ilk olarak frank sinatra tarafından seslendirilen, daha sonra bir çok şarkıcının sesinden de dinlediğimiz, orijinali fransızca ne me quitte pas şarkısı olan ve orijinalini dinlemiş insanlara aynı tadı veremeyen, son olarak cyndi lauper tarafından seslendirilmiş ve klibi çekilmiş şarkı.
If you go away on this summer day
Then you might as well take the sun away
All the birds that flew in the summer sky
When our love was new and our hearts were high
When the day was young and the night was long
And the moon stood still for the night bird's song
If you go away, if you go away
If you go away, if you go away
But if you stay, I'll make you a day
Like no day has been, or will be again
We'll sail the sun, we'll ride on the rain
We'll talk to the trees and worship the wind
Then if you go, I'll understand
Leave me just enough love to fill up my hand
If you go away, if you go away
If you go away, if you go away
If you go away, as I know you must
There'll be nothing left in the world to trust
Just an empty room, full of empty space
Like the empty look I see on your face
I'd have been the shadow of your dog
If I thought it might have kept me by your side
If you go away, if you go away
If you go away, please don't go away
eğer gidersen, bu yaz gününde
o zaman güneşi de götürebilirsin
güneşli gökyüzünde uçan bütün kuşları
aşkımız yeni, ve kalplerimiz yüksekteyken
gün gençken, gece uzunken
ve ay yerinde dururken, gece kuşunun şarkısını beklerken
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
ama kalırsan, bügünü öyle yaşatırım ki
daha önce hiç bir günün olmadıgı, ve asla olamayacagı gibi
güneşe yelken açarız, yagmura bineriz,
ağaçlarla konuşur ve rüzgara taparız
eger gidersen, anlarım
bana elimi dolduracak kadarını bırak yeter
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
eger gidersen, gideceğini biliyorum ya, dünyaya durmasını söylemelisin
sen dönene dek, eger gelirsen,
zaten aşk ne işe yarar ki seni sevmedikten sonra
sana söyleyebilir miyim şimdi, sen arkanı dönerken
ben yavaşça öleceğim, bir sonraki merhabaya kadar
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
ama eger kalırsan, sana öyle bir gece yaşatırım ki,
daha önce hiç bir gecenin olmadıgı, ve asla olamayacagı gibi
gülümsemene yelken açarım, dokunuşuna binerim,
gözlerine söylerim, seni ne kadar sevdiğimi
ama eger gidersen, hayır, aglamam
çünkü "elveda" sözcügünden bütün iyilik silinmiştir
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
eger gidersen, gideceğini biliyorum ya,
kalmayacak birşey dünyada güvenecek
sadece boş bir orda, içi boşlukla dolu
yüzündeki boş bakış gibi
gölgenin gölgesi olurdum
seni benim yanımda tutabileceğini düşünseydim
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
terry jacks yorumu da bulunan şarkıdır. kısacası sayısız cıver'a sahiptir, sesine olan güvenimizle frank sinatra'yı tavsiye edebiliriz. git, git, gitme kal ne olursun tarzı bir şarkıdır anlam babında ayrıca.
gönlümün dişi tom waits'i * söylerken, içimizi cızır cızır yakan şarkı.. duygu durum - davranış senkronunu tavan yaptıran.. içini de gözünü de kan ağlatan..
dusty springfield yorumu ile anglo sakson adasi ingiltere'de tur atarken birden frenkce sözlerini terennum etmesi ile mans'i gecip söyle bir normandiya kiyilarinda tur atip ingiltere döndüren sarkidir.
But if you stay, I'll make you a day
Like no day has been, or will be again
We'll sail the sun, we'll ride on the rain
We'll talk to the trees and worship the wind
kısmı en zevkli olan şarkıdır. hönkürerek söylerim bu kısmı nedendir bilmem...