1960 doğumlu,türk edebiyatına puslu kıtalar atlası,kitab-ül hiyel,efrasiyabın hikayesi ve amat gibi kitapları kazandırmış olağanüstü bir yazardır.Halen ege üniversitesinde öğretim görevliliği yapığı tahmin edilmektedir.Puslu kıtalar atlasındaki karakterlerden birini kendi adından dolayı uzun ihsan diye adlandırınca tarafımızdan da öyle isimlendirilmeye başlanmıştır.
Her "abi, bana bir kitap önerir misin, heyecanımı yeniden kazanmam lazım?" diyene ilk olarak adını andığım, "Orhan Pamuk nobel alırsa ihsan Oktay rahmetli Nobel'i diriltir!" iddalarıyla kendisine olan hayranlığımı dile getirmeye çalıştığım yazar. Efrasiyab'ın Hikayeleri'nde "Müzekker delikanlı" ve "Meğer Salih benmişim!" hikayelerini örnek olarak inceleyebilirsiniz.
Postmodern edebiyatın can damarı güzide yazar. Puslu kıtalar atlası ciddi manada bir eserdir. Kurgusuyla, edebiyatıyla,kelime işçiliğiyle, geçmişi yeniyle, Doğuyu batıyla harmanlaması üzerine de müthiş bir ruh eklemesi puslu kıtalar atlası'nı "eser" ihsan oktay anar'ı da "çok başarılı bir yazar" yapmıştır.
Okuldan atılmasına sebep olacak derecede kitap aşığı olan ihsan oktay'in evine bir gün devamsızlıktan dolayı liseden atıldığına dair bir belge gelir. Akşam lisesine giderek egitimine devam eden ihsan oktay, Ardından Hacettepe'de felsefe lisansını ege üniversitesinde de edebiyat alanında yüksek lisansını yapar.
Kitaplarında da kendi hayatından çokça doneler verir. Puslu kıtalar atlasındaki arap ihsan bizzat ihsan oktay'ın dayısıdır. Hatta dayılar ve amcaların ihsan oktay'ın hayatında büyük yeri olduğu söylenir.
Öyle ki soyadlarının hikayesi bile bir amcaya dayanır.
Ihsan oktay'ın polis olan amcası zamanında bir kadına aşık olur ancak kadın amcasına pek de yüz vermez ve istanbul'a gider. Giderken de amcasına seni hep anacağım der. Anmaktan esinlenilerek soyadı kanunu gelince de "anar" soyadını kendilerine alırlar.
Türk edebiyatında böyle bir üstatın bulunmasından dolayı gurur duyduğum, Türkiyede'de böyle insanlarda yetişebiliyormuş dedirten Tolkien tadında yazar. 2 dakikada okuduğum her sayfadan sonra beni 5 dakika alıp götüren Uzun ihsan efendi. Nasıl bir hayalgücüne sahiptir ve nasıl bu kadar fevkalade bi anlatım yeteneğine sahiptir anlamış değilim. Önünde saygıyla eğiliyorum.
tarihimizde sadece hucum edilip bi yerleri işgal edildiğini anlatmadan da roman hikaye yazılabileceğini bize gösteren büyük bir üstaddır ihsan oktay anar .
yaklaşık iki saat önce AMAT isimli kitabını bitirdiğim tüm zamanların kelime haznesi en geniş türk yazarlarından biridir. puslu kıtalar atlası isimli kitabını bir nefeste bitirebilmek için paiste bir gün ve gece boyunca otel odasına kapanmışlığım vardır. bu anlamda tatile giderken yanınızda bulundurmanız gereken en tehlkeli yada en gerekli eserlerin de yazarı olarak bir yerlere not düşülmelidir
son dönem türk edebiyatının yüz akı. sadece yazmış olmak için yazılan bir dönemde yazdığı her kitap kült olup çıkıyor. her yerde görmeniz mümkün olmayan biri ihsan oktay. ve ünü fena halde kulaktan kulağa yayılıyor. ne bir reklam ne bir abartı. sadık bir kitlesi oluşmuş durumda. ve ihsan oktay yaşarken efsanaleşen yazarlar arasında haklı yerini alıyor her geçen gün.
türk edebiyatının yazarlarına ait yapılan kategorileştirme çabalarının bir uzantısı da notos öykünün yaptığı yüzyılın kırk romancısıdır. ve ihsan oktay bu romancılar arasında yer almıştır evet. ama dikkat edilir ise orhan pamukun ihsan oktay dan daha üst sıralarda ilk beşte olduğu görülecektir. halbuki ihsan oktay gerek üslup gerek romanlarındaki kurgu itibari ile orhan pamuk edebiyatının çok çok önündedir. hatırı sayılır bir kitlesi ihsan oktay ile nobel alan orhan pamuk arasındaki bariz fark bu kadar ortada iken insan anara yapılanının haksızlık olduğunu düşünmeden edemiyor.
21. Yüzyılın bir edebiyatı varsa şayet peygamberi de ihsan hocadır. Pek fazla röportaj, söyleşi vermez. Programlara çıkmaz. Hakkında pek az bilgi vardır internette. Bütün kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.
parodi, pastij ve kolaj yöntemlerini fazla kullanmadan, postmodernizmin önemli olmayan, sıradan tarihi kişiliklere ve olaylara değinme ilkesinden ve biraz da metinlerarasılık ilkesinden yararlanan yazar. bu adam çok başarılıdır. öyle böyle değil. fakat bu adamı okuyan şu adamı da okumalı. o da en az onun kadar yahut daha başarılı bir adamdır;
