ifade özgürlüğünü kısıtlamak için sık sık kullanılan, yararsız önerme. Önermeyi savunanlar çoğu kez, hakaretin 'yanlış ve kötü' bir eylem olmasını,* devletin hemen devreye girmesinin ve hapis veya para cezası ile cezalandırıp caydırmasının gerekçesi sayarlar.
Oysa ki bir şeyin yanlış ve kötü olması, o şeyin mutlaka devlet eliyle, siyasi iktidar eliyle engellenmesi gerektiğini göstermez. sabahları spor yapmamak da kötüdür, veya anne babaya saygı göstermemek de yanlıştır mesela...
ifadenin yararsızlığı ise 'hakaret' denen şeyin göreceli doğasında, karşıdakinin alınganlığında saklı olmasındadır. örneğin atatürk ile ilgili yapacağınız bir esprinin hakaret olup olmadığı, karşınızdakinin kemalist olup olmadığına, veya ne kadar tutucu bir kemalist olduğuna göre değişecektir. Durum bu iken hakareti, ifade özgürlüğünü bir suç kabul etmek, (en aleni ve objektif halleri istisna olmak üzere) sizin ifade özgürlüğünüzün karşınızdakinin hoşgörüsüne/hoşgörüsüzlüğüne göre sınırlanması anlamına gelecektir. insanların hakları ise kendilerine aittir, doğrudan bir başkasının aynı hakkını gaspetmediğiniz sürece,* sınırlanmaması da esastır.
örneğin muhammed'in bir peygamber değil de bir yalancı olduğunu söylemek hakaret midir yoksa inancın bir ifadesi midir? buna karar verecek olan karşınızdaki kişi, ve o kişinin öznel nitelikleri olduğuna göre, hakaretin* nesnel bir şeymiş gibi suç kabul edilmesi makul değildir.
hakaretin suç kabul edilmesi, bu nedenle, çoğu kez ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının bir bahanesi haline gelir.
ifade özgürlüğü bir insan hakkıdır. insan hakları ve özgürlüklerinin yazılış, yapılış sebebine ve felsefesine bakarsak; insanları birbiri ile daha barış içinde yaşayacak bir ortama kavuşturmaktır. pekala bir insan hakkının sınırı nedir? çok basit, bunun için alim olmaya gerek yok. bir insan hakkı insanlar arası barış ve huzuru bozmaya başladığı noktada sınırlandırılır.
ifade özgürlüğü ise;
ülkeden ülkeye barış ve huzuru bozan fikirler farklılıklar gösterir. mesela bir ülkede tanrıya küfretmek serbest iken diğer ülkede ağır hakaret sayılır. bir ülkede annenle yattım demek normal bir şeyken başka bir toplumda cinayet sebebidir. yani ifade özgürlüklerinde evrensel değerlendirmeler yerine ülkeler kendi sınırlarını çizer. tabi demokratik haklarla ilgili olmayan ifadelerin özgürlüğünden bahsediyorum. demokratik haklar başka kapsama girer.
mesela benim ülkemde atatürk'e hakaret suç olabilirken başka ülkede serbest olur ve suç kabul edilmez. burda "hakaret" küfür manasında değil tabi ki...
bu yukarda yazdıklarımdan anlamışsınızdır. aihm ve uyguladığı aihs, ülkeleri ifade özgürlüklerini sınırlandırmada demokratik hakların ifadesi dışında serbest bırakmıştır. ifade edilen şey ne kadar şok edici olsa bile toplum tahammül edebiliyorsa ifade özgürlüğüne girer. ama bu şok edici fikir toplumsal barışı bozuyorsa o toplum bu tür fikirlere yasak koyabilir.
ifade özgürlüğü elbette olmalı ama "bilmem farkettiniz mi ama nerde yavşak adi magazinci hırsız şaklaban varsa hepsi allahçı, bu bir paradoks mu?" şeklinde hakaretler eden bir adam da ceza almalıdır! millet istediği gibi hakaret edecek sonra yanına kâr kalacak! yok öyle şey.
kimse kimseye hakaret etmemeli! hele hele tutup da insanların inançlarına ve inandıkları için insanlara hakaret ediliyorsa yerin dibine batsın öyle özgürlük!
edit: merak ediyorum, eksileyenler ifade özgürlüğünün olmasına mı karşılar yoksa hakaretin olmaması gerektiğine mi? yazıklar olsun diyorum sadece.