bence üç nokta daha iyi diye düşündüğüm noktalama işaretidir. ben üç nokta kullanırım. yan yana iki nokta da nedir. ancak ":" işaretini kullanmakta bir sakınca yoktur bence.
günümüz yazarlarının canına okuduğu üç noktadan sonra, canına okuyacak başka bir noktalama icat etmesi ve onu da yanlışlarla donatması anlamına geliyor olabilir. dilin gelişimi, kaidelere bağlı kalarak ustalaşan, ustalaştıktan sonra yeni yollar açanlara bağlıdır. yani eline her kalem alan, yeni bir noktalama işareti ile karşımıza çıksa bunun adı özgürlük olmaz. bu iki nokta, kendisine yüklenen anlamlar değildir mesela. yarım kalmışlık değildir, okura kapalı mesaj verme aracı değildir. tavır alma, çaktırmadan iğneleme aracı değildir. iki nokta diye bir şey yoktur çünkü. dilin geniş kaideleri içinde kendimizi ifade edebilecekken nedense kaideleri sıkıcı bulup kendi kurallarımızı koymaya kalkıyoruz, çoğu kez de geçici bir hevese noktalama işaretlerini kurban ediyoruz.
not: edebiyatla ilgilenen, metin düzenlemesi yapan, yazan ve yazdıklarını yayımlanmaya değer bulan herkes için.
Belki de iki noktaydık
senden ayrılmayan ben
benden ayrılmayan sen lakin birleşmeye olanak yoktu olsaydı artık iki nokta değil nokta olurduk sen mi feda edersin kendini ben mi?
üst üste ve yan yana olmak üzere iki versiyonu bulunur. üst üste olanı noktalama işaretidir ve açıklama yapılacağını belirtir. yan yana olan da kullananın henüz ham olduğunu, anasının amına tekrar girip bir süre daha plasenta aracılığı ile hayatını devam ettirmesi gerektiğini gösterir. yapmayın.
yan yana olan kısmı cep telefonuna mesaj içinde gelince farklı anlamlarda karşılık bulabilmekte. hani normal bir insan olarak ben bunu bilmemem vesileysiyle acaip şeyler olmuştu da, anlatınca komik olmuyor.
.. olan versiyonunu "entry'de noktalama işareti hatası yapılmış." gerekçesiyle gammazlayıp yetkili olma hedefinize bir adım daha yaklaşabileceğiniz şey. noktalama işareti değildir asla.
sen ve ben kâğıtlarda bile ayrılmayalım diye,
iki nokta koyuyorum her cümlenin sonuna..
sonra bir o tarafa bir bu tarafa yuvarlanıp gergef işliyorum saçlarından ömrümün yoluna..
ne zaman biterse nefesim, o zaman yaşıyorum seni, her nefes alışta..
sonra anlıyorum elinden içtiğim her yudumda..
bir noktaya bin anlam yükleyebilir bir insan
ama hiçbir nokta bitmeden koyulmaz bir anlamın ardına..
ya sükûttur seni benden ayıran
ya da hiç söylenmemiştir henüz beni sana ulaştıracak olan o söz bitimi nameler
kısa kelimelerle kurduğum şiirler gibi
yarım kalıyorum yanında ve virgül çekip bizden sonra bir daha başlıyorum
adını aklıma yazmaya..
kokun genzimde bir nakış gibi işleniyor,
ellerim her gün biraz daha uzanıyor sana ulaşmak için
ve rüyalarım her gün ellerime paralel uzanıyor sana dokunabileyim diye..
şimdi ne söylesem ve ne yazsam adının yanına
hiç bir şey yakışmıyor gibi adımdan başka..
ama saklıyorum duygularımı her sözümden sonra
bu yüzden iki nokta koyuyorum her cümlenin sonuna..
seninle bittiğimi herkes anlasın diye bir kez daha..
sözlüğün; her fırsatta, imla klavuzunda olmadığını söylediği noktalarım. çok karizma duruyor be sözlük. hem arkadaş oluyorlar birbirlerine, hem de elim alıştı bir kere.
cümle sonuna geldiğinde gammazlanma ve gammazlama * sebebidir. seviyordum bu tripleri lakin yasakmış bizde ama cidden cümlem ne bitmiş nede ucu açık anlatamıyorum bu olmadan kendimi.
(bkz: yattığım yerden yetkilillere sesleniyorum)
bir belediye başkanının halka açıklaması şöyledir...
-sayın hemşerilerim sizlere iki nokta üst üste binmiş köprü yapacam,yol yapacam,okul yapacam...
(bkz: konuşma yaparken kağıttakinin aynısını okumak)