o iki ayyaş olmasa babanızın adı yorgo olurdu falan gibi saçma beyanlarda bulunulmuş tamam her şey normal. ulan bir insan kendi anasına nasıl orospu muamelesi yapar ben bunu anlamıyorum babayın adı yorgo olurmuş anan amerikalılara sakso çekermiş. bu nasıl iğrenç bir zihniyettir. adamın demek ki şüpheleri var. mustafa kemal ve inönü olduğu söyleniyor bu iki ayyaş'In. ulan siz değil miydiniz mustafa kemal'in içtiği içkiyle övünen.
esad'da bir zamanlar tıpkı senin gibi para sahiplerinin kıçını yalıyordu canımın içi.
şimdi sabırsızlıkla senin sıranın gelmesini bekliyorum.
ve o an geldiğinde, taksim gezi parkının ağaçları gölgesinde bir taraftan sevgilimi öpüyor; diğer taraftan da şarabımı içiyor olacağım! Bunları aslında şimdi de yapabiliyorum ama ya "ayrılın gençler" diye anons geçiyorsun ya saat yasağı koyuyorsun ya da ağaçları kesiyorsun amk.
- sevgilim var lan oraya takılmayın. şarap da alırız. ama şu ağaçları kestirmeyelim. Gezi parkına nöbete gidelim. hadi lan, oturmaktan sıkılmadınız mı? hem biber gazına alışıyor insan, bir kere soludun mu hep istiyorsun başbakanın müptezel yeğeni gibi! hem mal'a para da vermiyorsun polis 3 kişi toplanınca bedava dağıtıyor. eğlencenin bini bi para. hadi lan. şu ağaçları kestirmeyelim. hadi!
o iki ayyaş olmasaydı anan amerikan üssünde zenci conilere sakso çekiyodu sik kafa. ne diyelim, kendilerine ekmek veren eli ısıran köpekler, çoğu zaman kendilerini tekmeleyen ayağı yalarlarmış.
postalcıların gene atatürkün arkasına saklanmasını sağlayan ayar.
o ayarın atatürk e ve inönüye gitmediği aşikar. çamur atan postalcı,bu sefer aptala oynayıp çamura yatıyor. o da iyi.
hemen anlatayım. 1. bizim mahalledeydi genelde akşama doğru çıkardı ortalığa, başta bakkalımız ve esnafımız yardım ederdi. mahallenin çoluğu çocuğu ona seyfi amca derdi. birde kedisi vardı bu ayyaşımızın. üstü başı çok pislenir sakallı uzarsa mahalle el tutar elbise verir, traşını yapar cebine harçlığını koyardı. ama genede şarabından vazgeçmezdi. bir gün sordum seyfi amcaya, ya amca bu yaşa geldin neden içiyorsun yapma diye, öyle bir bakış atmıştı ki bırakın kelimeleri ansiklopediler o bakışın derinliğini ve anlamını size öğretemez. bende sessizce ayrılmıştım yanında. mahallede bir karıncayı bile incitmeden yıllar sonra ortadan kaybolmuş gitmiş ve bizi üzmüştür.
diğer ayyaşımız ise namı diğer deli fatma ! istiklalde sürekli takılanalar varsa duymuşlardır namını. 14 de evlendirilmiş istanbula gelmiştir. kocası tarafından sürekli dövülüyormuş, oda evden kaçmış. tabi ilk olarak pavyonlara oradan sokak kadınlığına terfi etmiş. gençliği gidince de sokaklara düşmüş ve kendini alkole vermiş. kimsesi yok. taksimin köhne kimsenin giremeyeceği bir binada yaşıyor. belki ölmüştür artık bilmiyorum.
bildiğim ise bu iki sarhoşa baktığımda hayatlarına neden olan olumsuzlukların alkol olmadığı, onları ayyaş yapan nedenlerin alkol değil sistemin çarpıklıkları ve istismar edilmiş koca bir ömür görüyoruz.
hiç bir insan ayyaş olmak istemez, aslında olan kişisel olarak olumsuz bağımlılıklara dönüşmüş toplumsal acımasızlıktır !
son olarak bu ülkede ayyaşların kimseye ben zararı dokunduğunu görmedim (ayyaşların...) ama keşlerin çok gördüm. özellikle son darbeden sonra mecliste kafalarına göre kanun çıkarıp milletin anasını ağlatan ayranın topuzunu kaçırmış keşler var.
bana akp den iki ayyaş kimdir diye isim sorsalar bülent arınç ve erdoğan bayraktar derdim. birisi sürekli duygulanıp olup olmadık yerde ağlıyor, diğeri kanser hastası birine al şu parayı git diyor. normal kafa ile olacak işler mi bunlar. sıvı kafası da değil bu diyeyim yani.
türkiye cumhuriyeti başbakanı recep tayip erdoğan'ın kasıt ettiği iki ayyaş, cumhuriyetin kurucu isimleri mustafa kemal atatürk ve ismet inönü olduğu dolaylı yolla anlaşılıyor olsa da tam olarak netlik kazanmamış ifade.