iki aşk arasında sıkışıp kaldım. Biri bir hayali sever gibi. Biri de elimden her an kayacak bir sabun gibi. Biri dönem dönem basıyor biriyse yakın dönemin en büyük acısı. Uğruna çekilmiş hüzünler elde kaldı. Geride acı dışında koca bir hiç kaldı... Aklımdan bütün savurmalarıma rağmen hayalleri tekrar tekrar geliyor arada. Bitmiş bir aşkı hortlatmaktan korkarcasına titiz, ama unutmamacasına aksi tavırlar takınıyorum kendimce. Bitsin artık bu karabasan diye arada isyanlar ederken o hayali kaybetmekten de korkuyorum. Biri zaten kayıp kıta. Elimde kalan tek sevgi kırıntısını da yitirirsem hayatıma zevksiz, neşesiz ve aksi bir adam olarak devam edeceğimden de korkuyorum aslında. Dinmeyen bu iç savaşın mağduru olarak ben gönlümün kürkçü dükkanına sığınıyorum yine. Bitmeyen bir şarkının nağmelerindeki buğu gibi sarıp, Arabesk hüzünlerde yakıyor içimi. Kayıp bir seyyah gibi rotasız kaldım ve pusulanın ibresi huzura çok uzak. Bir cambaz daha iki ipte oynayamazken ben cin olmadan kafa tuttum o sihirli şişeye. En acısıda ağız birliği etmişcesine sevgime inanmamalarıydı. Sen bütün rüyalarını onlara kurarken, onlar aşkını yalancı bir bahar olarak nitelesin. Bilmiyorum belkide beceriksizlik bendeydi. Aşk oyununda acemi aşık figürasyonu da bana düşmüştü işte. Ne demişler hayat bir filmdir. Bana düşen rol de üzülmek... Alnımdaki o yitik yazının sancısını çekiyorum. Kul kaderini yaşar teslimiyetinde huşu içinde kaderimi çekiyorum. Amaçsız sokaklarda geziniyorum. Biçare derdime çare yok. Şikayet edip sarılacak bir totemim bile yok. Aslında hiç olmamış bir aşkla, aptallık hezeyanlarımın neticesinde yitirdiğim son sevginin şizofrenik belirtileri bunlar. Biliyorum çıldırıyorum. Ve bilmiyorum nasıl dayanıyorum.
Aslında Hiç çıkarmadığım depresyon hırkasına sıkı sıkıya sarılıyorum. Çünkü bana şefkat gösteren, beni saran tek o kaldı...
Yüreğimde fer de, kelimeler de bitti. Hepsini tükettim... Çok müflisim be sözlük...
vücudundaki kan, tek bir kalpten pompalandığı müddetçe, büyük bir yanılsamadan başka bir şey değildir bu durum.
zira aşık olduğunda, kalbin tümüyle o'nunla kaplanır. artık o'na ait olan kalbinden yayılır kan vücuduna. bütün bedenin, bütün ruhun yalnızca o'nunla dolar. yalnızca o'nun hayali dolaşır damarlarında.
bir kalp 2 kişiye ait olamaz yani. çünkü kalp tümüyle teslimiyeti gerektirir; paylaşımı değil.
mümkün ama salakça olandır. saçmadır, iki kişiyi birden kazandım sanmanın heyecanını yaşayan kişi ikisini de kaybettiğinde üzüntü duymadığından aslında aşık olmadığını da kavramalıdır.*