bunun sebebi de böyle bir yerde ciddi takılmaya gerek olmadığından düşündüğü için olabilir.
Edit: ben ne diyorum bu ne diyor... Angel' ine git sen. Püü.
Edit2: ciddiyetsiz dedik de bu kadar da değil be, aldık başımıza belayı... Ahwksl2od2.
Günde 40 tane gereksiz espri yapınca içlerinden bir tanesi şansa tutabiliyor işte. Yaptığı espri de yine kendi dalında bir espri. Pek gülünecek bi tarafı yok bence..
arkadaşlar bakın bu toplumsal bir mesele.
hayatta önceliklerimiz vardır.
mesela önce dedim ki lan biz öldükten sonra ne oluyoruz acaba? bu hayatın en önemli sorusudur dikkatli irdelerseniz. buldum kutsal kitapları okudum ve kararımı verdim. ölüm sonrasını hallettik.
sıra ölüm öncesine geldi. güzel ve mutlu bir yaşam. bu yaşam içerisine dahil olabilecek kadınlar ve erkekler.
açtım sapiens'ten bernard lewis'ten başladım okudum. anladım ki biz ne dersek diyelim bilim daima kazanacak.
ben mutlu olmak isterim bir kadınla, ancak bunlar daha ne olduklarını ve nasıl olmalarını gerektiğini bilmiyorlar ki doğru düzgün birini bulup evlenelim. hepsi mi pembe gözlüklerle bakar amk hayata.
hayır biz erkeklerin mutlu olmasını engelledikleri gibi kendi hayatlarını da sikiyorlar.
yahu sen hormonlarına nasıl karşı gelirsin be kadın. östrojen vücudunda akın akın gezerken nasıl olur da ben rekabetin kol gezdiği iş hayatında sürekli barınacağım ve mutlu olacağım dersin.
bilimsel olarak mümkün değil, rasyonaliteden uzak.
erkek rekabet eder, kazanır kendisini tatmin eder.
kadın rahatı sever, alır payına düşeni estetik özellikleri ve aurasıyla topluma neşe katar. bunlara çalışmanıza gerek oturun keman çalın, piyano öğrenin, resim çizin sergi açın diyorum bakın.
evde öküz gibi otur, zincire vurulmuş gibi otur demiyorum.
kölelik erkeğe düşer, yaşamak kadına.
yaşayın diyorum, anlamıyorsunuz.
tamam bizim gibi köle olun amk.
ama güler yüzüyle ve aurasıyla beni mutlu edemeyecek hiçbir kadının hayatımda yeri yok.
tıpkı arkasında duramayacağım, sevemeyeceğim ve huzur veremeyeceğim kadının hayatında yerimin olmadığı gibi.
Zaman zaman ben de öfkeleniyorum. Hatta çoğu zaman için feminist karşıtı bile olabilirim ama bu sürekli öfke, bu kadar kin ve bu çırpınış niye? Bu çocuğu takipteyim.*