aslında güzel başlamıştı.
ligde liderlik ele geçirilmişti ve ş.ligi'nde 3 maçta 4 puan alınmıştı. *
peki sonra ne oldu ?
fatih terim saçmaladı.
iyi bir 11 yakalanmıştı * ve bu 11 bozulmaya başlandı.
christian,balic,pinto, vedat,almaguer oynatılmaya başlandı ve felipe küstürüldü. *
bu da 4 şeye sebep oldu :
1- takımdaki yaratıcılık azaldı
2- takımın oturmuş düzen bozuldu
3- orta saha sertliği düştü.
4- savunmamız arıza vermeye başladı
sonra ne mi oldu ?
moskova maçı kaybedildi.
sonra ne mi oldu ?
fener'de 6 yendi.
sonra ne mi oldu ?
barcelona'ya yenilip elendik. *
sonra ne mi oldu ?
bjk'ye 1-0 yenildik ve liderliği bjk'ye kaptırdık.
peki f.terim niye bunları yaptı ?
sebebi şuydu; lucescu'nun oturttuğu düzeni bozmak ve kendi sistemini kurmaktı. *
sonra ne oldu peki ?
hatadan dönülmedi ve transferlerle yanlış kapatılmaya çalışıldı.
sonra da bjk şampiyonluğu kutladı.
sonraki sezondan bahsetmeyeceğim.
orası daha da karışık.
insanların ne kadar cahilce yorum yapabildiğini gösteren bir dönemdir benim için. galatasaray 6. bitirmiştir doğru. yalnız ikinci terim döneminin 2. sezonunda galatasaray 6. olmuştur ligde. olimpiyat çilesi ve istenilen trasnferlerin yapılamaması ile 6. olmuştur galatasaray. peki ikinci terim döneminin birinci sezonu neden konuşulmuyor?
ikinci terim döneminin ilk sezonunda beşiktaş şampiyon olmuştur. efsanedir zaten o beşiktaş kadrosu ve oyunu. lucescu, cordoba, sergen, ilhan, nouma, tümer, zago, ronaldo, pancu vardır o kadroda ve işte ''2. döneminde başarısız oldu yaaeaea'' denen terim' in galatasaray' ı beşiktaş' ın ardından ligi ikinci bitirmiştir. eğer 32. hafta deplasmandaki beşiktaş maçını 1-0 kaybetmemiş ve 30. hafta ligin flaş takımı gençlerbirliği ile içeride 1-1- berabere kalmamış olsa şampiyon galatasaray olacaktı.
gençlerbirliği o sezon 3. olmuş ve 72 golle de ligin en çok gol atan takımı olmuştur. beşiktaş ise 1-0 kazanarak şampiyonluğu ilan ettiği maçta attığı golü kontraataktan atmıştır son dakikalarda.
şimdi yanlış anlaşılmasın asla beşiktaş' ın şampiyonluğunu küçümsemiyorum. sonuna kadar hak ettiler ligi ve derbi kaybetmeden eze eze şampiyon oldular. tekrar tebrik ederim o sezon için. benim söylemek istediğim şey şu; sadece 2 kritik maçta galip gelemediğinden sezonu 2. bitirmiştir galatasaray ve bu iki kritik maçta da mahkum oynamamış aksine atak oynamıştır. yani bu iki galibiyeti alsaydı hiç kimse şans yardım etti demeyecek, galatasaray hak etti diyecektir. öyle bir futbol oynamıştır çünkü. işte biz galatasraylılar fatih terim' i bu yüzden seviyoruz! kaybederken bile gurur duyacağımız takımlar yaratabildiği için seviyoruz. ezeli rakibe 6-0 kaybederken bile takımı korkak oynatmadığı için, o takımı 6-0' lık mağlubiyetten sonra tekrar toparlayıp, şampiyonluk yarışında 32. haftaya kadar taşıyabildiği için o maçın rövanşını 2-0 la alabilecek özgüveni o takıma aşılayabildiği için seviyoruz. aklıma gelmişken tüm bunları nasıl bir kadroyla yaptığına da bakalım son olarak;
(2. yarı gelen gidenler de dahil)
Faryd Mondragón
Kerem inan
Aykut Erçetin
Sergio Almaguer
Suat Usta
Mehmet Polat
Bülent Korkmaz
Mohamed Sarr
Ümit Davala
Vedat inceefe
Emre Aşık
Abel Xavier
Sabri Sarıoğlu
Hakan Ünsal
Ergün Penbe
Batista
Ayhan Akman
Cihan Haspolatlı
Volkan Arslan
Suat Kaya
Ümit Karan
Arif Erdem
Berkant Göktan
Felipe
Haim Revivo
Hasan Şaş
Faruk Atalay
Fábio Pinto
Christian
Elvir Baliç
lucescunun o şekilde gönderilmesinden sonra bahanelerin önemli olmadığı dönemdir. velev ki lucescu bundan çok da kaliteli olmayan adamlarla nasıl başarılı olunabileceğini defalarca farklı takımlarda göstermişdir. ayrıca bu dönemde yapılan transferlerin kalitesi tırt yönetim kadar fatih terimin egosudur. şöyle ki ucuz dandik vs. adamlara da gaz veririm oynar mantığıyla giriştiği bu kadar yabancıyı beraber takıma oturtmaya çalışmışdır. tabii ki tutmadı... bu yüzden sözüm size renkdaşlarım: taraftara ve yönetime fatih terim diye gaz vermeyiniz. kurtuluş çaresi olarak görülmesin bu adam artık. ona da yazık bize de...gitsin avrupada bir takım oturtsun , başarılı olsun. elimizde kötü teknik direktörler yok ve başarıya da açlar. abdullah avcı, tolunay kafkas, ersun yanal aklıma gelenlerden bazıları...