iki bağrışın çakışmasından çok daha üzücü ve derin olan hadisedir.. zira birkaç nedeni olabilir, maddeleyelim okuyucuya kolaylık olsun!
1) konuşacak birşeyiniz kalmamıştır. artık herşeyi tüketmişsinizdir.
2) karşınızdakiyle konuştuğunuzda kesinlikle ortak noktayı bulamayacağınızı bilirsiniz. zira ya o ya da siz sabit fikirlisinizdir ve konuşmak sadece kırmaktadır.
3) karşınızdaki sizi dinlememektedir. ya da karşılıklı birbirinizi dinlememektesinizdir. dolayısıyla 'beni dinlemeyen adama/kadına ne çenemi yoracağım' şeklinde düşünmektesinizdir.
4) birbirinizi çok seviyorsunuzdur, konuşurken ağzınızdan sinirle çıkacak lüzumsuz kelimelerle onu kırmak istemediğinizden susuyorsunuzdur.. 'bunun kötü olan kısmı nerde?' diyorsun değil mi sevgili sabırsız okuyucu? açıklayayım efendim, demek ki ikiniz de sinirlerinize hakim olamamakta, ağzınızdan çıkanı kulğınız duymamaktadır. dolayısıyla ikinizden birinin ya da ikinizin de öfke kontrol sorunu vardır..
susmaya başladıysanız karşılıklı, gidin daha iyi efendim.
eziyet etmeyin birbirinize..
biri konuşsa her şey çözülecektir oysa ki, belki her şey düzelecektir. ancak susmak kolaya kaçmaktır o an, konuşmak zordur. zordur çünkü marifet ister, risk almak gerekir; doğru kelimeleri bulup, doğru cümleleri kurmak lazımdır o esnada.
fazla düşünmeden, fazla zaman kaybetmeden hem de. en önemlisi, kendine yenik düşmemek gerekir; öfkene, kırgınlığına, gururuna, diline.
tek suskunluktan daha anlamlı olan durumdur. hani olur ya biri karşınızda sustukça sizdeki konuşma isteği artar, konuşacak birşeyler bulabilmek için beyninizde kelimlere konular dolanır da bulamazsınız neticede boş boş konuşmaya başlarsınız. ortaya keyifsiz bir monolog çıkacağına iki suskunluğun çakışması belki de bir huzur anıdır.