ülkemizde ana-bacı kaymak ve insanları rahatsız edici cümleler sarfetmekle karıştırılan özgürlüktür. adam senin gelmişine geçmişine söver, hakaret eder, alay eder. sonra bazıları çıkıp "ifade özgürlüğü!" "herkes istediğini söylemekte özgürdür!" "hede hödö ve hödö" diye bu adamları savunmaya kalkarlar. kendilerini rahatsız edecek bir şey söylendiğinde ise dünyanın en kral faşisti oluverirler.
doğuda çocuklar esrar, eroin çeker askeri polisi taşlar molotof kokteyli atar. onlar masum. batıda öğrenciler gösteri yapmaya kalkar yemedikleri dayak kalmaz. 80'li yıllarda olduğu gibi üstleri başları aramak istenir. tüküreyim ben böyle ifade özgürlüğüne.
Gösteri vs, ülkeye zarar verme ihtimalin söz konusuysa aranırsın, bu benim için sorun teşkil etmez, buyursun arasınlar, korkacak bir şey yok.
Ama sen kanıtlanmamış bir düşünceyi reddettiğin için para veya hapis cezası alıyorsan, dayak yiyorsan, durum gerçekten kötüleşmeye başlamıştır ve demokrasi tükenmek üzeredir.
aklına gelen her şeyi serbestçe dile getirmen değil, düşüncelerini özgürce söyleyebilmendir. ama ne yazık ki ülkemizde bunun cezası çoğu zaman ağırdır. https://galeri.uludagsozluk.com/r/499314/+
1) şimdi bu ifade özgürlüğü meselesini çok garıştırdılar ha nasıl garıştırdılar, ifade özgürlüğü kurban olduğum yar resulallahtan gelen bir şey olsa da lakin ki öyle değildir, herkesin ifade özgürlüğü bidir, kimse kimseninkine garışamaz ha nasıl garışamaz ben bu şekil ifade ederim bu bayan o şekil ifade eder, o şekil ifade eder, özgürlüğü bidir. benim yorumlamam bu şekil...
Aslında hiç bir ülkede tam anlamıyla geçerli değildir. Fransada ermeni soykırımı yoktur diyemezsin almanyada ingilterede Yahudi soykırımı yoktur diyemezsin amerikada Usame bin Ladin resmini alıp yürüyemezsin düşündüm de biz bunlardan daha mı ileriyiz nedir.
hürriyet yazarı melis alphan'ın bugünkü yazısında hayli sağlam ifadelenmiş konu.
zira olguya avukat gönenç gürkaynak el atmış ve hayli kritik noktaları toparlamış. yüzeysel ve kısır döngü yaklaşımlardan farklı olduğu için ifadelemekte yarar var. şimdi avukatın bahsettiği ilgi çekici noktaları yazalım:
1) bir ülkede ifade özgürlüğü bir hassasiyetle (iç güvenlik, dini değerler vs.) aynı anda çatıştırılıyorsa... bu çatışmayı yaratan ''ifade özgürlüğü'' kavramı değil, ondan ısırık almaya doyamayan hassasiyetlerdir.
2) ifade özgürlüğü, özgürlüğün ta kendisidir. insan varoluşunu özgürlükle idrak edebilmek için ifade aracını kullanır. ifade ettikçe özgürleşir. kabul görmüş hassasiyetler, özgürlükten daha öncelikli olduğu sürece özgürlük aslında yoktur. (bu bence en mühim tümce) ifade özgürlüğü alanında, ''senin hakkının bittiği yerde benim hakkım başlar'' yaklaşımı işlemez. bu yaklaşımla ifade özgürlüğüne sıra gelmez.
3) kişi salt ifade ile zarar veremez. ifade fikirleri çarpıştırarak genişletip kuvvetlendirir. bundan da tüm özgürlükler yararlanır. işte bu yüzden ifade özgürlüğü başka özgürlüklerle kolayca çarpışmaya müsait değildir. eğer kolayca bu çarpışma var zannediliyorsa, zannedenin ifade özgürlüğüyle ilişkisini gözden geçirmesi gerekir.
4) ifade özgürlüğü daralırsa inanç özgürlüğü de dahil olmak üzere tüm diğer özgürlük alanlarında gerileme yaşanır. zira bir özgürlük talep edilip korunduğu ve coşkuyla sahip çıkıldığı ölçüde vardır. sahip çıkma davranışına elveren de yine ifade özgürlüğüdür.
Ne zaman hükümet muhalefetin sesini susturma prensibine bağlansa, gidebileceği tek bir nokta vardır, ve bu, ülkedeki her vatandaş için terör kaynağı olup, herkesin korkuyla yaşadığı bir ülke yaratana kadar sürekli artan baskıcı önlemler alma yolunun bittiği yerdir. - Harry Truman
siz alana kadar kimse size özgürlük vermez. o yüzden söz hiçbir zaman yeterli değildir. bu gerçeklikle yüzleştikçe yazdığım her şeyin boş olduğunu anlıyorum.
bir esinti bile olamayacaksa boşa nefes tüketmek sadece zaman kaybıdır.
duvarın karşına geçip ne kadar bağırsan bağır o duvar yıkılmıyor, gidip yumruklayarak o duvarı yıkmak lazım.
bu bir gerçeklik, ifade etsen de etmesen de bunun hiçbiri o duvarın dimdik ayakta durduğu gerçeğini değiştirmez.
Türkiye'de kesinlikle olmayan şeydir. Sözde düşünce özgürlüğü vardır fakat tayyip baba kendisinden farklı fikirlere sahip kişileri tespit ettiği gibi hapise tıkar.
Üniversitede ilk sunumumun bir bölümü basın özgürlüğü ydü konu . O kadar çok sansür o kadar kısıtlama var ki Türkiye'de Osmanlı'dan bu yana anlat anlat bitmedi bizim görmeyip duymadığımız olaylar yandaş medyada konusu bile olmayan şeyler..
Tabi toplumun umrunda mı sabah kalk akşam yat Acun u izle...