en kısa zamanda gerı gelmesi gereken hatta su anda bile imza kampanyamız olan ve gercekten * insanların *ceza evınde yan gelip yatmalarını ve kısa zaman sonra aramıza donerek tekrar aynı olaylarda boy gostermelerini engelleyecek olan tek ceza **
son aylarda türkiye cumhuriyetinde işlenen suçları görünce canı gönülden katılmak istediğim kampanya.
53 saat içinde 6-7 insan öldüren manyaklar ve 17 aylık bebeğe defalarca tecavüz eden hayvandan da daha aşağı olan şeyler.. bu adamlar sadece idam edilebilir... bu suçların bir cezası olamaz çünkü.. idam da bir ceza olarak verilmemeli, bu pislikleri ortadan kaldırmak adına uygulanmalıdır. çünkü her an bir rahşan ecevit iktidar olabilir...
idam cezasının tekrar yürülüğe girmesini destekleyen kampanya. idam cezası en kötü ceza değildir. ömür boyu Ağır hapis ölmekten daha kötüdür. Bu yüzden zaten gerek yoktur.
idam geri gelmesin fakat idam edlimeyi hak edenlerin içlerinden birer tanesini taksim meydanında asalım örnek teşkil etsin belki o zaman götleri korkarda yapmazlar.
17 aylık henüz kundakta ki bir bebeğin bile cinsel organından tahrik olarak tecavüz eden 3 dötveren ve bu duruma sesini çıkarmayan(!) -ki tahmin ettiğiniz gibi evet rospuymuş kendisi- anne için acilen işleme koyulası kampanya.
allahın verdiği canı ancak allah geri alır kul değil mantığıyla yaklaşınca, (yapılan şeyler ne kadar vahşice ne kadar insanlık dışı olsa da o insanı öldürmek yerine bu suçu işletmeye iten sebeplere inerek topluma kazandırılmaya çalışılmalı) kabul edilmesi humanistliğe ters kampanyadır.. belli bir vicdan seviyesinde olanların olaylara karşı tüm nefretiyle yaklaştığı ortadadır.. ancak bu, hiçbir şekilde bunu yapan insanı öldürme hakkını tanımaz insanlara.. çünkü bu kararı işletebilme yetkisi allah tarafından insanlara verilmemiştir.. bu insani insayitifle alakalı bir durum değildir.. insanı dünyaya gönderen allah belli amaçlar için yollamıştır ve bu amacı noktalatmayı ne insanın kendisine ne de başka insanlara vermiştir.. kısacası; yaşananlar ne kadar iğrenç olursa olsun dünyanın üzerine oturduğu yüce adalet mekanizmasına göre hiçbirşeyden dolayı kimsenin kimseyi öldürmeye(hele ki bunu yasal bir düstura dayandırmaya) hakkı yoktur, olmamalıdır ve olamaz...
yazık.
Yurdum gençlerinin nerelerde olduğunu gördükçe hüzünlendiğim, ya millet hiçmi okumuyo ya diye hüzünlendiğim durum.
idam ile nereye gidilebilir? idam ne işe yarar? Amerika gibi önce büyük bir ülke olup, daha sonra idamı geri getirsinler.
+ sanki apo'yu idam edince pkk bitecek.
+ sanki yeşil'i yakalayıp idam etseniz devlet rahat edecek.
+ sanki kökten dincileri idam etseniz, ülkede yobaz kalmayacak.
+ sanki kapkaççı idam edince, yollar rahatlayacak.
+ sanki torbacıları asınca, ülkede uyuşturucu kalmayacak.
+ sanki hırsızları asınca hırsızlık olayları bitecek.
idamı geri getirene kadar gidin, bir iki fabrika açın da millet evine ekmek götürsün, gidin bir iki okul açında millet belki adam olur. belki.
bazı olaylar karşısında böyle bir kararın geri gelmesini istemek mümkündür ama bir insanın hayatına son verme hakkına sahip miyiz acaba, diye düşünmekteyim.
geçmişte hiç bir şuç işlememiş, hangi düşünceye sahip olursa olsun fikirleri yüzünden idam edilen insanları hatırladıkça; bir insanın hayatını söndürmek bu kadar kolay olmamalı, diyorum.
sonra canınızdan bir parçaya zarar verebilen ve hatta bunu aklına getirebilen varlıklara ne yapılmalı, diye soruyorum. işte o zaman idam etmemeli şerefsizi *, tüm hayatı boyunca süründürmeli...
ya da
....yaptığının ne kadar yanlış olduğunu benimsetip kendi kendini cezalandırmasını sağlamalı, * insanın kendine verdiği cezadan daha ağırı yoktur çünkü...
ama bu iki durum birbirinden farklı şeyler... kanunlar her vatandaş için geçerli olsa da eğer bir ülkede adalet bağımsız şekilde işliyorsa böyle bir ikilem yaşanmaz.
çözüm nedir peki? hep böyle mi sürecek?
yapılan araştırmalara göre; * bir topluluğun karşısına kötü bir örnekle çıkıp bu kötüdür, derseniz bu o kişiyi ödüllendirmek anlamına gelmiş olur, çünkü herkesin ilgisini çekmeye çalışan kişi bunu başarmış olur ve kötülük ile amacına ulaşabileceği fikrine kapılarak bunu tekrarlamaya kalkışır, marifet zanneder. kişiye tabiki kötü ve yanlış olanın öğretilmesi şarttır fakat iyi olanı topluluk karşısında överek ve özendirerek, bu sağlanabilir, **, denmektedir.
avrupa birligi uyum yasaları olduğu sürece ne kadar istesekte gerçekleşmeyecek olaydır. avrupa'ya şirin gözükeceğim diye her türlü bizim için önemli olan durumlardan vazgeçen hükümet bu durumada yeteri kadar önem vermeyecek halkın nabzını tutup görüşleri dinleyip gereken yorumu kendi aralarında yapıp bir sonuç ortaya koyamayacaktır. bunlar birazda cesaret işidir yanlışım varsa yazar arkadaşların düzeltmesini isteyerek bir durum anlatmak istiyorum.
Kurtuluş şavasından sonra lozan antlaşmasını (emin degilin serv antlaşmasıda olabılır yanlışsa lutfen uyarılarınız beklıyorum) imzalamak için ismet inönü ve silah arkadaşlarının masaya oturduklarında kendilerine söylenen antlaşma maddelerinin değiştigini gördüklerinde mustafa kemal'e bir telgraf çekerek durumu bildirirler mustafa kemal verdiği cevapta sadece ''bana asker botlarımı tekrar giydirmesinler'' diyerek gereken mesajı verir ve antlaşma maddeleri tekrar eski maddeler halinde imzalanır bunu anlatmamda ki neden o durumdaki bir türkiye'nin savaştan yeni çıkmış bir ülkenin devlet başkanı bu durumlara rağmen tabir-i caizse postasını koymuştur.
Günümüzdeki yönetim kıbrıs sorunu olsun, yunanistanla yaşanan meseleler olsun, sözde ermeni soykırımı yasasında olsun ülkenin şu anda bulunduğu duruma rağmen elinde bulunduğunu bildigi güce rağmen hala gerekenlerı yapmamaktadır.
Sonuç olarak demek istediğim idam yasasının tekrar çıkarılması güç bir durumdur avrupa birligi uyum yasaları nedeni ile bu durumlara gerekli tepkiyi gösteremiyen devlet idam yasasında sessiz kalarak olması gereken sonuca varamayacaktır.
eğitim eğitim deniliyor, eğitim ile dize getirilebiliecek insanlara sahip miyiz? eğitimi de verelim; böyle ipsiz sapsızların cezasını da verelim. daha iyi bir çözüm değil mi? niçin böyle insanlık dışı suçlar işleyen varlıklara hatalarını tekrar etmeleri için bir şans tanıyalım? veya bu zanlılar için "belki düzelir" deyip neden çocuklarımızın veya başka bebeklerin namusunu, psikolojisini, hayatını şansa bırakalım?
biz değil miyiz insanlığı savunan, kesin çizgilerle belirleyen; ama yeri geldiğinde de insanlığı öldürenlerin cezası için "insanlık" lafını telaffuz edebilen..
ülkemizde ceza evine girenlerin adeta otelde kalıyormuş gibi muamele görmesi ve neredeyse her 5 yılda bir af çıkması yüzünden bazı ağır suçluların cezadan kaçmasını engellemek için güzel bir yöntem. hatırlarsanız ana okulu öğretmenini ve annesini kaçırıp, tecavuz eden, kızı öldürüp annesini öldü diye bırakan orospu çocukları rahşan hanım *ın affıyla çıkmış, birine tecavuz edip öldürdükleri için tekrar cezaevine gönderilmişti. bilmem bu olayı hatırlıyor musunuz, herkes bunu konuşuyordu ama unuttu. eğer siz bunları asarsınız bir daha kimse unutmaz, unutamaz. bunların cellatları bile olurum, bedavadan.
17 aylık bebeğe tecavüz edebilen bir insanın, yakın zamanda başımıza rahşan ecevit gibi bir af gönüllüsü gelirse serbest kalma olasılığı düşünüldüğünde, sonuna kadar destek verilen kampanya.
kesinlikle desteklemedigim kampanya her ne yaptıysa yapsın bir insan idam edilmemelidir. idam cezası insanlık sucudur.diceksiniz ki bu hayvanlıkları yapan cinayet işleyenler insan mı? bir kısmı degil tabiki diger bir kısmı da hasta ruhludur tedavisi gereklidir. ve zaten idam cezası yürürlülüge girse cok sacma durumlar ortaya cıkacak önüne gelene idam istenecek devamlı, hafta da bir veya ayda bir idam edilenler olacak boku cıkacak bu durumun. zaten bunları tartısmaya bile gerek yok aslında !idam cezası medeni bir topluma ve ülkeye yakısmaz! biz fazla medeni degiliz ama en azından olmak için cabalamalıyız...
Gericilerin ve hukuk felsefesi hakkında düşünmemiş olanların destekleyeceği bir kampanyadır. Öncelikle idam cezasını incelemek gerekir. Yukarıdaki yorumların parmak bastığı ortak nokta, idam cezasının 2 faydası olduğunu yönünde: 1. caydırıcılık unsuru ile suçun önüne geçmek, 2.Failin en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlayıp, mağdurun ailesini biraz da olsa yatıştırmak, yani toplumdaki kin duygusunun tatmin edilmesi. Ben bu 2 maddeye de karşı çıkacağım.
Öncelikle şunu belirteyim, idam cezası aklı mantığı yerinde olan bir insan için caydırıcı olarak görülebilir. Ama bu cezanın sapık ruhlar için bir şey ifade etmediği ortadadır. insanlık idam cezasını bin yıllardır uygulamaktadır, ama ne suçlar bitmiştir nede suçların vahşiliğinde bir azalma olmuştur. 17 aylık bebeğe tecavüz eden zihniyetin idam cezasından korkmasını beklemek, onlara sahip olmadıkları insani değerleri yüklemek anlamına gelir.
Gelelim mağdurun yakınlarının biraz da olsa teselli edilmesi konusunda idamın faydası konusuna. Evet biz insanız, ve içimizde bastırılması güç bir intikam duygusu var. Sorarım size, bu duyguları yarattığımız hukuk sistemine yansıtmalımıyız, yada kuracağımız hukuk düzeni soğukkanlı, duygulardan uzak bir organizma mı olmalıdır. Daha da hedefe yöneltirsek soruyu, hukuk sisteminin amacı adaleti sağlamak mı olmalıdır yoksa insanların acısını dindiren bir sosyal yardımlaşma kurumu mu? işte bu sorulara cevap aranmasında yarar görüyorum. idam cezasına karşı çıkarken, suçlu bulunan kişinin aslında masum olma ihtimali ve idam cezasının infazından sonra bunun anlaşılmasının ortaya çıkaracağı sonuçlara değinmedim bile. Yine de idam cezası taraftarıysanız bir şey diyemem.
hümanist düşüncede kesinlikle desteklenmemesi gereken kampanyadır. idam cezasını gerektirecek kadar ağır bir suç işlemiş insanın normal psikolojide olması ve idam cezasının caydırıcılığından etkilenip düzgün davranışlar sergilemesi ve diğerlerine sergilettireceği beklenemez. hasta kabul edilebilecek bu kişiyi öldürmek yaptığı suçu telafi etmez, kaybedilenleri geri getirmez. ne olursa olsun insandır ve ne kadar vahşi olursa olsun yaşamaya hakkı vardır. yeter ki kapsamı olmayan, gereksiz aflarla topluma tekrar zarar vermesi engellensin. bir caniyi mi besleyeceğiz mantığıyla yaklaşılmaması gerekir. sonuçta sözü edilen hasta bir insan.