anlamlı bir şarkı çalıyordu masamızın altında. iki tabak, iki çatal, iki kaşık, iki bardak vardı masamızın üzerinde. özene bezene hazırlamıştım yemeğimizi. bütçem neyi uygun gördüyse onu yiyorduk yine her zamanki gibi. fırından alınmış sıcak bir pide, ve diğerleri. azıcık aşım ağrısız başım misali.
derken top patladı, evimizi gören o camini ışıkları yandı ve hoca başladı okumaya. önce bir sigara yakasım geldi, sonra dedim ki kendine zarar verme, önce yemeğimizi bitirelim. allah ne verdiyse yedik. o şarkı eşliğinde.
ailem geldi birden aklıma. hazırladıkları sofrada hemen hemen aynı saatte okunan ezanla birlikte ve birbirleriyle birlikte başlamışlardı belki de yemeklerine. o neşe dolu, o huzur dolu sofrada.
ne yapalım!? biz de ikimiz yiyecektik bugün, diğer günlerde olduğu gibi. huzurlu belki ama mutsuz. yemeğimiz bitti ama şarkı hiç bitmedi. derken sigaramı yaktım, onu düşündüm her zamanki gibi.
14-15 saat oruç tuttuktan sonra ezan sesinin duyulmasıyla homini gırtlak 2 çeşit çorba 4 çeşit yemek üzerine tatlıyı yeyip hazımsızlık sorunu için 2 şişe maden suyunu içip kahveye,cafeye,internete veya her nereye gidiliyorsa oraya gidip sahura kadar zaman öldürmek orucun gerçek manası olamaz.
bu akşam domino's menüsü ile şenlendireceğim sofra. tek başıma açacağım orucumu. bu yüzden biraz şımarmamda sorun yok. ocakbaşı pizza, kola ve sufle bence gayet hoş bir menü olacak.