mafya dizilerinden ülkeye kahraman yaratanların zamanla tarihi değiştirmek suretiyle yeni nesillere peydahlamaya çalıştığı yetersiz, eksik, ezik bir padişahtır. büyük atatürk sayesinde bize kalan vatan toprağının, bu hikayelerle konuyu islam ile birleştirip bu zihniyeti yeniden gündeme getirmeye çalıştıkları aşikardır. size tarihi ve gerçekleri değiştirtmeyeceğiz...
çoğu kişi abdulhamit'e yetersiz, ezik, bir işe yaramayan, korkak diyorlar ve birilerinin yalanlarına inanmışlar ama bunları diyen faydalarını bilmeyen cahillerdir , o dönemdeki önceki padişahlar sanki çok iyiydi.
-özellikle çanakkale'de bulunan hamidiye tabyalarını abdulhamit yerleştirmiştir.
1.dünya savaşı geleceğini biliyordu , o tabyalar olmasaydı belki çanakkale geçilecek , türklerin çanakkale'de zorlamadığını gören ingilizler türklerin üzerine gidecek , ve büyük kayıplar vericektik , ve şuandaki iyi türkiye olmayacaktı.
-avrupa'nın parça parça gönderdiği denizaltı parçalarını türk mühendislerine birleştirip dünya'da torpido atan ilk denizaltıyı yaptırmıştır.
-ülkede bir çok okul açmıştır.
-demir yolu yaptırmıştır.
-ilk kez elektrik ve hava gazı onun zamanında geldi.
dönemi üçe ayrılır.
1. meşrutiyet
istibdat
2. meşrutiyet.
doneminde hiç toprak kaybedilmedigi iddiası mevcut. bu kısmen doğru. 33 yıllık hükümdarlığinin ilk dönemi yani 1. meşrutiyet döneminde kendisinin anayasal olarak sınırlandırılmış (meşruti monarsi) yetkisi bulunuyordu. zaten iktidaro teslim alırken dönemin paşaları şart olarak meşrutiyetin ilanını öne getirmişlerdi ve Abdülhamid han bu şartı kabul ederek padişah oldu. bu ilk dönemde kendisinden habersiz olarak Rusya ile harbe girildi. türk milleti için felaket oldu. Doğu'da Erzurum/Trabzon- bati da istanbulun yeslikoy ilçesine kadar işgal olundu. izlenen denge politikası ve dönemin büyük güçlerinin çıkarları gereği, imzalanan ayestefenos anlaşması iptal edildi ve yerine daha hafif şartlarla bir anlaşma imzalandı. Abdülhamid, anayasal hakkı olan meclisi mebusani kapatarak, 30 yil sürecek istibdad dönemini başlattı.
bu 30 yıl süre içinde herhangi bir toprak kaybı gerçekten yoktur.
2. meşrutiyetin ardından yönetime gelen ittihad ve terakkinin belki dönem olarak anlasilabilen fakat bugünün aklıyla asla mantıklı bulunmayan kararlar ile bir takım savaşlara girildi. bunun sonucu yine milletimiz için felaket oldu.
1909 yılında tahttan el çektirildi.
söz gelimi, gerçekten Abdülhamid döneminde,( Abdülhamid tek başına hüküm sürdüğü dönem)herhangi bir toprak kaybı olmamıştır.
ikinci abdülhamid dönemi anlaşılmadan ittihat ve terakki, ittihat ve terakki anlaşılmadan da chp nin kurulması anlaşılamaz. tarih bir zaman ve olgular bütünlüğüdür.
Abdülhamid döneminin okullaşma oranı tek parti döneminden fazladır. Kendi gelirleriyle ayakta duramayan medreselerin yeni usullerle eğitim veren okullara dönüştürülmesine hız verildi. Kaliteli uzman-memur yetiştirmek üzere yüksek okullar açıldı. Mekteb-i Mülkiyye, Mekteb-i Hukuk, Sanâyi-i Nefîse Mektebi, Hendese-i Mülkiyye, Dârülmuallimîn-i Âliye, Maliye Mektebi, Ticaret Mektebi, Halkalı Ziraat Mekteb-i Âlîsi, deniz ticareti, orman ve maâdin, lisan, dilsiz ve âmâ mektepleriyle Dârülmuallimât ve kız sanayi mektepleri, fen ve edebiyat fakültelerinden oluşan Dârülfünun hep Abdülhamid döneminde açılmıştır. Bu yüksek okullara öğrenci yetiştirmek üzere ilk ve orta öğretime de önem verilmiştir. Bilhassa Batı tarzındaki ilk ve orta tahsilin kurulması bu dönemdedir. Abdülhamid bütün vilâyetlerle sancakların çoğunda rüşdiyeler kurdurdu. ibtidâî denilen ilk mektepleri köylere kadar götürdü. Rüşdiyelerden itibaren yabancı dil öğretimi mecburi tutuldu. Birçok vilâyette dârülmuallimînler ve hukuk mektepleri açtırdı. Memlekette kültür seviyesini yükselten Abdülhamid, Müze-i Hümâyun (Eski Eserler Müzesi), Askerî Müze, Bayezid Kütüphâne-i Umûmîsi, Yıldız Arşivi ve Kütüphanesi gibi kültür müesseselerini de kurmuştur. imparatorluk içindeki vakıf kütüphanelerinin kitap mevcudunu tesbit eden ilk kataloglar da bu dönemde yapıldı. Koyu bir sansür uygulandığı halde, yayın çalışmalarını bizzat desteklediği için kitap, dergi ve gazete sayısında büyük artışlar oldu.
"içimi yakan şudur ki, Beni Türkçülük yaparak tahttan indiren 150 kişinin içinde bir tane gerçek Türk yoktu!"
Hadi bize topyekün düşmanlık eden dış güçleri anladık da, peki ya içimizdeki muhalefetin ERDOĞAN düşmanlığını anlamak ne mümkün. ERDOĞAN'ın hangi milli ve yerli kalıcı hizmetlerinden rahatsızlar ya-hu.
Türk tarihin tartışmalı figürlerindendir. Ne yazık ki ülkemizde insanlar sürekli bölündüğünden doğru bir çıkarım yapmak çok zor bu tarz konularda. Atatürkçü adam Abdülhamid'i sevemez ya da tam tersi Osmanlıyı sevenler Atatürkçü olamaz gibi bir algı var bizde ne yazık ki. Şahsen eleştirdiğim yönleri olsa da genel olarak severim kendisini.
Kendisi hakkında yazılan entry'lere baktığımızda Abdülhamid düşmanlarının ne denli cahil olduğunu gözler önüne seren bir başlık. Biri yazmış yok efendim plevne direnirken neredeymiş, balkan harbinde ülkeyi hezimete uğratmışmış, lawrance imparatorluğu gümbür gümbür sallarken o jurnalleşmişmiş falan fistan. Yahu siz tarihi nerenizle okuyorsunuz? Balkan savaşı ile Abdülhamid'in ne alakası var? Bilmiyorsanız söyleyeyim Abdülhamid 1909'da tahttan indirildi. Çok gizli saklı bir bilgi değil bu Google'dan iki tıkla ulaşabileceğiniz bir bilgi. Lawrance'ın Arap ayaklanması taa 1916'da gerçekleşen bir hadise. Abdülhamid o sırada Beylerbeyi'nde hapis hayatı yaşıyordu. Yakında körfez savaşına da Abdülhamid'in sebep olduğunu söylemelerinden korkuyorum. Yahut da Ukrayna işgali sırasında neredeydi diye bir soru gelmesinden. Şu seviyeye bakar mısınız hakikaten. Şaka gibi.
Rothschildlerle arası iyidir. Birilerinin bahsettiği "yahudilere toprak satmam, bir karış vermem" gibi laflar asılsızdır. ingilizlere de kıbrısı kiralamıştır ve osmanlının en çok toprak kaybeden hükümdarıdır. Titanik gibi batmakta olan ülkeyi bir lider ne kadar ayakta tutabilirse o da ancak o kadar ayakta tutmuştur. Ne haddinden fazla yukarılara çıkarılmalıdır ne de aşağılanmalıdır. Başarısız bir liderdir ama o dönemden de anca bu kadarı çıkar.