gezi direnişi boyunca polis devleti olmaya doğru gittiğimizi çığıran sözcü gazetesi, akabinde "doğu da, pkk, nasıl oluyor da elini kolunu sallaya sallaya ülke dışına çıkıyor? polisimiz nerede?" diye manşet atıyor. sözcü gazetesi, ya polisi birey olarak görüyor, ya da büyük bir karmaşa içinde.
edit: birileri, gezi de uyguladığı şiddetin bilmem kaçını doğuya uygulasa diye sıçırtmış. asit kuyularını, köy basmalarını hatırlatırım.
hala bazı farkındalıkların yaratılamadığının göstergesi olan sanrıdır.
hep diyordum yine diyorum. kendimi bildim bileli ulusalcı olmadım, hatta ulusalcı zırvaları başlıklarını bazen zevkle okur gülerim. aynı şekilde dindar muhafazakar taraf içinde bu geçerlidir kendi bazımda.
ama bir ülkenin polis devleti olmaya doğru gitmesinin ve polisin kendi görevini düzgün yapmamasının hiçbir siyasi görüşle alakası olmaz. sözcü gazetesinin burada dile getirmeye çalıştığı şey bu. ha elbette sözcü gazetesi sonuçta kendi görüşüyle örtüştüğü için bunu manşete koyuyor. ama sonuç olarak attığı manşet mantıki olarak doğru.
polis, bir devletin halkının yaşam güvencesidir. bu yüzden polisler olmak zorundadır. ama bu polisler ülke içinde kol gezen teröristlere "lütfen dağılın", "lütfen evlerinize gidin" diye masum masum çağrılar yaparken ülkesinin tamamını düşünen insanları(o dükkan camlarını kıranları ayrı tutuyorum) hor görür ve üzerlerine panzerle yürürse o polis işini doğru yapmıyor demektir. bu bu kadar basit, bunun ayrımı bu kadar basitçe yapılabilir. üstelik bunu sadece sözcü gazetesi değil, radikal gazetesi de, vakit gazetesi de, zaman gazetesi de, hürriyet gazetesi de haber yapmalıdır. işte o zaman gerçekten demokratik bir devlet olduğumuza inanabiliriz. allah nasip ederde bize o günleri de gösterir inşallah. farklı fikirden oluşan gazetelerin tepki gösterilmesi gereken şeylere aynı anda ve aynı tepkiyi verdiklerini inşallah görürüz.
