tam olarak ihyâu ulûmi'd-dîn şeklinde yazılıyor olması gerek. mev'iza türünde bir eserdir, yani nasihatle ilgilidir. ancak içinde iman esasları ve ibadetler gibi pek çok husustan da bahsedildiği için fıkıh bakımından muhtevası bir ilmihalden geri kalmaz. bununla birlikte ihya'yı ilmihal niyetine okumaya kasteden olursa, gazali'nin şafiî olduğunu, onu da kendine has yorumuyla tatbik ettiğini hatırında tutmalıdır. türkiye'de neşredilen bazı nüshalarında, gazali'nin bildirdiklerinin hanefî fıkhıyla çeliştiği noktaların dipnotlarda gösterildiğine tesadüf edilmiştir, meselâ tuğra neşriyatınki böyledir.
gazali eser boyunca pek çok konuyu sistematik olarak ele alır, lehte ve aleyhte görüşleri, konuyla ilgili delilleri sıralar. diğer konular gibi, tasavvufla ilgili bahisler veya meselâ müzik gibi hususlarda tek başına red veya kabul sayılamayacak hükümler verir. kimin hangi durumda ne kadar haklı olduğunu belirten kendine has neticelerle zıt görünen fikirlerin hakkını verir. sadece meseleleri ele alma tarzı ile bile ufuk açan bir kitaptır.
hadislerinin sıhhati hep tartışma konusu yapılmıştır. ancak esasta bir fıkıh kitabı olmadığı için çok da problem olmamıştır. bunun yanında yanlış hatırlamıyorsam, israiliyâttan fazla faydalandığı gibi bir takım tenkidler de gündeme gelmiş olması lazım. daha da ilginci biraz uğraşınca yunan filozoflarının fikirleri ile benzeşen hususlara rastlamak da imkansız değildir eserde. gazali'nin yazıları ile yunan filozoflarınınkini karşılaştıran ve ilginç benzerliklere işaret eden bir makale okumuş idim, ama nerede çıktı, kimin yazısıydı şu anda hatırlamıyorum. hepsi bir tarafa, gazali bütün bunları malzeme olarak kullanır, kendi çatısını kendi bildiği gibi kurdukran sonra, dışarıda kalan malzemeden işine yarayacakları da alır, adeta hazmeder.
kader konusunda söyledikleri kafa karıştırıcıdır. akademik olarak bu konuyu çözmeye niyetlenmemiş olanların, hele de matüridî mezhebinden olanların fazla üzerinde durmaması yerinde olabilir. yahut mehmed kırkıncı'nın kader nedir adlı eseri veya matüridî akaidi ile alakalı eserler ile karşılaştırarak okumalıdır.
özellikle imam'ın aldanmak konusunda anlattıkları can kulağı ile dinlenmelidir. "ehhe, acayip dinî bir insanım, yapmadığım hayır, toplamadığım bonüs kalmadı, cennetliğim" havalarında gezen zevatın bir an önce okuması gereken bir kitaptır. 4 cildin hepsini okumayı gözü kesmeyecekler için kimyay-ı saadet'in, bu eserin özeti olduğunun söylendiğini hatırlatmak gerekmektedir.
din hakkında gerekmesi gereken herşeyin bulundugu müslümanların başyapıtlarından biri.imam gazalinni en büyük eseri 4 büyük cilt halindedir.çogu camide bulunur.oku oku bitmez. * .
evdeki kitaplığımın en üst rafında duran, 4 ciltten oluşan kitaplar bütünü. hep merak etmişimdir içinde ne yazıyor falan diye ama hiç okunmaya yeltenmedim. islam ile ilgili birçok bilgi barındığını söyledi babam.
gazali'nin sezgiciliğe kapılmadan evvel ki en mühim eseri. daha sonraları yerdiği sezgicilik saçmalığına kendisi düşmüştür. ama eser nasıl derseniz arapça orijinali her zaman daha iyidir, arapçanız varsa. ayrıca islam tarihinin en iyi fıkıh eserlerinden biridir.
sezgicilik veya felsefeyle alakası hiç olmayan kitap hatta gazali zamanında felsefeyle uğrastıgını ve bunun ne kadar boş bır ış oldugunu anladıgından bahseder. gazali hz zamanında devrın en buyuk alımıyken her şeyı bırakıp tasavvufa yönelmış ve nefsıyle mucadeleye adamıştır kendını daha sonra da huccetul ıslam, dının ıspatlayıcısı denmiştir kendıne ki imam ı rabbani bile bunu onaylar.. ıhya da her konu vardır bu yuzden bazı alımler butun kıtaplar ortadan kaybolsa dını yasamak ıçın ıhya yeter demışlerdir genel anlamda nefisle, ınsanın ruhunu, huylarını davranışlarının altında yatan sebeplerı tanımasıyla ılgılı bır kıtaptır. nefsimi tanıma konusunda şahsen benim için de çığır açan dını tekamulumun gelişmesınde çok buyuk etkısı olan bır kıtaptır gazali hz'den allah cc gani gani razı olsun.
şunu da belirteyım kı kitabın belli bir bölumu fıkıhla ılgılıdır bu bölumlerı okumadan da gecebılırsınız ıstersenız, gazali hz şafi dir kitabın fıkıh ile ılgılı kısmındakı hukumler şafi fıkhına göredır buna da dıkkat etmek gerekır..
kalbin hasta ise doktoru gazalidir. ihya i ulumiddin de reçetedir. sıkıntıdaysanız , çözemiyorsanız bazı şeyleri bu kitabı okuyunuz efendim. eminim yararını göreceksiniz.
okumayanların sandığı gibi sıkıcı bir eser değildir. "gerçek islam"ı arayanlara özellikle tavsiye edilir.
ya said-i kürdi'nin sayıklamaları? güldürmeyin insanı. evet, imam gazali de uyuşmamın mümkün olmadığı bir kişidir ama son derece zeki ve işini bilen bir kişi olduğunu eserlerini okuyan herkes bilir. ne diyecekse doğrudan söyler. said-i kürdi nam akıl hastası sahte peygamber gibi ne dediği belli olmayan bir tip değildir.
said-i kürdi gibiler imam gazali'nin papucu bile olamazlar.
Okuduğum en enteresan kitaplardan (tüm ciltleriyle) birisi idi. Bayağı zamanımı almış ama sonunda birçok ön yargımın kırılmasına ve aynı zamanda yöneltilen bazı eleştirilerin haklılığını görmeme neden olmuştu.
Peşinen söyleyeyim bunu ne bir müslüman ne de bir ateist-deist-agnostik olarak değerlendiriyorum.
En başta gazali'nin takdir edilecek bir yönü var: eleştirileri bulunduğu bağlamda gayet temelli. Daha sonra Eleştirilerindeki temel çıkış noktasını görmek gerek: "Özgünlük." onun felsefeye, daha spesifik olarak müslüman filozoflara karşı eleştirisi bu bahsi geçen filozofların yunan felsefesini islam'a uyarlamaya çalışıyor olması üzerine, başka bir ifade ile özgün bir felsefe ortaya koymak yerine, taklit ve uyarlama ile felsefe yapmaları.
Bu bir açıdan haklı. Zira eski yunan felsefesinin taklidi yalnızca bir taklit değil, tahrifti aynı zamanda. Çünkü yalnızca örtüşen, işlevsel olanlar alınıyor ve sunuluyordu.
Fakat gazali, buradan eksik tümevarım hatasına geçiş yaptı. Yalnızca bu menfi gördüğü bir kısım durumlardan ötürü, tüm felsefeyi tehcir etmeye kadar götürdü. Fakat böyle bir tehcirin yerine getirdiği kayda değer bir şey yoktu. Tıpkı hume gibi nedenselliği reddetmiş ama kaderi bu boşlukta asılı bırakmıştı. Ve daha sonra islam dünyasında felsefenin yerini dogmanın almasının "hem kendisi" hem de aşırıcı ve "onu yanlış anlayanlar" ile birlikte sebebi oldu.
En nihayetinde söylenecek şey şu: gazali eleştirilerinin bir kısmında haklı idi ama bu eleştirdiği kısımdan ötürü bütünü yanlışlama gayretine girerek ve arkasına da dünden razı kesimi alarak bugüne neden oldu.
Yine de gazali'yi, onun yaptığı gibi bir kısmından yola çıkıp tümden eleştirmemek gerekir.
Her şekilde şu bir doğru ki gazali felsefeye büyük ayıp etti.
imam gazalinin 10.clltlik eseridir. 1. Cildinde 'bir kimse Allah dünya işlerine(devlet işlerine) karışamaz deyip de kabede tavaf halinde ölse vallahide billahide kafirdir diyor'
imam gazzali(r.h.)'nın yazdığı şaheser. kur'an ve hadisler hariç sadece bu eseri okumak bir müslümana yeter. sadece imam gazzali hazretleri şafii olduğu için eğer şafii değilseniz kendi mezhebinizin ilmihalini okumanız gerekir. içinde uydurma hadislerde olduğu için tasavvuf karşıtı tayfa tarafından eleştirilir. imam Gazzali uydurma hadis aktarmanın çok büyük bir suç olduğunu bizzat kendisi ihya’da söylüyor. O zaman neden uydurma hadis var eserde derseniz şahsi fikrim imam Gazzali’nin elinin altında bugünkü gibi internet vs. yoktu yani bir hadis sahih mi değil mi diye araştırmak bugünkü kadar kolay değildi. imam Gazzali’de muhtemelen Kutul Kulub gibi ihya’ya kaynaklık eden eserleri okuduğunda oralardaki hadisleri sahih mi diye incelememiş, hüsnüzan etmiş ve ihya’ya almış. Bu eserlerde de uydurma hadis bulunduğundan otomatik olarak ihya’da da uydurma hadis bulunmuş oldu. Bazı hocalarımız imam Gazzali’nin hadis ilminde zayıf olduğunu söylüyor bu bence meseleye doğru bir yaklaşım değil çünkü bu alim döneminin en büyük alimi ve kendini mutlak müçtehid gören bir alim böyle bir alimin hadis ilminin zayıf olması mümkün olabilecek bir şey değil. Hadis ilmi zayıf bir alim nasıl kendini mutlak müctehid olarak görebilir? Hocalarımız tarafından bu fikirlerine delil getirilen eserinde imam Gazzali hadis ilminin zayıf olduğunu söylüyor fakat bu neye göre, kime göre zayıf. Şahsi fikrim imam Gazzali’nin bu kıyası kendini mutlak müçtehid olarak gördüğü için dört büyük fıkıh imamı(imam Malik, imam Şafii, imam Ebu Hanife, imam Hanbel) ile yaptığı yönünde ki zaten imam Hanbel ve imam Malik hadisçidir.
afganistanda ete kemiğe bürünmüş, faraziyeden ibaret israf müsveddesi, kuruluş yıllarında türkiye cumhuriyetine yön veren şey kısmen de olsa "halkçı " atatürk devrimleridir, şüpheci bilimsel düşüncedir, eski tübitak ve hasan ali yücel tarafından tarafından türkçeye kazandırılmış edebi ve bilimsel eserlerdir.
geometri ve matematiği aşağılayıp,
vahyin akıldan üstün olduğunu iddia eden,
eline geçen her fırsatta beytül hikmeyi kurup geniş bir coğrafyaya mal eden harun reşite, el memuna, ibn sina, farabi ve el kindi gibi nice alime kafir diye küfür yağdırmış gazali ve sandaletli takipçileri değil!