sarışına aldırma veya sarışını görmemezlikten gel. çoğu kişinin bildiği üzere a beautiful mind filmindeki efsane oyun teorisinin ortaya çıktığı olaydan bahsediyorum. nobel ödüllü matematikçi john nash ve arkadaşları barda otururken bara 4 tane kumral ve 1 tanede sarışın* kız girmiştir. john nash'in bütün arkadaşları dikkatini sarışına vermiş ve adam smith'in "rekabet durumunda kişisel hırslar ortak çıkarlara hizmet eder." sözünden yola çıkarak hepsi sarışına asılmayı deneyecekti eğer sarışını elde edemezlerse kumrallarda şanslarını deneyeceklerdi. tabi john nash müthiş zeki birisi olduğundan yaklaşık 150 senedir kabul gören adam smith'in ekonomi anlayışını değiştiriyor.
bu taktik aslında düpedüz belki de dünyadaki tek bilimsel bir kız tavlama tekniğidir bilimsel bir şey teori diyor la adam. (bkz: oyun teorisi)
bu taktikle ilgili olarak şöyle bir hassas nokta var yalnız size göre kumral olan kız hiç olmayan kızdan daha iyi midir? bazıları ya hep* ya hiç diye düşünebilir o zaman bu taktik çok kullanışlı olmuyor.
eğer hepimiz sarışını tavlamaya çalışırsak, birbirimizi engelleriz ve hiçbirimiz onu tavlayamayız. ve sonra gidip sarışının arkadaşlarını tavlamaya çalışırız. fakat yine başaramyız çünkü kimse 2. tercih olmaktan hoşlanmaz.
peki hiçbirimiz sarışının peşinden gitmezsek? birbirimizin yoluna çıkmayız, diğer kızların onurunu kırmamış oluruz. kazanmamızın tek yolu bu. hepimizin kız tavlamasının tek yolu bu.
nash : if we all go for the blonde we block each other. not a single one of us is gonna get her. so then we go for her friends, but they will all give us the cold shoulder because nobody likes to be second choice. well, what if no one goes for the blonde?
we dont get in each others way, and we dont insult the other girls.
thats the only way we win.
(laughs)
adam smith said the best result comes from everyone in the group doing whats best for himself, right? thats what he said, right?
others : right.
nash : incomplete.
incomplete, okay?
because the best result will come from everyone in the group doing whats best for himself and the group.
