ikibin yıllık bir hikayenin çöküşü

entry1 galeri0
    ?.
  1. milattan önce 4üncü yüzyılda eski yunan medeniyetinin gözlemcileri, bilmişleri, astrologları, tanrıların ne demek istediğini yorumlayan "dahi"leri toplanıp bir karar verirler: dünya evrenin merkezidir. ve her şey; ay, güneş, yıldızlar, her tür gök cismi sabit ve hiç oynamayan dünyanın çevresinde adeta tavaf eder gibi dönmektedirler.

    romalilar, araplar gelir gecer, ortacagin hristiyan kiliseleri de bu inanisa saplanir kalir. oyle ya, biz duruyoruz, her sey donuyor. ancak gezegenlerin, ozellikle mars'in donuslerindeki gariplikler asirlar boyunca gozlenir ve kafa karistirir. gel zaman git zaman 1500'lu yillara gelinince kopernik isimli bir arkadas "ya sakin bu dunya gunesin cevresinde donuyor olmasin" diye suphelenir ve karmasik formullere dayali bir yorungeler haritasi cikarir. kimse ya dogru durust bir sey anlamadigi icin -cunku cok karisik-, ya da ikibin yillik inanisa ters dustugu icin arkadasi ciddiye almaz.

    kopernik oldukten sonra, tycho brahe isimli bir astro gozlemci ortaya cikar. aslinda ortaya cikmaz, o zamanin astroloji meraklisi kutsal roma imparatoru unvanli ikinci rudolph tarafindan gorevlendirilir ve her tur teknik imkan ayaklarina serilir. tycho yillarca gokyuzunde gozlemleyebildigi her cismi not eder, olcer, kaydeder. olumune yakin yanina asistan olarak kepler isminde bir matematikciyi cirak diye verirler. tycho gocer gider, senin kepler zamaninda ciddiye alinmamis olan kopernik'in fikrine takilmis bicimde tycho'nun notlarina bakarak derin matematik hesaplarina girisir. temel amaci mars'in neden yalpalayarak dondugunu ispatlayabilmektir. her tur geometrik sekli tatbik eder ve su sonuca varir: dunya'da mars'da gunesin etrafinda elips cizerek donmektedir. ancak o'nun sesi de gerekli yankiyi bulmaz. olur gider 1601 senesinde...

    artik zaman 1600 lerin baslaridir, avrupa'da din savaslari zamani, ancak ayni zamanda ticaret de hizla gelismektedir. italya'nin venedik sehri o zamanlarin en onemli ve zengin merkezlerinden birisidir. galileo galilei isimli bir profesor "hollanda mercegi" diye bir icadin venedik sehrine ulastigini haber alir. duruma hemen uyanir ve "bu herif ortamda kendisini ispatlamadan ben daha hizli davranmaliyim" diye dusunerek cam ustalari bulup kendi merceklerini yaptirir. bir kac tahlilden sonra, gemiler limana yanasmadan onlari iki saat oncesinden tespit edebilecek kalitede kalite durbunler yaptirip venedik sehrinin ileri gelenlerinin gozune girer. daha sonra bu icadini gokyuzune cevirir ve jupiter'in cevresindeki uydulari dahi gorebilir. o zaman anlar ki, baska gok cisimleri baska yerlerde de dunya ile alakasiz donebilmektedir. bunun uzerine bir kitap basar ve gunes sistemi teorisini saglamlastirmak ister. o zamanlar zaten otoritesi sarsilmakta olan kilise bunu hazmetmez ve galilei'ye yazdiklarini yedirir, kitabi yasaklar.

    elbette yasak milletin istahini kabartir, avrupa'da herkes kitabi bulup okumak ister, okur da. artik bir cok insan gunesin cevresinde donen dunya modelini benimsemistir. peki ama nasil? hangi mekanizma ile. burada da devreye newton isimli modern fizigin babasi devreye girer ve yercekimi teorisini ortaya koyar, matematiksel olarak da ispatlar. bugun dahi uzay araclari bu basit kanuna dayanarak dunyayi terk ederler, modern bilimin cimentosu atilmistir.

    iki yuz sene kadar newton'un mekanik yorungeler anlayisina alternatif bir sey gelmez. ta ki amerikali astro fizikci hubble evrende samanyolu'ndan baska galaksiler oldugunu, ve daha otesi, bir butun olarak evrenin genisledigini ispatlayana kadar. sene olmustur 1923. o gunden bu yana kara delikler, galaksilerin dogusu, evrenin yasi gibi bir cok yeni bulus ile gunumuze gelinir. insanlik onundeki evrenin ne kadar ucsuz bucaksiz bir alem oldugunu daha yeni anlamaya baslamistir. ikibin sene suren dunya merkezli anlayis, bir kac yuzyilda darmadagin edilmistir. ancak "her sey" anlasilmis degil, tam aksine yepyeni bir soru silsilesi ve boyut kazanmistir. cunku bilim her soru cozdugunde kitap kapatmaz, tam aksine yeni sorular yaratir.

    su an insanlik baska baska bin yillik, ikibin yillik, onbin yillik hikayelerin aslini astarini teshir etmekle ve ufkunu acmakla mesguldur. bu yolda bati kiliseleri ve kralliklarini yedigi gibi, onune cikabilecek her tur ilkel beyinsizligi ve inanisi da ayni kararlilikla tarihin karanligina gomecektir. aksini dusunenler sadece milattan once 4uncu yuzyilda insanligi var olusun amaci, dunya'yi da evrenin sarsilmaz merkezi sanan eski yunan medeniyetlerinin bugun gorebildigimiz yanlisi icindedir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük