iki aciyi takas etmek

entry2 galeri0
    1.
  1. bir kış gecesi yorgun argın dönerken yaşlı annemle yaşadığım o bodrum katına, bir ses duydum geçtiğim parktan gelen. ya birisine tecavüz ediyorlardı. ya da bir yavru kedi mırlıyordu.
    yorgun adımlarla sesin geldiği yöne gittim. sol elimde şarap şişesi, sağ elimde ise sigaram. ağlıyordu birisi. parkın en karanlık bölgesine geçmiş, elleriyle yüzünü kapamış, ağlıyordu.

    sesi çatlaktı. eminim ki ruhu da çatlaktı. bu yüzden de hayat akıp gidiyordu ruhundan. hafifçe eğildim. ve yüzünü kapayan ellerine dokundum. bir anda göğsümde iki el hissettim. beni yerimden sarsıp da geri iten iki el. gecenin karanlığına karışan o çığlık bir de;

    "defol pis serseri!!!"

    defolu olduğumu anlamıştı. tanrı'nın üretim hatasıydım ben. annem, beni kürtajla aldıracakmış aslında. bir keresinde ağzından kaçırmıştı. kürtaj zamanı geçtiği için aldıramamış. kendi sağlığı tehlikeye girer diye. dünyaya getirmiş. getirmek zorunda kalmış.
    anne rahmine düşüşü bir pişmanlık olan beni tanımıştı. o yüzden de gidemezdim. kıvrıldım bankın ucuna. sesi hala çatlaktı. ağlamalarının yerini iç çekişler alıyordu. bir ara uzandım. sol elimdeki şarap şişesini kendisine uzatıp da yanağına düşen saçlarını kulağının arkasına soktum. bu kez göz göze geldik. benim gözlerim yitikti. onun gözleri ise iki yıldız.
    gökyüzünden kayıp da bir meleğin yüzüne yerleşmişlerdi.

    titredim. oysa üşümemek için içiyordum. aşkı, şarabı ve hayatı...

    üşüyordum ama. içim titriyoyordu. nefesim kesiliyordu. kalbim, göğüs kafesime sığmıyordu. bedenim, ruhuma dar geliyordu. elimdeki şarap şişesini kavrayıp da kafasına diktiğinde boynu ortaya çıkmıştı.
    her an kırılacakmış gibi naif ve hassas. burnu küçüktü. saçları siyah. yanakları al.

    ölüyordum. mezarım ise sol yanağındaki gamze oluyordu. bir gece yarısı diri diri bir insana gömülüyordum.

    sustum. kaldım yerimde. yaklaştı hafifçe. iç cebinden bir paket sigara çıkardı. bir dal bana uzatıp bir dal da kendi ağzına yerleştirdi. yaktım sigarasını.
    başladı anlatmaya; acı takası merasimi başlamıştı. biliyordum. hayatta bildiğim tek şeydi bu. anlattı. anlattı. anlattı... ta ki anlatacak bir şeyi kalmayana kadar. güneş doğmak üzereyken birbirimize sunduk. o bana koca bir terkedilmişlik verdi. ben ise ona hiç sevilmemiş koca bir hayat sundum.

    sakladı kendi acısını. avuçlarında sıkıp da sabahın o kendine ait ve kendine özel soğuğuna karışacakken kaldırımdan aşağı indi.
    sağ çarprazdan gelen yük kamyonu bedeninin alıp götürdü. acılarım içime gitti.. acılarım içselleşti. hiç sevilmemiş olan koca bir bedene, bir de koca bir terkediliş eklendi.
    2 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük