3 yaşındayken, elindeki salçalığı ekmeğin kırıntısını yere düşürüp toplamamakla başladı bizim ihmalkarlığımız,
7 yaşındayken, ödevlerimizi yaz tatilinin son gününe bırakmamızla sürdü,
15 yaşımıza geldiğimizde, seçmemiz gereken alana dair hiçbir araştırma yapmayıp son gün arkadaşlarımızın ağırlıkta olduğu alanı seçmekle yön verdik hayatımıza.
ilk oyu kullanmamız gereken döneme geldik sonra. seçmen kütüğü, askıya çıkma süresi falan dediler. ihmal ettik, oy kullanamadık. ama herkesten çok biz eleştirdik iktıdarları.
"yumurta kapıya dayandığında iş yapmak" diye bir deyimimiz var hatta bizim. anlaşılan bizden önce de ihmal etmeyi, ertelemeyi seven insanlar varmış. aynı atalar, "armut dibine düşer" diye boşuna söylememiş.
bugün 17 ağustos. belki yarın, belki 30 sene sonra olacak bir depremi yine aynı umursamazlıkla, aynı aymazlıkla bekliyoruz.
önlem almayı ihmal ediyoruz. oysa yaşamak ihmale gelmez. 17 ağustos acısını sadece bir gün hatırlıyoruz.
işte ben de duyarlı ayağına yatıp kolpadan mesaj veriyorum bugün. depremi birazdan unutucam, yaşamayı ihmal edicem belki de.