mesela meşhur çizgi film kahramanımız çakal (coyote) mip mip'i *(road runner) yakalamaya çalışırken bir bölümünde road runner'ı uçurumun kenarına doğru sürüklüyordu. bir şekilde öldürüp yiyecek ya akıllı. neyse bunlar son sürat kovalamacaya devam ederken sözde onu tongaya düşürüp uçurumdan düşürecektir, ama olmaz. peşi sıra uçurumdan kovalamaya devam eder, havada kalırlar birkaç saniyeliğine ve çakal can havliyle geriye kaçar kurtulur. kafasında soru işaretiyle ona bakar çakal. "nası ya?" der gibi. road runner'ın elindeki pankart (mukavva mı desem? ne desem) ne dese beğenirsin? "road runners don't know gravity" * yani yeri gelince çok iyi, çok da güzel iyi bliss olabiliyor ignorance.
düne kadar -televizyonlarda izlediğimiz-
adana'da, insanların içinde, eşi tarafından cadde ortasında yüzseksen yerinden bıçaklanan kadını görüntüleyen kameramana soruyorum! diyelim ki sen görevini yapıyorsun! peki diğer andavalların gözü ske mi bakıyor da o kadını biri gidip kurtarmıyor!?
ronesans edebiyatcisi erasmus tarafindan yakin dostu thomas more'a ithafen yazilmis delilige ovgu kitabinda kullanilan bir sozdur. yani bu sozun telif hakki varsa eger, erasmus denen beyfendiye aittir. ayrica mutluluk ve cehalet arasindaki korelasyon, yillar sonra sair thomas gray tarafindan yeniden duzenlenmistir: cehaletin esenlik getirdigi yerde, zeki olmak aptalliktir.