püf nokta öğrenerek başarılı olunamamaktadır. yaşanmışlık, idrâk, sağduyuyla başarılı olunabilir ki bunlar da genetik-karakter özelliği-şansla ilintilidir. ne lan bu? emine beder' in yemek kitabı mı ki okuyup mutfakta başarılı olalım?
içinden geldiği gibi değil aksine doğal davranmayıp, karşı tarafın istediği-beklediği sözleri ve davranışları sergileyip mutlu mesut yaşayıp gitmektir.
ancak riya şurada yatmaktadır ki herkes "doğallık" bıdı bıdı diye atıp tutar ama işin özü insanlar hep eşlerine, çocuklarına, dostlarına, ailelerine hep onların istedikleri gibi yaklaşırlar. bu ikiyüzlülüklerini de doğallık savunuculuğu yaparak örtmeye çalışırlar. sonra işte sosyal varlık olan insan arkidişler edinir, dostluklar kurar, sevgililik oyunları oynar... oynar da oynar yani. insan iki yüzlüdür, bencildir, çıkarcıdır, ilkeldir! bırakın bu işleri allah aşkına kimi sikiyorsunuz siz. sen, ben, o hayatımız boyunca her girdiğimiz işte her başladığımız ilişkide kendi götümüzün rahatlığı adına yalan söyler dururuz. sammiyet o kadar kolay mı?
ilişkilerinize bir bakın ama samimi bir şekilde bakın karşı tarafın istemediği bir şeyi kaç kere yaptınız? o telefonu deliler gibi kapatmak istediğiniz halde açık bırakmadınız mı? o lanet olası salak sevgililer gününde aptal oyunlara girişmediniz mi? ya yıldönümleri? ya o doğumgünleri? bu boş, anlamsız, saçma ve aptallık simgesi günleri hiç istemediğiniz halde yüzünüzde yavşakça bir gülümseme ile kutlamadınız mı?
ya aileniz? hiç mi bıkmadınız ailenizden hiç mi kaçıp sıyrılmak istemediniz? hiç mi size çelme takmadılar? hiç mi sizin hayallerinizi görmezden gelmediler? bu kadar iyi misiniz siz gerçekten?
dostlar! hani şu çocukluktan gelen, okuldan gelen, iş yerlerinden gelen akıllı-akılsız, mutlu-mutsuz, canlı-cansız bilmem neli bilmem nesiz dostlarınız! peki siz bu dostlarınıza hep samimi mi davrandınız? onlar size hep samimi mi davrandı? hiç mi istemeye istemeye kodumun herifini-kadınını dinlemek zorunda kalmadınız. "sikerim senin sevgilini de seni de anlatma bana aşk meşk hikayelerini" diyemeyip "hmm anladım tamam öyleyse bıdı bıdı" demek zorunda hiç kalmadınız mı? hiç mi hata yapmıyorsunuz lan?
doğallıkmış!
yok öyle bir şey! doğallık yok, samimiyet yok, saygı yok, anlayış yok. ne sanıyorsunuz? insanoğlu giyinmeyi öğrendi diye hayvanlıktan kurtuldu mu?
insan ilişkileri de işte bu samimiyetsizliğin inandırıcılığı ölçütünde gerçeklik kazanır. şimdi lütfen gelip burada samimiyet-doğallık-içtenlik gibi sizin bile inanmadığınız saçma salak şeylerle oyalamayın kimseyi.
yok siz dünyada samimiyet-içtenlik-doğallık olduğunu düşünüyorsanız o sizin psikopatolojik durumunuzdur bir şey diyemem.
saygılar.
ek: siz bana bakmayın benim gibi yaşarsanız sıçarsınız. :)
ilgilenmemiş gibi görünüp ilgilenmek, değişmiş gibi görünüp değişmemek, kafana göre takılıyor gibi görünüp takılmamaktır. kısaca ikiyüzlü davranış kalıpları ve önyargılar yüzünden kendin olamamaktır.
egonun otesinde bir iletisim kurmaya calismak her zaman. bir tarafin kirilmaya basladigi asikar oldugunda tartisma, kavga sirasinda kimin hakli oldugunun; kusluklerden sonra kimin 'yenilip' baris onereceginin onemini yitirmesi. kazanan kaybeden, en onemlisi de the reacher and the settler rolunu kimsenin ustlenmemesi.
ikili ilişkilerde samimi ya da doğal olamayanlar sürekli stratejik oyunlar peşinde koşanlar biryere kadar o ilişkiyi devam ettirebilirler,an gelir maskeleri düşer ve ilişki de biter.
önem vermek vede bunu hissettirmektir. muhatabını dinlemektir. tahammül edebilmektir. ne istediğini iyi bilmektir. ikili ilişkilerde başarılı olmanın akıllı kişilerin işi olduğunu unutmamaktır.
pazarlama da altın kurallardan biridir. yeni müşteri kazanmak değil, eldeki müşteriyi tutabilmeyi başarmak. esas satışları ve marka değerini arttıran budur.
benim icin en onemli kısımlardan biri karsımdaki adamın "dark" bir side ın olması ama bir taraftan neseli, kıpır kıpır olması.
bir erkekte en cok sevdigim kombinasyon bu;)
