ülkede yargı kurumlarının çalışmadığının açık ve net bir göstergesi cümle. laikliği ister ikinci ister beşinci cumhuriyetçilerin ağzıyla tanımlayın yine bu cümleden kıvıramazsınız.
şimdi şöyle bir soluklandıktan sonra taşlar yeni yeni yerine oturuyor.
neden bu lafı etti?
iki ayyaşın kimler olduğunun hiç önemi yok aslında.
kim olurlarsa olsunlar geçmişte kalmış gitmiş. yapacak bir şey yok.
ancak bundan sonrası bizi ilgilendiriyor tam olarak.
bu ülkenin laik yapısı bozulmuştur. bu laf direkt laikliği hedef alan din temelli bir söylemdir.
işi tam da bu noktada tehlikeli hale getiriyor ya zaten...
din?
dini hükümler?
inanç üzerinden bir sürü insanı hiçe saymak. yaşam alanını daraltmak.
zorlamak. baskı. faşizm.adına ne derseniz deyin.
kaynayan kazan ortadoğuya biçilen kefenden nasiplendirilmek istenen türkiye.
hepimizi kötü günlerin beklediğinden emindik de çok hızlı geldi.
işin en can yakan kısmı ise islam'ın kullanılması. kullananların islam'la alakalarının olmamasına rağmen hemde.
Öbür dünyada kul hakkından cayır cayır yanacakların rahatsız olduğu yasa. Yiyin efendiler yiyin. Burda yüzde 50 alın, yüzde 60 alın. Öteki dünyada hakkını yediğiniz insanlarla, garibanlarla, oğlullarını öldüren teröristlerle pazarlığa tutuştuğunuz söylendiğinde şehit analarıyla nasıl hesaplasacaksınız bakalım.
nasıl bu kadar satır aralarında kaldı dediğim tayyip erdoğan vecizesi. sonra cevabını verdim tabi sorunun, bi anlık bir şeydi, zor soru değil. ayrıca türk siyaseti adına cumhuriyet döneminin en ağır söylemlerinden birisidir, çıta bir hayli aşılmış, milletin çoğunluğunun benimsediği bir değere hakaret boyutuna fiilen ulaşmıştır.
söylem sahibi kişinin ayıbı örtün, araştırmayın, kusuru gizleyin diyen bir dine mensup olması da canım ülkem tarihine not düşülmesi gereken bir çelişkidir. ha ama diyeceksiniz ki bunu hep yapıyorlar, evet hep yapıyorlar ne güzel dimi. *
isim vermesine gerek yoktur, bu sözde alenen atatürk ve inönü kastedilmektedir.
ulan sokayım şu chp kafasına, muhalafet edecekler güya! karşındaki "akp cuntası" 10 yılını tamamlamış, bu dönemde çıkan yüzlerce yasa, satılan yüzlerce kurum, ele geçirilen yargı organları, eğitim kurumları, polis, asker vb tabiri caizse "tüm tersanelerine girilmiş", bunca yıldır toplumu harekete geçiremeyen muhalif zihniyetin yeni tantanası "açıkla kimmiş o ayyaşlar, isim ver". umut oran diye biri çıkıyor chp'den ve sorduğu bu, ha bu kadar!
bu mu lan muhalefet? 10 yıldır hükümetin yarenliğini yaptığınız yetmedi, şimdi de ülkenin kurucusu olan iki değerli kişiye neredeyse ana avrat düz gidilecek duruma gelinmiş, chp'nın muhalefeti bu "çık açıkla". lan zaten sen bu kafayla gidersen adam yarın çıkıp atatürk'e dümdüz küfür edecek, zaten içinden ediyor her konuşmasında anlamadınız mı hala?
ulan ben başbakana ya da akp'ye niye kızayım? onların zihniyetinde değilim, partisini desteklemem, oy vermem, bir şey vermem. ülkenin tapusunu abd'ye teslim etmiş, para için kukla haline gelmiş, dış siyasette tüm dünyanın şamar oğlanına dönmüş, ülkenin öz kaynaklarını ona buna satmış zihniyetle ne işim olur? elbette muhalefete kızacağım, akp'yi başımıza kral yapan bu muhalefete!
sekreterini sikme yarışına giren, bunun için ankarada 1+1 toki evlerini kendilerine tahsis eden din tüccarlarının yaptıkları yasalardan hallice olan yasadır.
1. Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçiliğinnin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanununun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planlarının (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934de TBMMnce Atatürk soyadı verildi.
24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM onu yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. ilgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiyeyi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşını ve Cumhuriyetin kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutkunu okudu.
Özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (inan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve ihsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli Türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Foxa çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı.
Daha işin askerlikle geçen safhasını saymadım. Trablusgarp'ı, Çanakkale'yi, I. inönü'yü II. inönüyü, Sakarya Meydan Muharrebesini, Büyük Taarruzu....
Bize bunları ilkokulda öğrettiler. Sen bu kadar şeyin arasında sadece içtiği için Atatürk'ü ayyaş diye anıyorsan benim verip de sana maddi ya da manevi 1 gram bile fayda sağlayan bütün vergilerim sana haram olsun. Benim için aldığın bütün kararlardaki zerre kadar hakkım haram olsun. Ben vermedim sana o hakkı ama benim üzerimde de sahip olduğun o yönetme hakkı sana haram olsun.
hepiniz en ağır sözleri hakkediyorsunuz.. çanakkale de bira içip oyunu akpye veren gördüm, diyarbakır da her telden çalan akpli görüyorum onlara birşey anlatınca abi bırak bu parti birşey yapmaz yolumuza bakıyoruz diyor..